bugün
- yavuz ağıralioğlu41
- karım başka erkekler ile yatabilir14
- şaka maka zall'ın yakışıklı olması26
- gelecekte beklenen icadlar21
- kanal tedavimin röntgen görüntüsü12
- frank lucas nihavend longa milas16 üçlüsü19
- karım başka erkekler ile flört edebilir9
- insanlar neden tarikatlara giriyor16
- sözlük yazarlarının nude fotoğrafları32
- üstteki yazar hakkındaki varsayımlarınız28
- 24 mart 2023 yrp cumhur ittifakına katılması17
- madem ermenisin herkese vermelisin10
- erdoğan'ın diploması yok48
- zafer partisine oy verecek yazarlar8
- anın görüntüsü16
- sözlüğün ölmüş olması14
- habakkuk18
- 15 temmuz 2016 darbe girişimi19
- sahurdayız uludağ sözlük49
- manyak olmaya karar verdim16
- bale dünyanın en saçma sporudur15
- en düşük emekli maaşı 7500 oldu24
- lidyanetyyaaa15
- güne bir karikatür bırak10
- ramazanda içenlerin ahirette vereceği hesap15
- kemal kılıçdaroğlu21
- bir sigara mı yaksak8
- nihat hatipoğlu'na sorulan zor soru22
- gavs neden dua edip doları düşürmüyor10
- leon filmi pedofili içerikli mi8
- tatlısesin kafasına keleş mermisi yiyip ölmemesi17
- sinan oğan15
- özerklik türkiye'yi güçlendirecek8
- hastası olunan sözler14
- allah çelişkili kitap gönderir mi13
- en beğendiğiniz sözlük yazarı18
- çamaşırlarımı kendim ütüleyeceksem niye evleneyim9
- kocası buruşuk gömlek giyen kadın12
- millet bahçelerinde kek ve limonata işi ne oldu10
- ülkemde kürt istemiyorum16
- 22 mart 2023 cb adayları imza kampanyası12
- südyen mi sütyen mi13
- ümit özdağ12
- başörtülüyü işe almayan kişiye 10 yıl hapis12
- şaka maka true'nun erik gibi kız olması8
- röportaj veren yaşlı adamı tartaklayan akp li9
- yalnizca deli yalnizca sair10
- dinlediği müzik kişinin kalitesini belirler mi16
- bodrum vs marmaris20
- 100 yıllık cumhuriyeti değiştireceğiz10


entry'ler (1101)
Kanka sizinki allah’a değil peygambere tapmak haberiniz olsun.
Daha ne kadar saçmalayacaklar merakla bekliyorum.
Daha ne kadar saçmalayacaklar merakla bekliyorum.
Düşünmeye yeltenecek diye kendi s*ikinin kafasından korkana bak hele, kafa kesermiş… peh.
Kazıklı voyvoda’nın uzaktan akrabasıdır. Mabadını seven kendisine bulaşmaz.
Gerçi bazıları mesleki deformasyon yaşayıp genişletmişlerse sıkıntı etmezler.
Gerçi bazıları mesleki deformasyon yaşayıp genişletmişlerse sıkıntı etmezler.
Sürekli pamuk şeker yiyip su içtikten sonra devam etmek gibidir.
Az önce en yakın arkadaşımdan bir mesaj aldım. “Senin maalesef hepimiz için dik durman lazım. Hiçbirimizin sana faydası dokunmuyor ama sen herkese iyi geliyorsun. Çok kötü bir şey biliyorum ama alıştırdın bizi.”
Arkadaş çevresinde hep dert dinleyen, çözüm arayan, arkadaşları için koşturup onları iyi etmeye çalışan biri oldum. Sorunlarda başvurulan hep ilk kişi ben oldum. Akıllar vererek çoğunu ayağa kaldırdım. Akşam olup eve gittiğimde yatağıma uzanıp hemen karşımda duran pencereden dışarıyı izleyip anlatamadıklarıma ağladım. Çok istedim merhemi dinlediğim müziklerde değil elini tuttuğum insanlarda bulmayı. Ne zaman anlatacak gibi olsam göz temasları kesilip kafalarıyla onaylamakla yetindiler.
