bugün
- eksi ruyalar ile yakaladığımız müthiş uyum17
- 170 iq üstü sözlük yazarları veritabanı9
- bebeği gibi seven incitmeyen değer veren erkek33
- budweiser10
- şöyle hanım hanımcık öğretmen bir kız bulamamak8
- kızların tipe bakmadığı gerçeği29
- sözlük kızlarının saç rengi14
- bir kadın nasıl tavlanır19
- kediye kediş köpeğe köpüş diyen kız15
- hemşire kızlar nasıl oluyor27
- uludağ sözlüğe nasıl düştünüz24
- en yaşlı özelliğiniz22
- diyanet işleri başkanına audi 6 tahsis edilmesi22
- insanlar melek mi şeytan mı9
- iğrenç bir his tarif et25
- icardi190522
- düşün ki o bunu okuyor8
- çağ dışı teknolojilere özlem duymak8
- bir gavatın soyadını nick yapmak10
- mert hakan yandaş13
- nude istemeyen erkek9
- numan kurtuluş dem parti görüşmesi29
- dursun özbek gibi olsam utanırım8
- türkiye toplumunun ahlaksızlığa pratik zeka demesi8
- yakışıklı ama zengin erkek14
- çift maaş alan akpli bürokratların ücretlerine zam18
- sözlük kızlarına yürüyen vizyonsuz9
- sözlük yazarlarının abileri11
- erkek çocuk için isim önerileri9
- kocaeli de fabrikada yaşanan cinsel grup seks19
- aşkta yaş farkı önemli midir10
- az önce arabamdan inen tatlış kız12
- atatürk'ün hiç seçime girmeden ülkeyi yönetmesi22
- içip içip entry girmek8
- arkadaşlar falıma bi bakar mısınız8
- bik bik bu sözlüğün divasıdır19
- emar15
- 170 boyunda 70 kilo erkek9
- suriyeliler suriye'ye dönsün10
- fake hesabım için nick önerileri9
- vücutçu aptal erkek vs gösterişsiz felsefi erkek15
- yazarların ruh hali9
- düz dünyacıların güneş tutulmasına bakışı12
- köpekleri aklamak için sırtlana iftira atmak10
- bik bik'i ağdacıya götürmek11
- aykolik'in boyu yaşı kilosu mesleği8
- bik bik'in yaşı boyu kilosu8
- ahirette sorulacak ilk soru8
nefesin kadardır cümleler demişlerdi de anlamamıştım başlarda. farkında değildim geçip giden zamanın. tebessümler boş bir tablonun tek tonuydu sanki.
tuvallerimi saklamanın anlamsızlığı sinmişken üzerime, aklıma geldikçe ürperen tenimi sakinleştirmenin bir yolunu bulamamıştım henüz. korkulan olmamalıydı bu defa.
yalanlara inanırsın sende. duymak istediklerini kulaklarına fısıldarken iki dudağın bir araya gelmez mutluluktan. iki yakamın bir araya gelmediği gibi her yalanda. sözler güvenilirliğini yitirdiği anda silinmiştim aslında.
sözler değerlidir söylemeden önce. öldükten sonra söylemenin anlamsızlığı arasında kalırsın daima. keşkeler dizinle avunur. duvarlardan döner ettiğin küfürler ve çaresizliğin hesabı başınla birlikte düşer önüne. yanarsın...
duyman gereken o kadar çok şey varken sessizliğin içinde boğulman, kendi tercihin olsa gerek. bir açsan odanın pencerelerini belki de aynı rüzğarın esintisi değecek tenine. kulağındaki uğultular kim bilir belki de benim sesimdir. duyman gerekenler sana ulaşmayabilir.
sonbaharı sizin gibi yaşamak isterdim. ölüme mahkum sarı yapraklar eşliğinde bir banka oturup sevdiğim kadına şiir okuma fikri kulağa hoş geliyor aslında. rüzğarda dağılan saçlarını keskin bir hamleyle düzeltmek. bazense bir sonbahar akşamında başbaşa içilen birer kadeh içki.
bu arada duyman gerekenleri hala öğrenmiş değilsin. sesler titreşimden ibaret. pencerelerin kapalı ve sonbahara çok uzağız hala.
yalnızlıktan korkan insanların telaşına şahit olmuşluğum vardır kimi zaman. çırpındıkça dibe batan insanların hayat hikayelerinin iflasın eşiğine gelmiş olması düşündürücü. karanlık kadar yalnız ve sessiz olmanın ne demek olduğunu anlamadan ölecekler bir gün. işte tüm korkuları burada başlıyor. yalnız kalmak mı yalnız kalmaya zorlamak mı kendini? keşke küçük bir el fenerin olsaydı odanı aydınlatan!
angut kuşunu çok severim söylemiş miydim? insanların birbirine sürekli bu ismi kullanmaları angut türünün iniş yaparken rüzğarı arkasına alması ve çakılmasından ibaret. aptallığı simgeler ama keşke angutlar kadar sadık olabilse herkes. sadık olmak. sadakat.
