bugün

çocukluğumun ilk yıllarıydı. kızları ve erkekleri ayıran tek şeyin pipi olduğunu biliyordum.
pipi bana göre sadece işemeye yarayan sıradan bir organdı.
ama kafa mı kurcalayan pipinin işlevleri değildi.
kızların pipisi yoktu bunu duymuştum bir yerden. evet ama nasıl işiyorlar dı?
bir gün babaanneme sorduğumu hatırlıyorum:
-babaanne sizin pipiniz yok siz hiç işemiyor musunuz?
+hihihih. çöğdürmez olurmıyık hiç, çöğdürürük elbelt.
-ama nasıl?
+oturarak oğlum.

bu cevap beni hiç tatmin etmemişti. ben pipim olduğu için erkek ama benden bir kaç ay küçük kuzenim pipisi olmadığından kızdı. bir insan pipisi olmadan nasıl işer ki?
bir bayram günü bu merakımı onunla paylaştım.
görmek istiyordum, pipi yoksa nasıl işeniyor bunu deneyimlemek istiyordum.
bunun çok ayıp olduğunu ikimizde biliyorduk.
ama neden ayıp olduğu hakkında en ufak bir fikrimiz yoktu. çiş ve kaka kötüydü ve onların çıktığı yeri görmek bu yüzden ayıp olmalı diye düşündüm.
kuzenimi ikna ettikten sonra bayramlık elbisesinin eteğini kaldırıp gözümün önünde işedi.
garip gelmişti bana ve o gün çok şükür pipim var demiştim. elinle tutup nişan almadan işemek çok kötü bir şey olmalı.

mavi önlüğün yeni yeni moda olduğu zamanlarda ilkokul birinci sınıfın sonlarına doğru güzel bir bahar günü okuldan çıkmıştım. arkadaşlarımla beraber kimisinin tüf tüf dediği bizim fişek dediğimiz hani bi borunun içine kağıttan külah yapıp nefes gücüyle fırlattığımız silahı yapmak için elektirik borusu çalmak için inşaata girmiştik.
ikinci kattı herhalde çıktığımız işçilerin giysileri falan asılıydı. derken o kalın parlak kitabı bulduk.
öyle kalındı ki hayat bilgisi kitabı yanında halt etmiş. şimdi düşünüyorum da özel sayı falan olsa gerek.

kapağında iri memeli bi kadın vardı. köyde gördüğüm yaşlı teyzelerin memesi halt etmiş çok büyüklerdi.
sayfaları karıştırdığımızda şok olmuştuk.
arkası dönük yere doğru eğilmiş yan yana üç kadın vardı.
popolarının altından bir şey sarkıyordu. ama kızların ki öndeydi. bu ne olmalıydı ki?
arkadaşım yusuf prof edasıyla "işte bu am" dedi.
hep duyardık ama bizim için bok, eşek, salak gibi hakaret sıfatlarından biriydi sadece. ilk defa bir "am" görüyorduk.
daha sonraki sayfalarda önde de vardı ama arkası dönük kadınların popolarının altında da sarkıyordu.
sayfaları çevirdikçe bizim bütün hayal dünyamız yıkılıyordu. saflığımız buharlaşıyordu sanki.
kocaman kocaman pipili adamlar kadınlara sarılıp birbirlerine anlam veremediğimiz şeyler yapıyorlardı.
"onu oraya sokunca ne oluyor acaba?" diye epeyce tartıştık.
orada yazılanları okudukça kafamız iyice karıştı.
boruları kestik dışarı çıktık ve derginin sayfalarından kendimize mermi yaptık ve savaştık. ama hala aklımda "o adamlar oraya neden pipilerini sokuyorlar" merak hedesi vardı.

bizden yaşça büyük mahalleden bir abimize derginin kalanlarını gösterdik ve merak ettiğimiz her şeyi sorduk.
o da bir bir anlattı. kadının nasıl hamile kaldığını bile anlattı.
bu yapılanların çok zevkli olduğunu büyünce bizimde yapacağımızı bizim masum birer çocuk olduğumuzu siklemeyerek her şeyi anlattı. hatta osbiri bile.

kafamda onca yeni öğrendiğim kavram eve gittim. osbiri deneyecektim. elime sabunu aldım pipimi köpürttüm köpürtüm köpürttüm.
ama sadece köpürttüm. o gün işeyince tövbe etmiştim bi daha osbir falan yok diye. pipim yanmış kül olmuştu.

yani benim güzel sözlüğüm o dergi bana bir çok şey öğretti ama erken öğretti. benim bütün masumluğumun ırzına geçti gitti.