Şimdi hayatımın hem en güzel hem de en korkunç zamanından geçiyorum. Geçen gün korkunç bir haber aldım. Hayatımı bütünüyle etkileyecek olan, hep içimde ukte kalacak bir şey. O haberden sonra eve gelene kadar sessizce ağladım sadece. Eve geldikten sonra büyük bir itinayla umursamaz maskemi taktım, ailemin üzüntüsünü gidermeye çalıştım, babamın yanında kahkalar atıp üzülmediğime onu ikna etmeye çalıştım ve sonra hiç ağlamadım. Ama öylesine ağlamak istiyorum, öylesine çığlıklar atmak istiyorum ki… yıkıldığımı görsünler istiyorum, gücümün kalmadığını bilsinler istiyorum. isterken yukarıdaki mesajı alıyorum.
Saçlarımın bu denli beyazlaması, yeme bozuklukları yaşayışlarım, uyku düzenimin tamamiyle yok olması ve her gün farklı bi hastalıkla güçsüz düşüşümün sebebidir o mesaj. Evet, hiç kimsenin bana faydası dokunmuyor ve ben yine insanların gözlerine bakarken mutluluk saçacağım. Hayatın beni yıkacağı yumruğunu henüz daha yemediğimi göstereceğim kahkahalarımla.
Buralardan da gideceğim yakında. içimi dökebildiğim tek yer buraydı. Hatta en yakınımda duran insanlardan daha hevesli oldu buradakiler, içimi döktüklerimi beraber toplamaya.
Bazen diyorum, her şey çok daha farklı olabilirdi. Dinleyelim mi bi şarkı?
Arkadaş çevresinde hep dert dinleyen, çözüm arayan, arkadaşları için koşturup onları iyi etmeye çalışan biri oldum. Sorunlarda başvurulan hep ilk kişi ben oldum. Akıllar vererek çoğunu ayağa kaldırdım. Akşam olup eve gittiğimde yatağıma uzanıp hemen karşımda duran pencereden dışarıyı izleyip anlatamadıklarıma ağladım. Çok istedim merhemi dinlediğim müziklerde değil elini tuttuğum insanlarda bulmayı. Ne zaman anlatacak gibi olsam göz temasları kesilip kafalarıyla onaylamakla yetindiler.
Şimdi hayatımın hem en güzel hem de en korkunç zamanından geçiyorum. Geçen gün korkunç bir haber aldım. Hayatımı bütünüyle etkileyecek olan, hep içimde ukte kalacak bir şey. O haberden sonra eve gelene kadar sessizce ağladım sadece. Eve geldikten sonra büyük bir itinayla umursamaz maskemi taktım, ailemin üzüntüsünü gidermeye çalıştım, babamın yanında kahkalar atıp üzülmediğime onu ikna etmeye çalıştım ve sonra hiç ağlamadım. Ama öylesine ağlamak istiyorum, öylesine çığlıklar atmak istiyorum ki… yıkıldığımı görsünler istiyorum, gücümün kalmadığını bilsinler istiyorum. isterken yukarıdaki mesajı alıyorum.
Saçlarımın bu denli beyazlaması, yeme bozuklukları yaşayışlarım, uyku düzenimin tamamiyle yok olması ve her gün farklı bi hastalıkla güçsüz düşüşümün sebebidir o mesaj. Evet, hiç kimsenin bana faydası dokunmuyor ve ben yine insanların gözlerine bakarken mutluluk saçacağım. Hayatın beni yıkacağı yumruğunu henüz daha yemediğimi göstereceğim kahkahalarımla.
Buralardan da gideceğim yakında. içimi dökebildiğim tek yer buraydı. Hatta en yakınımda duran insanlardan daha hevesli oldu buradakiler, içimi döktüklerimi beraber toplamaya.
Bazen diyorum, her şey çok daha farklı olabilirdi. Dinleyelim mi bi şarkı?
Benimle çiğnediği ilk sakızın poşeti, ilk kez oynadığımız tavlanın zarları, ayrılmayı hiç istemediğim andan eve giderken o günün tarihini attığım ufak taş… bir kutu dolusu hatıram var sakladığım.
Yukardaki entariler dahi bu zorluğu kanıtlar cinsten.
Sapyoseksüelleri üzen durumdur.
Sapyoseksüelleri üzen durumdur.
Seven sevdiğine sevdiğini söylesin.
görsel
görsel
Kırılan tırnağım da halley severdi…
görsel
görsel
Kitap en güzel hediyedir fakat bazı insanlar fazla klişe buluyor bunu. Onları anlamak güç.
Eğer çizim yeteneğin varsa birlikte olduğunuz fotoğrafın çizimini yapıp güzel bir çerçeveyle hediye edebilirsin.
