bugün

acınılası şahsiyet.her açıdan...
babası itibari ile birşeylerin başında olan ve oralarda kalabilen tiptir, malum tüm darbecilerle kolpacılarla kolkola bir babası vardır. soner yalcın ın kitaplarına bakarsan durum böyledir, 12 eylüller onun evinde planlanmış gibi bir durumla karşılaşırsınız.
yeniden başkanlığa seçilmesigüzel olmuştur. zira bu vizyonsuzluk ancak duruşu ile ünlü camiaya yakışırdı.
beşiktaş tarihinin görmüş olduğu en kötü başkan. gün itibariyle tekrar başkan seçilmiştir. fakat muhtemelen uzun bir süre küfürlü tezahüratlarla muhatap olacağından mütevellit maçlara gitmeyecektir. bu kadar yüzsüzlük olmaz amına koyım. ulan nası bi insansın ki sen bu kadar taraftar senden nefret etmesine rağmen hala o koltukta oturabileceksin? nasıl bir başkansın ki takımının maçlarını bile izleyemeyeceksin? taraftarın tepki olarak bir şeyler yapması lazımdır. maça gitmemek, lisanslı ürünleri almamak vs. o zaman da kendine oy veren şakşakçılarıyla doldurur stadı. zaten bu herife oy verenlerin beşiktaşlı olduğuna falan inanmıyorum. hiçbir beşiktaşlının bu adamın yönetimini beğenip ona oy vereceğini de düşünmüyorum. yeter artık bitirdin bizi!
(bkz: yeter yıldırım demirören yeter)
ne söylesek boş adamıdır.

ayrıca kendisine "yeter" deyip de şu saatten sonra maça gidenin de, lisanslı ürün alanın da ta amına koyayım.

14.076 olan kongre üyesi sayısını bile 22.000 zanneden biri kendisi ve "beşiktaş'ın gerçek sahibi 22.000 kongre üyesidir" demiştir.

eğer onun da dediği gibi beşiktaş'ın gerçek sahibi onun bahsettiği sınırlar içindeyse sen-ben o sınırlar içinde değiliz ve bu aşka 3 seneliğine pranga vurup zerre katkı yapmamalıyız.

ben bu kulübün gerçek sahibi sayılmıyorsam neden maça gelip para vereyim, neden lisanslı ürün alayım?

katkıyı memleketimin takımı antalyaspor'a yaparım daha iyi!
her kulübün zaman zaman yapabileceği iniş çıkışlar kendi dönemine denk gelmiştir. rezil beşiktaş taraftarının günah keçisidir.

(bkz: yıldırım demirören i eleştiren tip)
sezercikte şişko çocuk gibi işte. biniyor üstüne vuruyor kırbacı. ulan sezercik bile galip geldi o şişkoya biz nasıl yenildik?
zorla insanı futbol gibi kültür dışı bir sporun içine sokturacak şahsiyet. bu kadar insanın üzüldüğünü göremiyor mu diye sorası geliyor insanın. neyse şunun şurasında 3 sene! bi daha ki olacak ilk seçimde beşiktaş başkanlığına adaylığımı koyacağımı buradan tüm halkımla paylaşıyorum! kral sahalara dönüyor.

+ bu kulüp süleyman seba gibi bir başkan görmüş kulüp.
(bkz: büyük başkan yıldırım demirören)
2004 senesinde beşiktaş'ın başına geçmiş, hali hazırda 5 sene başkanlık görevini icra etmiş ve önümüzdeki yıllarda da beşiktaş'ın başında başkan sıfatıyla bulunacak kişidir.

