bugün

her şey mahallemize havuzlu site yapımı ile başlamıştı bizse sobalı evde oturuyorduk, o zamanın şartlarında ''jet sosyete geldi lan mahalleye'' diye aramızda konuşuyorduk . sitenin duvarlarını kontrol ediyorduk, her gün kaçak olarak havuza girsek fark ederler miydi? en büyük meselemiz buydu gençlik işte oysa denize yürüme mesafesindeydik, havuzsa zenginler içindi neden bizde girmeyelim.

araştırmalarımızın sonucunda havuz için içeriden, bir tanıdık olması gerektiğini öğrenmiştik, tek sorun vardı içeriden tanıdık kim olacaktı onlar çok zengin insanlardı ve bizi fark etmiyorlardı bile, karamsarlığımız ebru ların gelişi ile son buldu. ebru ve ailesi siteye, eşyalarını taşırlarken mahallenin bütün kadınları camlardaydı, koltuk takımlarını halılarını inceliyorlardı sonradan italyadan getirmişler dedikodusu yayılmıştı çekirdek yerken kapı önünde yapılan muhabbetlerde.

beni seçmişti arkadaşlar, ebru yu ayartacaktım sonradan büyük pişmanlık duyacağımız havuz sevdamız için görev adamı ben olmuştum bakkala giderken, çarşıya indiğinde hep peşindeydim ebrunun tarık akanın apartmanın önünde seni seviyorum yazdığı filmi izleyip taktik alıyordum. sonunda başarıp çay içmeye gittiğimiz cafede ebrunun anne babasını trafik kazasında kaybettiğini, teyzesi ile yaşadığını öğrenmiştim. içine kapanık bir kızdı konuşurken gözlerin kaçırıyordu aylar geçtikçe daha samimi olmaya başlamıştık. aşık oluyordum ebru ya çekingenliğini sevmiştim bea.

ebru ile geleceğimiz için planlar yapıyorduk artık, 3 çocuk yapacaktık 2 erkek 1 kız isimlerini bile düşünmüştük. havuz aklıma gelmiyordu, yanımda ebru varken dünyalar benimdi tabi mutluluğumuz çok uzun sürmedi.

hayat herkese adil değildi.

ebru ile tanışmamızın 2 ci ayıydı odasında geleceğimiz için planlar yaparken, bir anda onu öpme istediğime karşı koyamadım ve dudaklarına ilk öpücüğümü kondurdum,attığı tokatın acısı ile kendime gelmem uzun sürmedi, ikimizde kıpkırmızı olmuştuk ''özür dilerim aşkım bir daha öp'' şoku atlatıp bir daha öptüğümde bir şeylerin ters gittiğini fark etmeye başladım dişlerini kenetlemişti, yumruklarını sıkıyordu.

+ne oldu neden böyle yapıyorsun.
-aşkım çok özür dilerim. bir daha deneyelim.
+sorun ne söylesene.
-lütfen kızma bir daha yapalım.

''yürü git bee'' diyip kalkmıştım eve geldiğimde bir daha aramamayı düşündüm sorunlu bir kız olduğunu karar vermiştim.

sabah ambulans sesi ile uyandım annem odamda, ''karşı sitede birisin balkondan düşmüş'' diyordu hayır o değildir' diyerek olay mahaline giderken, kalabalığın tam onların merdivenin altında toplandığını gördüm, kalbimde sıkıntı irtifa kazanmasına karşın 'o değildir' diyordu hala 'o olamaz hem neden yapsın ki'? kalabalığı yararak bakmaya çalışıyorken ufak bir aralıktan dün öperken sağ elimle kavradığım saçlarını gördüm içimden bir ses 'o değildir' diyordu ama oydu.

ebru yu ben öldürmüştüm katildim evden çıkmıyordum, yemek yemeden uyumadan yaşıyordum artık. bir hafta sonra sokağa çıktığımda kulağıma gelen dedikoduları duyana kadar.polise gidip teslim olmayı bile düşünmüştüm. sokakta konuşulanlar ebru nun eniştesi geceleri odasına gelip tacizde bulunuyormuş, teyzesinin her şeyden haberi olduğu halde müdahale etmemiş. polis onları göz altına aldığında gazetelerden okudum olayın bütün ayrıntılarını.

gazetelerde yazdığı kadarı ile eniştesi ebrunun odasına gelmiş, olayın olduğu gece ebru direnince darp etmeye başlamış elinden kurtulup balkona kaçtığında korkuluklaran aşağı atlamış heyecanla, bir yıldızın göz yüzünde süzülüşü gibi yitip gitti bu hayattan ebru.

not: ebrunun eniştesi hapishanede kendi astı dediler 1 ay sonra, kahvehanenin sahibi hasan amca diğer hükümlüler icabına bakmıştır diyordu 2 aylık bir cezaevi geçmişine dayanarak.artık tecavüz taciz gibi adi suçlular diğer mahkumlardan ayrı koğuşlarda tutuluyorlar dışarı çıktıklarında bulacakları yeni kurbanları için gün sayıyorlar.
heryeri felçli olanlar için bir kurtuluştur.
(bkz: mar adentro)
hastaneye gidip acı çeken kişileri görünce insanın içinde ister istemez oluşan düşüncedir, 'ölse de kurtulsa' derken karşılarına geçip yalandan ' seni iyi gördümler ' serpiştirdiğin muhabbetinde, gözlerin gülerken içinin acımasının ne demek olduğunu öğrenir insan.

en korktuğum şeylerdendir arkamdan ' kurtuldu ' denilmesi, o duruma düşmek, Allah kimseye yaşatmasın.