bugün

ülkücüler monarşik bir yapıya sahiptirler.
monarşiyi benimsemiş ve reislerini kendileri seçmek yerine bir nedenle reis kendi kendini reis ilan etmiştir ve diğer ülkücüler büyük bir bağlılıkla bu işe olur demişlerdir. ya da en güçlüleri reis olmuştur.

işte bazı ülkücülerin baş kaldırması ve okullardaki teşkilatlara, ülkü ocaklarına vs. sandık koyulmak sureti ile secim yapılması istemesi üzerin gerçekleşebilecek eylemdir.

yine de kavga çıkar. adet yerini bulsun diye.
(bkz: demokrasiye inanıyorum ama bi faşistlik var)
en eski kurdun gelip sürüyü dağıtmasıyla son bulur. akşamda avlanmaya çıkarlar.
tebaası tarafından sevilmeyen Reis olamaz.

Kaldı ki yeterlilikleri sınayan demokrasi değil hangi koşullarda nasıl tepki verdiğindir.
hangi bilgi kaynağına dayanılarak açıldığı meçhul olan başlıktır ve cehalete yeni bir örnektir. bilmiyorsan, bari sus be kardeşim.

"hiç kimse kendi kendini reis ilan edemez."
reisi her zaman bir üst görevdeki kişi seçer. reis demek padişahlık demek değildir ki hükümdarlığını ilan etsin. herkesin bir üst mevkisinde bir kişi vardır.
örneğin; lise başkanın üstünde gençlik kolları başkanı, onun üstünde merkez ilçe ocak başkanı, onun üstünde ülkü ocakları il başkanı, onun üstünde, ülkü ocakları genel başkanı ve onunda üstünde mhp genel başkanı bulunmaktadır. kısacası; her partide olduğu gibi klasik bir teşkilatlanmadır.
(bkz: korler sagirlar birbirini agirlar)