bugün

saglikli dusunuldugu, iyi arastirmalar yapildigi ve motivasyon yukseklerde tutuldugu taktirde cok basarili sonuclar verecek eylemdir. denenmistir, ama illaki cok iyi dusunulmelidir.
2006 yılında bende böyle yapmayı düşünmüştüm. ama ilk sene aldığım dokuz dersi de geçince vazgeçmiştim. şimdi düşünüyorum da keşke anlık mutluluklar uğruna vazgeçmeseymişim. içimde kaldı, pişman oldum.
geçmişte bir hata yapıldığının göstergesidir. birey ya seçmiş olduğu bölümün hatalı olduğunu anlamıştır ya da üniversitenin kendisine uygun, amaçlarına hizmet etmeyen bir üniversite olduğunu kavramıştır. üzünülesi bir durumdur.
7-8 yıl önce yediğim halttır. pişman mıyım; zaman zaman... Ammavelakin içinde kalacağına at bünyenden rahatla.
ilk başlarda benim de aklımdaydı ama cesaret işi yapamadım ,he pişmanmıyım zaman zaman ama artık çok geç hani yapanlara da saygı duyuyorum cesaretinden dolayı..
2007 yılında gerçekleştirdiğim eylemdir. şimdi aradan 4 yıl geçmesine rağmen, o geçen günleri tekrar gözümün önüne getirdiğimde, hala olmadık zamanlarda içimin daralmasına, nefes alış verişlerimin derinleşmesine sebep olduğunu çok iyi biliyorum.
tavsiye edilecek bir durum değildir ama çıkılacak tek çıkış kapısı bu ise desteklenmelidir.
üniversiteyi bırakıp tekrar üniversiteye başlamak herşeyi kafanızdaki gibi rayına sokmuyor, bunu iyi bilin. artık kendinizi yaşlanmış, üniversiteye başlamanın ve öğrenme isteğinin verdiği heyecan tükenmiş, direk sosyal çevrenizi oluşturan sınıf arkadaşlarınızla aranızda frekans farkı yaşayabiliyorsunuz*. çevrenizde kimsenin sizin gibi olmaması, kendinizi tek başınıza hissetmenize sebep olabiliyor. geçen seneleri içinizde sindiremeyip, ailenizin size karşı sonsuz desteği olsada onlara yük olmamak adına kendi ayaklarınızın üzerine durmak fikri iyiden iyiye gündeminizi işgal edebiliyor ve okurken iş arayışlarına girebiliyorsunuz.çünkü hiç birşey içinize sinmiyor, herşey yavan...
sebepler sebepleri onlarda neticeleri doğruyor. sizin üniversiteki normal öğrencide olmayan ekstralarınız, üniversitenin hakkını veren öğrenci profilinden uzaklaşmanıza neden olabiliyor. mesela işinizden dolayı derse girememeyi geçtim*, konferanslar, etkinlikler, geziler, sertifika programları gibi aklınıza gelebilecek her türlü üniversitenin size katmaya çalıştığı değerler ile, sizin; o dediğim ekstralarınızın* çatıştığını görebiliyorsunuz.
bu saydıklarım ana hatlarıyla kampüsün içerisinde cereyan eden olaylar. tabi ki daha görmediğim aklıma gelmeyen nedenlerde vardır.
birde kampüsün dışında olan hadiseler var. oda aile çevreniz... emin olun o bayramlarda, orda burda karşılaştığınız büyüklere, küçüklere akranlarınıza "üniversiteyi bıraktım filan yerde filan bölümde okumaya başladım" dediğiniz andan itibaren karşı tarafın suratındaki oluşan ifadeye bile içinizden nalet getirebiliyorsunuz. ruhu beş paralık etmeyen adamların sana akıl vermesi ve senin ona sabretme tahammulunu göstermen içini resmen eritiyor.* senle yaşıtların alıp başını gitmesi, yada sana abi çekenlerin senin üst sınıfında olması sende derin bir özgüven harbine neden olabiliyor. ve herşeyi sorguluyorsun. benim suçum neydi diye..
bende össye hakkını vererek çalışmadım mı? bende başarılı olmadım mı?