kendi değimiyle 5 sene klüp başkanlığında acemiliği olmuştur. bundan sonra daha profesyonel olacakmış. umarız başkanlık koltuğunda geçirdiği senelerde beşiktaş taraftarı hakkında bilgi sahibi olmuştur ve bundan sonra taraftar ile arasını düzeltmeye çalışır. zira birlik olmadan dirlik olmaz. dirlik olmadan da türkiye'Nin en büyük spor klübü harcanır gider.
jöle sürdüğünüz bir gün futbol maçı yapmaya yeşilliğin bol olduğu bir araziye gidersiniz, ne kadar sivrisinek varsa saçlarınıza ve terlerinizin aktığı kulak memelerinize hücum eder. işte böyle sivrisinek gibi bir adamdır yıldırım demirören. kimse istemez ama o hep orada olacaktır. tabiatın kanunlarından biri gibi.
parası ile klübü satın alan başkandır. millet parasını geri alacak diye korkudan oy veriyor adama yazık lan.
bu aralar bi kızı olsa adını yeter koyacak başkan.
yıllardır dikkatle izlediğim, hakkında yorum yapmaktan kaçındığım, dün üst üste 3. kez beşiktaş jimnastik kulübü başkanlığına seçilen şahsiyet.

yıldırım demirören tam bir kaos ortamında geldi beşiktaş başkanlığına. serdar bilgili'nin istifasından dolayı gidilen seçimde başkanlık koltuğuna oturduğu günü hatırlarım. koca kafası ve itici ses tonuyla "beşiktaş'ın hakkını sonuna kadar savunacağız" şeklinde açıklamalarıyla hemen geldi oturdu koltuğuna, bi daha da kalkmadı zaten.

yıldırım demirören başkan olduğundan bu yana bana aziz yıldırım'ın ilk başkanlık yıllarını hatırlatıyor aslında. tabii ki arada belirgin farklar var ama yine de bir çok hareket çok benziyor, hatta hemen hemen aynı.

aziz yıldırım da çok paralar saçtı ucuz oyunculara, "benim çok param var, parayı veren düdüğü çalar" dedi, federasyona kafa tuttu kendince, rakip taraftarın antipatisini topladı falan filan. her ikisi de baktılar takım şampiyon olamıyor, denize düşen yılana sarılır misali mustafa denizli'ye sarıldılar. fenerbahçe bunun bedelini kaybolan 1,5 sezonla ödedi, beşiktaş takımı henüz ödememiştir ama avrupadan ve türkiye kupasından elenmiş bir takım, ligde de 2-3 maç galibiyet alamazsa seyredin şamatayı. sonra yıldırım demirören yine ilk yıllarına dönüp, sezon başına 2 teknik direktörle bu işi götürecektir.

şöyle garip bir durum var, zaman zaman düşünüyorum, biraz garip geliyor ama öte yandan da mantıksız da değil.
demirören başkanlık koltuğuna oturduğunda, fenerbahçe başarılıydı, şampiyon oluyordu, fena da top oynamıyordu. demirören sandı ki fenerbahçe'yi bu işin dışında bırakırsa, beşiktaş'ın önünde engel kalmayacak. bu yüzden fenerbahçe'ye saldırdı da saldırdı, ama bir yandan da aziz yıldırım ekolüne bağlı kalmayı sürdürdü ve her sıkıştığında yüksekten salladı, federasyona yüklendi, hakemlere yüklendi "2003-2004 sezonunda çalınan şampiyonluğumuzun hesabını soracağız" dedi, falan filan.

hayır komik yahu, o sezon geçeli kaç sene oldu, beşiktaş geçen sene şampiyon olana kadar demirören bu cümleyi tekrarladı. galatasaraylı arkadaşların "bizim uefa kupamız, süper kupamız var" demesini ne kadar komik buluyorsam, aynı şekilde fenerbahçeli arkadaşlarımın "biz de 6-0 yendik ehi ehi" şeklindeki yorumları da aynı ayarda komikse, demirören'in sözleri o kadar komik olmasa bile, trajikomiktir.

türkiye'nin en eski spor kulübünü nerden nereye getirmiştir yıldırım demirören? teslim aldığında ekonomik açıdan güçlü* futbol liginde 11 puanla lider, basketbol liginde yine kalburüstü sonuçlara imza atan bir takım ve bilimum amatör şubesine dair herhangi bir başarısını duymadığımız bir kulüp. demirören her şeyi alt üst etmiştir. hem de öyle böyle değil.

