bugün

anzaklar falan toplanmış, britanya önderliğinde akılları sıra geliyor bizi al aşağı edecekler. hepsi heyecanlı tabi, bir çoğu
-lan john savaş varmış amk, gidek mi lan?
+olur lan nerdeymiş? hem heyecan yaşarız biraz.
-türkiye miymiş neymiş, bilmiyorum açıkcası ilk kez duydum ama zevkli olur gel gidek amk.
+hadi amk başvuralım şu orduya. ne de olsa bilgisayar icat edilmedi cod yada moh yok. böyle tatmin edelim egomuzu.
türevinde ki diyaloglar sonrası orduya katılıp geliyorlar türkiye'ye. akılları sıra çanakkale'yi alacaklar. mermiler havadayken birbirine çarpıyor o kadar çok mermi yakılıyor.

düşman askerleri keyfe keder geldikleri savaşta karşılarında yalın ayak ülkesini koruyan, günde bir lokma ekmek yiyip bir yudum su içen insanlar görüyorlar. yanlış hatırlamıyorsam atalarımız geceleri düşmanın üzerine acil yardım ekipmanları atacak ve onların yaralılarını iğleştirmeleri için destek verecek kadarda onurlu insanlar. tabi karşılığında konserve falan atılıyor karşı taraftan. velhasıl onlarda nasıl büyük bir hata yaptıklarını farketseler dahi geç kalıyorlar türk'ün gazabına uğramaktan.

günümüzde dahi faşist diye yaftalanan türkçülüğü kabul etmiş gençlerin atalarımızı örnek aldığı kesindir. atalarımızınsa ülkesini müdafaa savaşında bile düşmana ne kadar iyi niyetli yaklaştığını anlayabilirsek artık gençlere faşist demektende vazgeçebilirsiniz sanki diye düşünüyorum.

ayrıca (bkz: uzun beyaz bulut gelibolu) çanakkale savaşının dönemlerini konu almış bir roman. mükemmeldir.