bugün

öss malumunuz liseli öğrencilerin işkencesidir. bu kadar saçma bi sistem tabi ki türkiye'de görülmektedir ki buna şaşmamak lazım. şimdi öss nin saçmalıklarını sıralamayacağım. herkes az çok neyin ne olduğunu bilmektedir. benim şöyle bir tespitim var ben 08 de öss e girdim ve kazandım. kazandığım yerde çok mutlu olmadığım için 2010 da şansımı denemek istedim ve doğru düzgün bakmadım bile konulara. ve ilginçtir ki 1.kitap sonucumu 2008 de ki 1.kitaba göre değerlendirdiğimde neredeyse aynı çıkmakta. ezber konularını ve hatırlamadığım konular olduğu için bu duruma çok şaşırdım ve bazı tespitlerde bulundum kendimce.

şimdi dershane denen o illet para emiciler, öğrenciyi acayip bir şekilde baskı altında tutmakta, 1 sınavın düşük çok çalışman lazım, matematikten 5 net düşmüşün ne yapacaksın , ne biliyim ahmet seni son sınavda geçmiş çok çalış gibisinden baskılar ile öğrenciyi gereksiz ve kötü bir psikolojiye sokmakta. oysa öğrenci gerçekten kendisini biliyorsa bunlara hiç gereği kalmaz. koca gün boyunca okul-dershane ve evde akşamları ders ile öğrenci ve bilinçli insan yetiştirilmez ve bu türkiye bu şekilde ilerlemez.

arkadaşımın çok doğru bir lafı var matematiksel bir işlem yaparken, ilk yaptığın işlem yanlış ise bundan sonra ne kadar doğru götürsende o işlemi sonucun yanlış çıkacaktır. öss mantığıda budur işte.

ayriyetten öss denilen illet şey iller arasında çeşitli fırsat eşitsizlikleride oluşturmakta, istanbul'da ki öğrenci ile hakkari'de ki öğrencinin aynı eğitimi aldığı söylenemez.

yani son olarak kim gelirse gelsin neleri göze alırsa alsın bu sistem böyle gelmiştir böyle gidecektir bizde onların piyonu olmak zorundayız her daim. he sıkıyosa dershaneye gitme okul sana ne kattı ki?
dersaneler fırsat eşitsizliğini kapatmamakta, aksine açmaktadır. dersaneler için daima iki tip öğrenci vardır; başarılı yani burslu öğreci, başarısız yani paralı öğrenci. bir dersane daima başarılı öğrencileri üzerinden prim yaparak başarısız öğrencileri kendine çekme amacı güder. bunun için de asrın yalanı olan istatistiği kullanırlar. bir dersanenin ilk 100' e, ilk 1000' e kaç öğrenci soktuğunun zerre kadar önemi yoktur. kitlesel başarı olarak takdim ettikleri kazandırma oranına ise kazananın hangi bölümü kazandığı bilinmeden önemli denemez.

bir ülkede, ülkenin kendi yaptığı sınavlara öğrenci hazırlanması için dersane gibi bir oluşumun olması bile başlı başına fırsat eşitsizliği dahası da eğitim sisteminin çarpıklığıdır. dersanelerin amacı fırsat eşitsizliğini çözmek ise başarı bursu yerine ihtiyaç bursu vermeleri gerekir. başarılı bir öğrenci dersaneye gitmese de başarılı olacaktır ancak dersane eğitimi almak için yeterli kaynak bulamayan ailelerin çocukları başarısız ise kendilerine sunulan bir fırsat yoktur. göreceli olarak daha vasat devlet okullarında okuyan bu çocuklar fırsat eşitsizliğinin asıl kurbanlarıdır fakat ihmal edilirler. diğer açıdan özel okullar ve devlet okulları varken bir de dersanelerin bulunması ve aynı eğitimi vermesi devletin eğitimdeki aczini gösterir. ya devlet okullarında sınava uygun eğitim verilmiyordur ya da okulların eğtim kalitesi bu sınavları aşmak için tek başına yeterli değildir.

dersanelerin fırsat eşitsizliğini artırdığının kanıtı ise yine kendilerinden gelmektedir. öğrencileri sınav başarılarına göre sınıflara bölen ve bu sınıflara farklı hocaların ders vermesini sağlayan dersaneler fırsat eşitsizliğinin adeta yıkılmaz kaleleridir. dahası bu sınıflarda anlatılan konuların derinliği, çözülen örnekler, denemeler hatta kitaplar bile farklıdır. bu her ne kadar rekabeti ve grup içi dinamiği artırdığı için yapılıyor görünse de aslında amaç başarısızları uyutmak, başarılı olanları ise olası bir türkiye derecesine hazırlamaktır.

dersanelerin öğretmen kalitesi ile abartıldığı gibi yüksek değildir. genel olarak dersane öğretmenleri ya yeni olmuş fakat atanmamış ya da emekli olmuş öğretmenlerden oluşmaktadır. yeni mezun olmuş öğretmenin tecrübesi ve emekli öğretmenin ders anlatma şevki tartışılması gereken konulardır.
gereksiz sınavlardır. artık üniversiteye öğrenci alıp teori anlatmaktansa myo lara olanak tanınmalı, kalifiye eleman yetiştirilmelidir.
maalesef güzel ülkemizde tek tip insan yetişmesine neden olan oyunlardır. kültürsüz, yorum yapma yeteneği olmayan, farklı görüşlere açık olmayan, ezberci nesiller yetişmesinin en büyük sebeplerindendir.

bizim eğitim sistemimiz böyle gelmiş ve maalesef bir 20-30 yıl kadar da böyle gidecek gibi görünüyor. ne zaman eğitim sistemimizde devrim yaparız, o zaman bu ülke kalkınır.
sömürüdür.
öss işkencesinin yanına bir de ygs eklendi.
dolayısıyla öğrencileri dersane bağımlısı yaptılar.
bir yandan da özel üniversite açma yarışı başladı.
sonuç olarak yoksulun cebinde varsa azıcık bir para onu da eğitim adı altında sömüryorlar.
hayırlı olsun.
güncel Önemli Başlıklar