savunanı elbette vardır, fikirlere de saygılı olmak lazım. ama şöyle bir baktığınız zaman tablo çok korkunç yahu! geçen sene haricinde, ki onda da rakiplerinin durumu ortadadır, ligin son 5-6 haftasına girilirken spin atıp yarış dışı kalan bir beşiktaş, basketbolda oynanan bir finalin dışında pek bir varlık gösteremeyen beşiktaş** avrupa arenasında birkaç maç dışında varlık gösteremeyen bir beşiktaş, kısacası istikrarsız bir beşiktaş yarattı demirören.

bir fenerbahçe taraftarı olarak, serdar bilgili ve yönetimini hep takdir etmiştim. "bu adamlar bu işten anlıyor, bi kazaya kurban gitmezlerse beşiktaş 5-6 sene bu işe ambargo koyar" diye düşünürken, bilgili ne kadar onurlu bir insan olduğunu gösterdi, "kendisine küfür edildiği" gerekçesiyle görevini bıraktı, sessiz ve stressiz bir hayat sahibi oldu.

bu kadar küfüre, bu kadar tepkiye, bu kadar şikayete rağmen yüzündeki mahallenin obez ve zengin çocuğu ifadesi hiç değişmeyen yıldırım demirören ise ne kadar onur ve gurur sahibi olduğunu göstermektedir. şu andaki durum da odur zaten. mahallede zengin çocuğun topu vardır ve beni oynatmazsanız topumu alır giderim diyecektir en nihayetinde ki demirören işte aynen bunu yapmaktadır.

allah beşiktaşlı arkadaşlara sabır versin diyorum ve derken de ekliyorum: demirören seçimde kaybedip başkanlığı bırakmak zorunda kalsaydı, bu onun için çok kolay ve stressiz bir kayıp olurdu. eğer bu karakterde bir adam, tüm televizyonların canlı yayınladığı bir basın toplantısında ağlayarak istifa etmezse, türk futbolunda açtığı yaraların acısı sonsuza dek geçmez, kimsenin de öfkesi dinmez.

o yüzden bir fenerbahçe taraftarı ve türk futbolunun kalitesinin yükselmesini isteyen bir insan olarak:

yıldırım demirören yeter!!!
beşiktaş hakkında, sürekli söylediğim tezi kanıtlayan insan. beşiktaş taraftarının çoğu, kendisini sevmez. ve yeter diye saçını başını yolar. ama her ne hikmetse, şu seçimlerde hep başkan olur. kimin, nasıl bir çıkarı var? düşündürücü.

beşiktaş halkın takımıysa ve beşiktaşlılar, her zaman dedikleri gibi: türkiye'deki en güçlü taraftarlarsa, neden hala katlanıyorlar bu adama? şimdi hangimiz yalancı oluyoruz? ben hep söyledim, beşiktaşlılar sadece beste yaparlar, her şeye karşı olurlar ama bir türlü şu beğenmedikleri başkanlarına, söz geçiremezler. hala da arkasındayım sözlerimin. bu seçimde de bunu kanıtlamış adamdır demirören, helal olsun.
beşiktaş tarihinin en başarılı takdir edilesi başkanı. yaptığı tranferler ve kulube olan katkıları tartışılmaz. bir galatasaray'lı olarak kıskandığım kulup başkanı.
türk futbolunun robin hood' u. zenginden * alıp fakire * veriyor. gerçi artık zengin de zengin olmaktan çıkıp dilenci oldu ama über ligimize sayesinde fırsat eşitliği, gelir dengesi geldi.

