bugün

teorikte mantıklı, pratikte sakat bir önermedir. sevişmek bir dakikadır sözde; ama o bir dakika için ne pislikler döner dünyada.
inançlarından tam olarak sıyrılamamış kişi söylemidir; istemdışı da olsa ölüm korkusunun bitişini mezar kavramı içerisine sokmuştur oysa, ölüm korkusu ölüm anında; kişi ölürken biten bir duygudur, zira kişi anlar ölümün ne kadar normal ve doğal olduğunu: her canlı doğar, büyür ve ölür.
*
her başlangıç, bir son olacağının müjdecisidir. korkmak fiili, ölümle aynı cümlede şık durmaz bu yüzden.
insanlar ölümden değil sonrasından korkar aslında!
ölüm korkusunun aslında ne olduğunu düşündüren cümle. kendi duygularım üzerinden anlatacağım bundan sonrasını. uyuşmayan düşünceler mutlaka olacaktır, normaldir. ben ölümden hem korkuyorum, hem de korkmuyorum. ölümden korkma nedenim, acısı falan değil. bu dünyada yapmayı hayal ettiğim tonlarca şey de olsa, öldükten sonra oturup bunlar için üzülmem herhalde mezarda. neden korkuyorum o zaman. arkamdan insanlar üzülecek diye korkuyorum, sadece ve sadece bunun için. şimdi bugün ölsem, arkamdan annem, babam, sevgilim üzülecekler ve arkadaşlarım, başka akrabalarım. nasıl yaparım ben onlara böyle bir kötülüğü, nasıl yaparım. beni dünyaya getiren, beni bu yaşa kadar büyüten insanları nasıl üzerim. diğer tarafta, benimle evlenme hayalleri kuran, benim de kendisiyle evlenme hayalleri kurduğum insanı nasıl üzerim. nasıl bir bencillikle çekip gidebilirim bu dünyadan. ya 10 yıl sonra ölürsem? çocuklarım nasıl büyüyecekler bensiz? üzülmeyecekler mi ağlamayacaklar mı arkamdan? ben benim için hayattaki en değerli varlıkları nasıl üzerim? budur ölüm korkusu işte. zerre kadar korkum yok acıdan, yarım kalmış hayallerden. hepsi boş işler. seni sevenleri yıllarca üzmek ise...