Sondan başlayalım. Bugün kimine göre Vandalizm’in kol gezdiği, kimine göre meşru hakların arandığı bir günün ertesi. Bugün kimine göre ne istediğini bilmeyen kitlelerin, kimine göre de halkın devrim için sokaklara döküldüğü bir günün ertesi.

ilk cümle, bu olayların ağaç kesilmesi, çevrecilik, temizlik pirüpak olmak ile uzaktan yakından alakası yoktur.

Ters çevrilen polis araçlarının ve biber gazını yedikçe daha da sertleşen bir kitlenin banka şubelerini yaktıkları, parti binalarının talan edildiği, yaşlı, hasta, çocuk uyuyor demeden sözde demokrasi uğruna 2-3 saat boyunca apartman dairelerinde tencere-tava çalarak insanların rahatsız edildiği bir gecenin ertesi.

Bugün, Erdoğan karşıtlığı için demokrasinin bile rafa kaldırılabileceğinin sinyallerini veren kökü dışarıda, semiz ellerindeki yüzüklerini oynatarak akseden resimde altın dişlerini parlatanların günüdür. Bugün, eğitimde, sağlıkta, ekonomideki gelişmeleri geçtim ülkedeki terörün bitmesine oldukça kızan, bu durumun Türkiye ye katacağı olumlu puanın silinmesi için bandı geri sarmaya çalışanların günüdür.

Bugün için sevinenler Şii hilali için ülke içindeki alevi kardeşlerimizi ayaklandıran CHP ve artık organik bağı olduğu resimlerle kanıtlanan Esed ve abisi iran’ın ülke içinde bozgunculuk için bayatlamış acem oyunlarını devreye soktuğu, Rusya’nın Bolşevik tecrübelerini ülkedeki kızıl elmacı çakma vatanseverlerle paylaştığı bir gündür.

Bu necip milletin bu numarayı yiyeceğini sanarak tüm Türkiye’yi provoke etmeye çalışan, tüm gücü ile bastıran, ‘’gün bugündür devirdik devirdik, deviremezsek kuyruğumuzu dikemeyiz’’ minvalinde cümleler edenlerin günü işte bugündür. Genç Osman’ın yeniçeriler tarafından katledilişinden Abdülaziz’in bileklerinin kesilerek intihar süsü verilmesine… Hep bu oyunu izliyoruz. 31 Mart vakasından cumhuriyetin ilk yıllarına, Şeyh Sait isyanından Dersim’e, 1960’a, 1971’e, 1980’e, Sivas olaylarından başbağlar’a bu filmi çok izledik sevgili seyirciler. Hiçbirisinin yönetmeni bu topraklarda doğmadı.

Polisin uyguladığı şiddeti hiçbir ahlaklı vicdanın kabul edeceğini düşünmüyorum. Lakin polis toptancı bir tavırla bunu sadece Türkiye’de değil tüm dünyada uygulamaktadır. Polis ayırt etme yeteneğinden yoksun bir kolluk kuvvetidir. Kalabalığın içindeki anarko-komünist ile sadece yürüyüşe çıkıp birkaç protesto cümlesi sarf eden vatandaşı ayırt edemez! O marjinal üyenin gözü dönmüşçesine dükkanları yağmaladığı, bir araya gelerek parti binalarını yaktığını, polis otolarını ters çevirdiğini de olaya eklersek olayların aslında bastırılmasının da gerekliliğini bir çırpıda kavramış oluruz. Klasik bir anlatımla özgürlüğün sınırları başkalarının özgürlüğüne kast edene kadardır cümlesi birkaç gün içinde gelişen olayları en güzel şekilde özetler niteliktedir. Ha bundan CHP, ip, Suriye, iran, Tkp, Dhkp-c, anarko-komünistler memnun olmuştur ‘’fırsat bu fırsat’’ deyip kale arkasında ısıttığı üyelerini toplumun kılcallarına zerk ederek provokasyonun alasını gerçekleştirmiştir. Özgürlük naraları ile ülkedeki lumpen elitleri ve sanat kerameti kendinden menkul güruhu da devreye sokarak bir infial çabasına girmiştir kimse olayın bu yönü ile ilgilenmemekte.

Velhasıl bu durumdan en fazla kazançla çıkacak kişinin Erdoğan ve Bahçeli olacağını düşünüyorum. 2009 yerel seçimlerdeki gibi kazanan fakat oy oranı düşen bir Ak parti rehavetteki teşkilatını her türlü koşula hazır duruma getirmesi için bugün seçimlere gerek kalmadan tek bir hareketle zindeliğini kazanmıştır. Erdoğan’ın şer odaklarının bu hamlesini görüp Reuters dan, Abd’ye, Ab’den iran’a kadar son bir hafta içinde verilen mesajları yerine ilettiği yadsınamaz bir gerçektir. Bahçeli nin ise ülkücü hareketi sokaklardan uzak tutma çabası ile puan kazanacağını, pkk nın silah bırakması ile kaybettiği siyasal mecrayı yeniden kazanacağını düşünüyorum.

kaynak: http://www.haberinter.net...raca/onsezi-parki/35.html