Para önemli değil ama ufakta olsa hediyenin içinde emeğinizin olması bizi çok etkiliyor.
Eğer çizim yeteneğin varsa birlikte olduğunuz fotoğrafın çizimini yapıp güzel bir çerçeveyle hediye edebilirsin.
Para önemli değil ama ufakta olsa hediyenin içinde emeğinizin olması bizi çok etkiliyor.
Kanka polis onları alıp bursa kebap evine götürmesin de.
Kendime 8 mart hediyem.
görsel
görsel
“Ned stark öldürüldükten sonra kuzey çok yalnız kaldı, üşüyoruz reis” diyorum kanka. Boşver sen batmış batmamış düşünme bunları. Sanırım pilin yüzde 5 kalmış sen kendini düşük güç moduna alıp yaşamaya devam et.
Hepimizin elinde iyi-kötü bir telefon var üstelik bu cihazla internete bağlanıp zibilyon tane bilgi edinebiliyoruz. Bakın benim az önce öğrendiğim bilgiyi aktarayım size de şu “ssk’yı kılışştaroğlu batırddıığğ” goy goyunuz bi bitsin.
“KEMAL Kılıçdaroğlu’nun adını “SSK’yı batıran adam”a çıkarmak için yıllardır süren ve galiba etkili de olan bir kampanya var.
Kılıçdaroğlu’nun eleştirilecek, beceriksizlikle suçlanabilecek, yanlış bulunacak bin tane icraatı vardır belki ama “SSK’yı Kılıçdaroğlu batırdı” demek, en hafif tabiriyle insafsızlıktır.
Çok açık, çok net söyleyeyim, SSK’yı batıran Kemal Kılıçdaroğlu değildir.
SSK’nın 1990’lı yıllarda çok ciddi açıklar vermeye başlamasının ve batma noktasına gelmesinin nedeni iki kişidir.
Bunlardan birinin adı Süleyman Demirel, diğerinin ise onun ekonomiden sorumlu kişisi Tansu Çiller’dir.
Turgut Özal, Başbakanlığı döneminde, SSK’nın giderek batmakta olduğunu görerek emeklilik yaşı konusunda bazı düzenlemeler yapmıştı.
1991 genel seçimlerinde, Süleyman Demirel liderliğindeki Doğru Yol Partisi’nin seçim vaatlerinden biri de “emeklilik yaşının düşürülmesi”ydi.
O dönemde Özal, bas bas bağırmış ve “Bunlar SSK’yı batıracak” demişti.
Nitekim seçimlerden galip çıkan Demirel DYP’si, hükümeti kurduktan sonra emeklilik yaşını düşürmüş, türlü emeklilik yolları getirmiş ve SSK’nın iki yakasını bir araya getirmesine olanak bırakmamıştı.
Kemal Kılıçdaroğlu’nun şanssızlığı, bu kararlar alınırken ve SSK siyasi kararlar neticesinde batağa sürüklenirken genel müdürlük koltuğunda oturmasıydı.
Siyaset bu kararı verdikten sonra, o koltukta ister Kemal otursun, ister Ahmet, ister Mehmet, SSK’nın batma noktasına gelmesi kaçınılmazdı.
Demirel ise bu durumu bilmesine rağmen bu kararları almasını, “Sosyal devlet, emeklilik kurumlarına yardım eder” diye savunuyordu.
Bugün de hükümet emeklilik yaşını 35’e çekse, gereken gün sayısını indirse SSK yine batacaktır.
Peki “Sorumlusu genel müdürdür” diyebilir miyiz?
O günleri hatırlamayan gençler, SSK’yı Kemal Kılıçdaroğlu batırdı zannedebilir.
Ama o günleri yaşayanların bunu söylemesi insafsızlıktır.” Fatih Altaylı
Kılıçdaroğlu döneminde sgk açığı 2.2 milyar lira iken bugün açık 485 milyon liraya ulaşmıştır. Sgk genel müdürü kürşad arat’ın adının geçtiğine hiç şahit olmadım. Çünkü kendisinin yaptığı her şey ülkenin iktidarı tarafından kararlaştırılan şeylerdir.
Anladın mı artık canım kardeşim? Ha benim güzel kardeşim?
“KEMAL Kılıçdaroğlu’nun adını “SSK’yı batıran adam”a çıkarmak için yıllardır süren ve galiba etkili de olan bir kampanya var.
