masumduk bu yıllar. sakızı bakkaldan alırdık, atardık ağzımıza sonra kağıdına göz ucuyla bakar ve umarsızca yere atardık. okurduk kağıdın üstünde yazanı da, önemsemezdik. çünkü yaşamamıştık henüz bazı duyguları. dedim ya, masumduk. geçen gün markete gittiğimde rastladım bu sakızlara. bir kaç saniye baktım ve aldım bir iki tane. bi tanesini cebime attıktan sonra diğerini ufak bir çocuğun sevinciyle açmaya başladım. kağıdı okudum.

aşk...
love is...
her zaman yağmurla güneşin bir arada olmasıdır.
for always no matter comes rain of shine.

dediği gibi, yağmurla güneşin bir arada olmasıydı aşk. zorlu dünyada yumuşak bir dokunuştu aşk. ya da bazen düşündüğümüzden daha yakın olmaktı aşk...

biz ne bir arada olabildik ne birbirimize yumuşak bir dokunuşta bulunabildik ne de daha yakın olabildik. çünkü masumiyetimizi kaybetmiştik...