ağaçlara yazı yazmak, onlara çivi çakma mantığına henüz ulaşamadım. bir gün senin için bir şey yaparsam bu bir kaç tane ağaç dikmekten ibaret olur sanırım. korkma üzerlerine yazı yazma fikrinde değilim.
ağaç dikmek demişken sonbaharda yaprakları dökülen cinsten olsun. belki altına bir bank koyar otururuz. şiir okursun belki sen, ya da birer kadeh şarap içeriz altında, gün batımı ne kadar gri, ne kadar sarı olsa da yapraklar.
her şeyi bir anda unutabilmek ne de güzel. günü birlik yaşamak kadar özgür, bir o kadar sade. düşünce sistemini zorlayan en ufak bir etkenin olmaması.
hatırlamak istediğin şeyleri hatırlayabilmek. hatırlamak istediklerinin zamanla silinmesi. karmaşadan ibaretsin ademoğlu.
nefeslerimi sana saklamıştım. boş cümlelerle ziyan oldular. yalan söylemeyi pek beceremem aslında ama kimi zaman kendimi inandırmışlığım da vardır. duyman gerekenleri söylemeye inan halim kalmadı. inandıklarınla yaşamaya devam et. kalıcılığı takvim yaprağıyla eş değer. pencerelerinse hala kapalı ve bir o kadar uzak. sözlerinse artık bir anlamı yok.
tuvallerimi saklamanın anlamsızlığı sinmişken üzerime, aklıma geldikçe ürperen tenimi sakinleştirmenin bir yolunu bulamamıştım henüz. korkulan olmamalıydı bu defa.
yalanlara inanırsın sende. duymak istediklerini kulaklarına fısıldarken iki dudağın bir araya gelmez mutluluktan. iki yakamın bir araya gelmediği gibi her yalanda. sözler güvenilirliğini yitirdiği anda silinmiştim aslında.
sözler değerlidir söylemeden önce. öldükten sonra söylemenin anlamsızlığı arasında kalırsın daima. keşkeler dizinle avunur. duvarlardan döner ettiğin küfürler ve çaresizliğin hesabı başınla birlikte düşer önüne. yanarsın...
duyman gereken o kadar çok şey varken sessizliğin içinde boğulman, kendi tercihin olsa gerek. bir açsan odanın pencerelerini belki de aynı rüzğarın esintisi değecek tenine. kulağındaki uğultular kim bilir belki de benim sesimdir. duyman gerekenler sana ulaşmayabilir.
sonbaharı sizin gibi yaşamak isterdim. ölüme mahkum sarı yapraklar eşliğinde bir banka oturup sevdiğim kadına şiir okuma fikri kulağa hoş geliyor aslında. rüzğarda dağılan saçlarını keskin bir hamleyle düzeltmek. bazense bir sonbahar akşamında başbaşa içilen birer kadeh içki.
bu arada duyman gerekenleri hala öğrenmiş değilsin. sesler titreşimden ibaret. pencerelerin kapalı ve sonbahara çok uzağız hala.
yalnızlıktan korkan insanların telaşına şahit olmuşluğum vardır kimi zaman. çırpındıkça dibe batan insanların hayat hikayelerinin iflasın eşiğine gelmiş olması düşündürücü. karanlık kadar yalnız ve sessiz olmanın ne demek olduğunu anlamadan ölecekler bir gün. işte tüm korkuları burada başlıyor. yalnız kalmak mı yalnız kalmaya zorlamak mı kendini? keşke küçük bir el fenerin olsaydı odanı aydınlatan!
angut kuşunu çok severim söylemiş miydim? insanların birbirine sürekli bu ismi kullanmaları angut türünün iniş yaparken rüzğarı arkasına alması ve çakılmasından ibaret. aptallığı simgeler ama keşke angutlar kadar sadık olabilse herkes. sadık olmak. sadakat.
ağaçlara yazı yazmak, onlara çivi çakma mantığına henüz ulaşamadım. bir gün senin için bir şey yaparsam bu bir kaç tane ağaç dikmekten ibaret olur sanırım. korkma üzerlerine yazı yazma fikrinde değilim.
ağaç dikmek demişken sonbaharda yaprakları dökülen cinsten olsun. belki altına bir bank koyar otururuz. şiir okursun belki sen, ya da birer kadeh şarap içeriz altında, gün batımı ne kadar gri, ne kadar sarı olsa da yapraklar.
her şeyi bir anda unutabilmek ne de güzel. günü birlik yaşamak kadar özgür, bir o kadar sade. düşünce sistemini zorlayan en ufak bir etkenin olmaması.
hatırlamak istediğin şeyleri hatırlayabilmek. hatırlamak istediklerinin zamanla silinmesi. karmaşadan ibaretsin ademoğlu.
nefeslerimi sana saklamıştım. boş cümlelerle ziyan oldular. yalan söylemeyi pek beceremem aslında ama kimi zaman kendimi inandırmışlığım da vardır. duyman gerekenleri söylemeye inan halim kalmadı. inandıklarınla yaşamaya devam et. kalıcılığı takvim yaprağıyla eş değer. pencerelerinse hala kapalı ve bir o kadar uzak. sözlerinse artık bir anlamı yok.
güncel Önemli Başlıklar