akşam üzeri ailecek gidilen misafirlikte bir kanepeye çöküp deli gibi uykunun bastırması sonucu itibari ile gerçekleşen durum. en güzeli de uyuduğunun farkına varmazsın. misafirlik bitimi annenin sesi duyulur, hadi kalk oğlum, gidiyoruz, ayıp kalk bakim, o zaman sen burda kal biz gidiyoz.. yaşınız kucakta taşıma için ideal ise, misafir olunan aileinin getirdiği battaniye üzerinize örtülüp kucakta taşıma moduna geçilir.

lan sözlük çok pis uykum vaaaaarrrr.. aaahhhhhhııı....
dünyanın en tatlı uykularından birisidir kendisi. arabaya giderken ev sahibinin kesin bir battaniyesi ya da montuna çökülür.
bir de şöyle bir durum söz konusudur; ev sahibinin çocuğu içerdeki oda'da kollu atari oynamaktadır. Misafir'in çocuğu ise yalnızdır ve tanımıyordur diğerini. Ev sahibesi "hadi oğlum içeri odaya sen de git osman ile atari oynayın" der. çocuk içerdeki odaya gider. Osman yandan bi bakış atar ama bi şey söylemez. Misafir çocuk bulduğu sandalyeye oturur ağzını ayıra ayıra atariye bakar,bakar... Sonra sandalyede uyur kalır. Osmanın zikinde bile olmaz durum.
sanki günlerdir uykusuzsun.öyle bir derindir ki o güzel uyku eve babanın kucağında dönersin.bir de üşüme çökerki üzerine titretir."bir daha seni evde bırakalım böyle her gittiğimiz evde uyuyacaksan" uyarısı alırsın annenden .tabiki bırakmazlar hiç bir zaman.
bir arabanın arkasında, yola ne zaman çıktığınızı, babanızın sizi ne zaman kucağına alıp arka koltuğa sessizce yatırdığını bilmeden eve doğru yol almakla son bulurdu misafirlikte uyuyakalmak. saf, masum ve teslim olmuş. sonsuz güven hissi.
ailenin bir saat deyip dört saat kalması sonucu oluşan durumdur.
belirtileri sıkılma ve esnemedir. nasıl olduğunu anlamadan dalıverilir.
(bkz: aaa bu benim)

bu olay bendeniz tarafından çocukken değil gayet büyümüşken lise de yapılmıştır. lisede yatılı okulda ramazan ayında yemekler hiç de güzel olmuyor. bizim bir arkadaşın evi yakındı okula arkadaşlarla kararlaştırıp iftara gidilecekti. buz gibi yağmurlu bir hava da ince giyinmenin gayet doğal sonucu olarak üşütülür. o kadar üşütülür ki iftardan hemen sonra sobanın dibine ısınayım diye kıvranayım demişken bir bakarsın ki arkadaşların hadi kalk gidiyoruz derken bulursun kendini. hönk n'oluyo??? sözleri arasında utanıla sıkıla evden çıkılır.
'ismettt hadi oğlum eve gidiyoruz' anında biten dünyanın en tatlı keyfidir.

kucakta taşınmaya nedne olabilir. kucakta taşınmak da her ne kadar zevkli bir eylem de olsa

ısıttığınız mekandan ki o anlık bir kanepedir büyük olasılıkla, kaldırılıp, oranızın buranızın da açılmasıyla

üşümenize neden olduğundan ve uykunuz bölündüğünden o an için gözünüz görmez.

bir sürü mırın kırın eder en sonunda azarı yersiniz.

-hımffss. ya ummm. uykum vağğrrr.

+yatağında uyursun olum şimdi. biraz sonra evdeyiz.

-yaaaooofff. uyu.. püeeeaahhh uyuyodum ben. ımssss..

+deyytt! sus len. gidiyoruz işte eve. mızırdanma.
En tatlı uykulardan biridir. Uyanıldıgında ise " Ben kimim, burası neresi?" hissi yaratır.
çok tatlı bir uykudur fakat tuvalat eğitimi kısmında en küçük bir hatayı affetmez. böyle bir durumda anlayışlı olmaya çalışan bir ev sahibi, mahçup (içten içe sinirli) anne ve ıslak bir don üçlemi atrasında kalınabilir. mazallah.
babanın kucağında evde uyanarak sonuçlandırılacak eylemdir.
1989 yılbaşında uyumuştum. televizyonda dansöz çıkmış, yemekler, meyveler yenilmiş portakal suları içilmiş. herşey bitmiş saat 3 olmuş kalk hadi gidiyoruz dediler. evdekiler olayı anlatınca ne kadar üzülmüştüm. göt olmuştum resmen...