şimdi ben bu eleştiriyi yazıyorum ama futboldan anlar mıyım? hayır sokaktaki düz adamım ben, futbol bilgim ntvspor izlemekten ibarettir. ancak ekonomiden anlarım arkadaş. yaptığın transferler birkaçı hariç elinde patlıyor, getirdiğin hocayı tazminat ie kovuyorsan ve elde kayda değer bir başarı yoksa "başarısızsın" derim. beşiktaş' ın borcu ile m. united' ınki karşılaştırılır olmuş. o takım geçen yıl şampiyonlar liginde final oynadı, önceki yıl kupayı kaldırdı. elindeki birkaç oyuncuyu satsa beşiktaşın borcunu kapatacak parası olur. sen hangi oyuncuyu satabilirsin? satsan kim senin verdiğin fahiş ücreti verip oynatır?

bu adamın tekrar seçilmesi birçok şeyi anlatıyor aslında. taraftarın futbolda hiçbir etkisi olmadığını, yolunacak kaz muamelesi gördüğünü, boşuna çile çektiğini... beşiktaş için canını vermeye hazır taraftar değil de 22.000 kongre üyesi ise bu klübün sahibi sözün bittiği yerdeyiz. o kongre üyelerinden kaçı düzenli olarak maça gidiyor acaba? inönü' deki liverpool maçında o kongre üyeleri mi o kadar bağırdı yoksa deplesmandaki mağlubiyette onlar mı kahroldu?

her maç sonrası sözleri ile futbol camiasını karıştıran, hakemleri zan altında bırakan bir adamın beşiktaş başkanlığından bahsediyoruz. beşiktaş' a sadece ekonomik yönden değil saygınlık yönündenden de kan kaybettiren bir yönetim iş başında. borçlar ödenir ancak kaybolan beşiktaş saygınlığı zor ele geçer.

klübü tehdit ederek, kendine borçlandırarak de pek güzel başkan olunabiliyormuş bu ülkede bunu gördük. arap şeyhlerine satılan ingiliz klüplerinden ne farkı kaldı beşiktaş' ın?
http://www.habersahifesi....as_demirorene_mahkum.html
tekrar başkan seçilmesi, gaziantep te büyük coşkuya neden olan şahıs.
özhan canaydından daha kötü bir başkan olamaz diye düşünmüştüm ama bu adam bu düşüncelerimi yıktı! kendisini tebrik ederim. kongrede bu adama oy verenleri hiç konuşmayalım zaten. aşağıdaki linkteki sözlere rağmen oy vermişlerse bu adama, bu işte bir iş vardır. inşallah böylelerinden bizim galatasaray kongresinde de çıkmaz.
tanım : özhan canaydın volume 2

http://www.vimeo.com/8895339
fenerbahçeli olarak hep destek, tam destek verdiğimiz beşiktaş jimnastik kulübü başkanıdır***.
önümüzdeki ilk maçta artık takımın gerçek sahibi(!) olan kongre üyelerince "iki kupayı unutmadık vefasızlık yapmadık" veya "bu taraftar sizinle gurur duyuyor" gibi pankartlar açılması gereken başkan.
bjk' nin neden başkan seçtiğini anlayamadığım kişi. bu insanın futboldan anlamadığı aşikar. kırk yılın başında şampiyon oldular diye bu adamı başkan seçtiyseler ne ala işimize gelir. olan yine bjk taraftarına olur ama.

not: fenerbahçeliyim.
allahın beşiktaş ı yıldırım demirören ile imtihanıdır.
bir galatasaraylı olarak beşiktaşlılar'a müthiş empati duymamı sağlayan kişidir. çünkü beşiktaşlılar şu an yıldırım demirören için ne hissediyorsa emin olun aynı hisleri hemen hemen bütün galatasaraylılar özhan canaydın için hissetmiştir. küskünlük, isyan, camiadan soğuma gibi pek çok hüzün ve öfke barındıran hisler şu an beşiktaşlıların içinde kor gibi yanıyordur. belki demirören değişir diye umut vereyim diyorum ama imkansız olduğunu da biliyorum. o yüzden ahmet çakar modumu açıyorum. eyy yıldırım demirören adamlığına hiç bir lafım yok. senden çok iyi aile babası olur, iş adamı olur, üst düzey yönetici olur. ama beşiktaş'a başkan olmaz.
güncel Önemli Başlıklar