bugün

beraberinde "kime göre neye göre saçma sapan ehuyyiiiii" salaklığını düşündürecek bir önerme olsa da özünde biz fakirler(!) için oldukça mantıklıdır. kastettiğim zenginlik milyonlarca doları ihtiva ediyor, öyle "evim arabam yazlığım var bankada da az çok nakitim var" ortahalliliği değil. bir akvaryum balığı var, tanesi 3 milyon dolara satılıyor. bir kaç balık türü sentezlenerek elde edilmiş, bildiğimiz japon balığının biraz dallanıp budaklanmış hali, yüzgeçler, uzantılar, bişeyler sarkıyor gövdesinden sadece ve bu sarkanlar basit bir japon balığının değerini 3 milyon dolar arttırmaya yetiyor. dünya sosyetesi az sayıda üretilmiş bu balığa sahip olmak için birbirini yemekle meşgul, değil 3 milyon, 5 milyona satılsa bile gözünü kırpmadan bu parayı ödeyebilecek bir güruh var ama ne yazık ki bu balıktan yeteri kadar üretilmemiş, beklemek zorundalar! bir kaç ay önce okuduğum bir haberdi, linkini aradım ama bulamadım şimdi, neyse.

bırak yaşamayı, hayalini bile kuramayacağın şeylere sahip olan adamların ihtirasları ve sapıklıklarıdır bunlar. o adamlar senin hayalini kurmaktan çekindiğin evlerde otururlar, kadın demenin hakaret sayılacağı elflerle sevişirler, en kaliteli kokaini çekerler, senin tezahür bile edemediğin hayattan sıkılıp garip sapkınlıklara yönelirler, o 3 milyon dolarlık balığı elde edememeyi kendilerine yediremezler. senin hayallerini ya da yamalı düşlerini çok zaman önce yemişler, sindirmişler, sıçmışlar ve çoktan unutmuşlardır bile. paranın satın alabileceği herşeye sahip olmak bir süre sonra parayı değersizleştirir. ego tatmini yapacak, satın alınabilecek pek bir şey kalmadıktan sonra en güzel ego tatmini değersizliği kitlelerin değerleriyle satın almaktır. en son nokta budur. senin dönüp de bakmayacağın bir balığı 3 milyon dolar vererek satın almaktır, senin 24 saatinin minimun 9 saatini satarak kazandığın 3-5 kuruşla anca döndürebildiğin hayatının ezikliğiyle "yaa ne saçmalıyor bu geri zekalılar" dedirtebilmektir...

edip: gelen mesajlara toplu bir cevap vereyim dedim. bu kadar mı okuduğunuzu anlamaktan acizsiniz amk, "ezikliğiyle" kelimesi bizlerin ezik bir hayat yaşadığı anlamında kullanılmamıştır. pff. neyse, ne okuyup anlıyorsanız o.
çokça tanık olduğum ve tiksindiğim hede." marka olan ayakkabının aynı modelinden dört başka renklerinden alınması" gibi bir çok örneği vardır bunun.
(bkz: allah bir para vermiş gerisini koyvermiş)
paraları çok olunca neye, nasıl harcayacaklarını bilemediklerinden oluşur. bunu almayayım, başka ihtiyacımı görürürüm gibi bir dertleri de yoktur. alışverişte kendilerini kaybederler. alınan ürünlerin bi'çoğu giyilmez, etiketli bir şekilde gardrobu süsler.
(bkz: ben bu filmi gördüm)