bugün

her mahallede mutlaka bi tane bulunan bakkaldır.
en babalarından birisi de bizim bakkaldır.

yıllardır hep aynı şeyleri satar.
bir gün önünden geçerken bakkalın, gözüme algida yazısı çarptı.
aman allah'ım!
hemen atladım:

- yücel amca dondurma getirmişsim artık. iyi yapmışsın ama, çok satarsın emin ol.
- !?
-neyse, hangi çeşitler var.
- çeşit yok, gelmedi daha. açık dondurma var.
- hadi ya, neyse. ondan bari alalım.
hiç yerinden kalkmadan, tek gözü televizyonda olmak kaydı ile devam eder konuşmaya.
- hangi çeşitlerden istiyorsun yeğenim?
- şundan bundan...

- ama külahım falan yok.
- tamam olsun, plastik kaba koy sen. (bozmuyorum bakkal amcayı aklımca.)
türk filmine devam ediyor yine.

- o da yok yeğenim. plastik bardağa koysam?
- ...

çizgisini bozmayan bakkala en güzel örnektir kendileri.
dondurma getirir, ama külah getirmek için kendini kasmaz.

çünkü bilir; kendisinden vazgeçmeyen müşterilerinin dönüp dolaşıp onu bulacağını.

- plastik bardakta dondurma zevkini de yaşatmıştır kendileri; bizlere.
"Bozuk para yok iki sakız al diyen bakkala cebimde sakızla gidip uyuz ettiğim adamdır. *
veresiye defteri kalın olan ancak dğkkanı kapatmamayı becerebilen yetenkeli keskin zekalı insanlardır. Ayrıca üstteki entrye %100 katılıyorum.
bu bakkaldır ki nohut, mercimek çuvallarında ki fiyat etiketinin iki yönüne de farklı rakamlar yazan. bir tarafında kilo fiyatı 3 lirayken diğer tarafta 5 liradır. severiz bu bakkalları.