Kılıçdaroğlu’nun eleştirilecek, beceriksizlikle suçlanabilecek, yanlış bulunacak bin tane icraatı vardır belki ama “SSK’yı Kılıçdaroğlu batırdı” demek, en hafif tabiriyle insafsızlıktır.
Çok açık, çok net söyleyeyim, SSK’yı batıran Kemal Kılıçdaroğlu değildir.
SSK’nın 1990’lı yıllarda çok ciddi açıklar vermeye başlamasının ve batma noktasına gelmesinin nedeni iki kişidir.
Bunlardan birinin adı Süleyman Demirel, diğerinin ise onun ekonomiden sorumlu kişisi Tansu Çiller’dir.
Turgut Özal, Başbakanlığı döneminde, SSK’nın giderek batmakta olduğunu görerek emeklilik yaşı konusunda bazı düzenlemeler yapmıştı.
1991 genel seçimlerinde, Süleyman Demirel liderliğindeki Doğru Yol Partisi’nin seçim vaatlerinden biri de “emeklilik yaşının düşürülmesi”ydi.
O dönemde Özal, bas bas bağırmış ve “Bunlar SSK’yı batıracak” demişti.
Nitekim seçimlerden galip çıkan Demirel DYP’si, hükümeti kurduktan sonra emeklilik yaşını düşürmüş, türlü emeklilik yolları getirmiş ve SSK’nın iki yakasını bir araya getirmesine olanak bırakmamıştı.
Kemal Kılıçdaroğlu’nun şanssızlığı, bu kararlar alınırken ve SSK siyasi kararlar neticesinde batağa sürüklenirken genel müdürlük koltuğunda oturmasıydı.
Siyaset bu kararı verdikten sonra, o koltukta ister Kemal otursun, ister Ahmet, ister Mehmet, SSK’nın batma noktasına gelmesi kaçınılmazdı.
Demirel ise bu durumu bilmesine rağmen bu kararları almasını, “Sosyal devlet, emeklilik kurumlarına yardım eder” diye savunuyordu.
Bugün de hükümet emeklilik yaşını 35’e çekse, gereken gün sayısını indirse SSK yine batacaktır.
Peki “Sorumlusu genel müdürdür” diyebilir miyiz?
O günleri hatırlamayan gençler, SSK’yı Kemal Kılıçdaroğlu batırdı zannedebilir.
Ama o günleri yaşayanların bunu söylemesi insafsızlıktır.” Fatih Altaylı
Kılıçdaroğlu döneminde sgk açığı 2.2 milyar lira iken bugün açık 485 milyon liraya ulaşmıştır. Sgk genel müdürü kürşad arat’ın adının geçtiğine hiç şahit olmadım. Çünkü kendisinin yaptığı her şey ülkenin iktidarı tarafından kararlaştırılan şeylerdir.
Anladın mı artık canım kardeşim? Ha benim güzel kardeşim?
Rozetini çıkartıp halkın cumhurbaşkanı olacaktır.
Yok öyle hem cumhurbaşkanı ol hem de geldiğin partiyi yönet, milleti daha da kutuplaştır.
Dedem benim, yolun açık olsun.
Yok öyle hem cumhurbaşkanı ol hem de geldiğin partiyi yönet, milleti daha da kutuplaştır.
Dedem benim, yolun açık olsun.
Twittera yönelmişler. Goodbye mr kemal diyorlar sadece. Kelime başına maaş alıyorlar herhalde. *
“Zaten en başından beri kaybetsin diye aday göstermişlerdi”
Bu da kendisinin mağdur edebiyatlarından biri. Ee madem rte karşısında kaybetti kemal kılıçdaroğlu’nu eleştirdiği noktayı “2. Şans istiyorum” diyerek bizzat yaşayacağının farkında değil mi?
Muharrem ince “sen rainbowsun” dese oturur bi düşünürüm, ulan! Derim, acaba derim. *
Size iyi oy vermeler.
Bu da kendisinin mağdur edebiyatlarından biri. Ee madem rte karşısında kaybetti kemal kılıçdaroğlu’nu eleştirdiği noktayı “2. Şans istiyorum” diyerek bizzat yaşayacağının farkında değil mi?
Muharrem ince “sen rainbowsun” dese oturur bi düşünürüm, ulan! Derim, acaba derim. *
Size iyi oy vermeler.
Yırtık pantolon giyince dalmaçyalı köpeğe dönmek.