bugün

öğrenciyken sefalet çekersin, bekarken balını kaymağını yersin durumu.

dolapta yok yok anasını satayım...
her türlü konserve, kahvaltılıklar, reçeller, ballar, tereyağı, meyveler, buzlukta tavuk, et ve dondurulmuş gıdalar mevcut.
öğrenci evini saymama bile gerek yok bence.
şu an bunu salonda ki leptop'ımdan bildiriyorum, odamda olsaydım odada ki masaüstünden de bildirebilirdim.

kısacası birinde limitli seçeneklerin varken, diğerinde sınırsız olanaklar mevcut.
ögrenciyken pilav yersin bekarken pilav üstü döner.
Öğrenci evinde ocak üzerindeki tencerede duran makarna küflenmiştir. bekar evinde en azından küflenmeden çöpe dökülür o makarna.
öğrenci ya da çalışan bekar olma durumuyla alakası olmayan, tamamen kişilerin zevk sahibi olması ve 'kalite' kavramını bilip bilmemesiyle alakalı olan detaylardır. öğrenci ve sözümona parasızken sığır gibi yaşamaya alışmış bireyin, çalışmaya başladıktan sonra standartlarındaki değişim yalnızca buzdolabının içindeki çeşitlilikten farkedilebilecektir. öğrenciliği sona erdiği ve çalışmaya başladığı halde bırak porseleni, seramik tabak bile almayıp plastik tabakla yemek yemeye devam eden insanlara tanık olunmuştur. duvara asılan plazma tv ile kaliteli yaşama kavuştuğunu sanan bireylerin, kaliteli yaşamın detaylarla sağlanabileceğini farketme ihtimalleri yoktur. lavabonun altından gelen iğrenç kokuları sorgulamak yerine lavabo altındaki dolabı sürekli kapalı tutmayı tercih eden bu bireyler, bekar olarak ev bulmakta zorlanılmasının başlıca sorumlularıdırlar. öğrencilik sürecinde de, çalışmaya başladıktan sonraki yaşamında da tasarım dergilerinden fırlamış gibi bir bekar evinde yaşayan üstyazar ise bir başka başlığın konusudur.