bugün

Annesinin babasının ettiği bedduayı görmelerine sebep olan etkendir.
net şerefsizliktir. çocuğu sen yapıyorsun neden başkalarına eziyet oluyor çocuğun ?
anlayışla karşıladığım tarafları var. "kakalamak" çirkin bi kelime. çocuktan bahsediyoruz nihayetinde ama gün geçtikçe iktisadi olarak dünya daha da yaşaması zor bi hale geliyor. bu eğer gerçekliğe yüz çevirmemişseniz son derece görünür bir bilgi. o yüzden anneler ve babalar çalışmak zorundalar. bütün gün çocuğuna bakabilmek, onun eğitim ve gelişimiyle ilgilenebilmek bile büyük lüks. sadece babanın çalıştığı aile tipi zorunluluktan çöktü. mümkün değil. ortalamanın çok çok üzerinde gelirlere sahip insanlar için bu bir sorun değil ama milyonlarca insan için sorun.

bi yıl önce falan şunu düşünüyordum tüm romantikliğimle ki romantizm bir hastalıktır; "bir çocuğun ihtiyaç duyduğu tek şey sevgidir." çok salakça bir fikirmiş. biraz körlemesine bir fikir. detaysız. içi boş. çünkü açlık sınırında yaşayan bir çocuğun temel ihtiyaçlardan yoksun kalması da ona sevgisizlik kadar zarar verebilir. insanlar açken sevilip sevilmediklerini düşünmezler. bu fikirden o yüzden vazgeçtim. sevgi çok önemli tabii ama yırtık ayakkabıyla güle oynaya okula gidemez o çocuk. sevgi bazı şeyleri kurtarmaz. olmaz. olmuyor. ihtiyaçlar orada duruyor.

çok şaşırdığım bir şey okudum geçen gün. eskiden kumaş bezler kullanılırmış. şimdilerde paketli satılıyor ya, eskiden öyle değilmiş. kumaşmış. kadınlar o bezleri kendileri yaparmış. inanamadım buna. sadece undan mama yapılırmış. daha neler neler.

bir çocuk sahibi olmayı düşünmüyorum. baba olabilecek kadar olgun biri değilim. kendisiyle çok meşgul, kendisine fazla aşık biriyim. fakat okuduğum ve gördüğüm kadarıyla bir çocuk büyütmek hakikaten neredeyse bir hayatı feda etmek demek. ana babalar kendilerinden vazgeçip ona odaklanıyorlar. bütün yatırımlarını ona yapıyorlar. bu tabii ki de çok fedakar bir eylem. ben yapamazdım. kendimden vazgeçemezdim.

kontrollü üresek keşke. gerçekten sekiz dokuz çocuk yapan aileler var ve iktisadi olarak mümkün değil o çocuklara bakmaları. okulun ücreti var, giyinme beslenme oyun spor milyonlarca detay. zaman da öyle sert ki. bir şey ancak gösterilebiliyorsa varmış gibi algılanıyor. olabildiğince az üreyip o çocuğu en iyi şekilde yetiştirmeye odaklanmaktan başka çare yok. yeteneğini keşfedeceksin, kendi yolunda yürümesi için cesaretlendireceksin, üzerinde adaletin kılıcı gibi durmayacaksın, sıfırdan başlamaması için ona mal mülk hazırlayacaksın, arabasını alacaksın, işini kurarken maddi manevi yardımda bulunacaksın ve günün sonunda şöyle diyecek; "benim için hiçbir şey yapmadınız."

üf. zor. anne ve babalarımızın hayatlarına bakmamız gerekiyor biraz. bizden önce neydiler, bizden sonra ne oldular. düşünmek lazım.