ben başarısızsam neden 80 sayısal sorusu işaretleyip 4 yanlış verdim? neden sözelden 16 soru işaretleyince fenalaştım? neden son 75 dk kala tüm emeklerim uçup gitti? neden artık ne puan gelirse bir yer yazıcam dedim isyan ettim? neden istanbul fizik yazdım? neden ordaki öğrenciler her sınava panoda çarşaf çarşaf listelerle giriyorlar? neden orda bir analiz sınavına 800 kişi katılıyor mesela?neden istanbul üniversitesindeki kısır döngüde okulumu uzatayım? madem okul uzayacak bari üniverstemi neden değiştirmeyeyeyim? neden tekrar öss ile karşı karşıyayım? ben artık tükenmişim neden tekrar öss için kasayım? 10 güne bir çıkan zirve dergisi alsam sadece ordaki soruları çözsem, istanbulda kimseden habersiz tatil yapsam ne olur? yoksa ben bu iştahsızlıkla üniversitedeki gerçekleştireceğim hayallerden vazgeçiyorum mu ne?* o zaman ne yaparım? ikinci öğretim bir okul yazarım, hem okurum hemde çalışırım nasıl? üniversiteyi boş ver hayatının öznesi hayat sokak işin olsun, üniversite ise akşamın en ölü vaktinde uğradığın kahve niyetine mekan olsun ne olur yani?...
birde bunu ailene açma meselesi var;
ben istanbul üniversitesindeyken, babama okulu bırakma mevzusunu açmaya karar verdiğimde. liseden beri össye hazırlanma sürecindeki emeğimden tutun, öss neticesindeki yaşanan depresyonel haller, istanbul üniversitesi ve ordaki döngünün işleyişi neticesinin verdiği tahribat, beni intiharı dahi düşünmeme sebep olmuştu. kararımı vermiştim, üniversiteyi bırakacaktım.okumayacaktım. bunu aileme tek tek anlattığımda beni olan hadiselerden dolayı anlayışla karşılamıştı. yalnız bu neticeleri direk yaşayan kendileri olmadığından benim hissettiğimi asla hissedemiyor sadece ve sadece, pskolojimin aşırı derecede bozulmasından, aşırı derecede kilo kaybına uğramamdan, aşırı derecede saçlarımın dökülmesinden dolayı evlatlarının bu durumda olmasından dolayı üzülüyor, tekrar eskisi gibi düzelmem için ne yapılması gerektiğini arıyorlardı...
ve ben bir deyişle artık babama okulu bırakmaya karar verdiğimi ama ne yapacağımı bilemediğimi söyledim.. zerre kadar emeklerimin karşılığını göremediğimi söyledim. yıllardır bir bataklık var sanki beni yavaş yavaş içine doğru alıyor bundan kurtulamıyorum. artık ne olursa olsun. böyle ruh haliyle yaşamaktan kurtulmanın bile bir ödül olacağını düşündüğümü söyledim.**
onlarda bundan sonra ne yapmayı düşünüyorsun? diye sorduklarında donup kalıyorum. çünkü hiçbir hedefim idealim. hayattan beklentim yok. kendime çektiğim nefesi dahi fuzuli olarak düşünüyorum*
babamdan tek yorum geldi."oğlum bir ata binmek var, birde attan inmek." bir ata binmek var birde attan inmek... sen şimdi buradan üniversite okumaya gittin her türlü arkandan destekledik ve ben hiçbir şey beceremeden geri geldim mi diyeceksin. ben seni anlıyorum, yaşadıkların çok zor ama sana yapabileceğim şuan bir meslek sahibi yapabilmek, bir kız istemek. şu durumda sana bir kızı bulabilmenin zorluğunu dahi bilemezsin.
dolayısıyla "yiğit düştüğü yerden kalkabilene denir...sen eğer şimdi düştüysen, kalkmasını da bileceksin, sen kalkmasını bil, ben her türlü arkanda olurum." dedi, ve mevzu kapandı..
öylece ben üniversiteye ikici kez başladım.
aradan yıllar geçti, ben düştüğüm yerden kalkmanın mücadelesini verdim, geçen 4 senemi sadece ve sadece kendimi toparlama, eskisi gibi şen şakrak olmanın mücadelesini verdim, tabi hala kalkma aşamasındayım bununla birlikte
şuan itibariyle tamam, vazgeçtiğim güzellikteki bir üniversite hayatı var ama neticede patronu olduğum bir şirketim* 1 ay sonrada mezun olup kurtulacağım bir okul var.

edit: bu iş burda biter.. yaklaşık 1 saat önce mezun oldum.. oh be artık özgürüm!
okuduğu bölümün işe yaramadığını fazla geç olmadan anlayan insan hareketidir.
ilk sene boş geçtim seneye kazanırım dedim . . .
ikince sene girdim kopya iddiası ortaya çıktı aynı puanı aldım . bir yere girdim ama ikinci ay bıraktım donduramadım . puanım yarıya düştü. ve ygs'den hiç almayacağım puanı aldım çok kötüydü . . . çok zor geldi geçen senelerde böyle sormamışlardı .
anlayacağınız yarrahlara yan bastım .
en az 2 senenin boşa geçtiğinin habercisidir.
okulu bırakmayıp zevkine össye girip bölüm değiştirenlerde mevcuttur.*