bugün

turgut uyar'ın arz-ı hal'indendir.

işte günlerden bir gün elâgözlüm,
yeni bir başlangıçla bitecek ömrümüz.
amenna ve saddakna,
bari hoşça geçse günümüz...

hangisine tasa edeceğiz şaştık.
"ölüm derdi, kalım derdi" derken
dimyata pirince giden misali,
yolun ortasına ulaştık...

ölüm bir hatıra gibidir insanda;
kâh hatırlanır, kâh unutulur.
fakat bir gün, bir gün nihayet
gözle görülür, elle tutulur...

şimdi taştan çıkardığım ekmekle,
çorba içmedeyiz sıcak sıcak.
fakat yarın kim diyebilir ki turgut,
hatıra olmayacak?..

unutmak istiyorum zaman zaman,
ne yapsam, ne etsem olmuyor,
kabulleniyorum,
kabulleniyorum da -gelgelelim-
içim içimi yiyor...

nasıl ki unutamaz insan
bir kez gerçekten sevdi mi...
....
senin anlıyacağın elâgözlüm şimdiden
alıştırıyorum kendimi

***

işte ben hep böyle garip mahzun,
bir şey beklermişçesine yaşıyorum.
bazan öyle günlerim oluyor ki, elâgözlüm,
ne oldu, nasıl bitti şaşıyorum..
bazı bilmem, gün nasıl başladığında,
kayıp kayıp gidiyor dünya bıkkın bakışlarımdan.
yaşıyorum, yaşıyorum da bitmiyor,
bir tutam sakız oluyor ağzımda zaman..

yaşamak ne kadar çekilmez gelse de arasıra,
bu görmek, bu sevmek, bu aziz sıcaklık tende.
bu bir nimet, bu bir nimet, bu elâgözlüm,
bu yaşamak bir şiir, harikulâde.

sen ki, saçından tırnağına kadar
bir hürriyete bedelsin,
bu ılık saçlar, bu gözler; fakat her şeyden önce
yaşadığın için güzelsin..

işte böyle yeşil bulutlar misali senelerce,
oradan oraya elinde kaderin.
kimbilir kaç kere üstünden geçtim,
şarkılar söyledim karşısında
bir gün bana mezar olacak yerin..

gerçi şimdi çağımız değilse de elâgözlüm,
bu bir kötü tecelli ki, nasıl diyeyim.
bir gün bir kara gölge görürsen gözlerimde
akşamsa beni uyut..
....
bir nefis sabahsa eğer, ölümü
ellerin ellerimde bekleyeyim.

(bkz: arz ı hal)