bugün

bir gün nasreddin hoca göle maya çalıyormuş. yiğit bulut da ordan geçerken bakmış, merak etmiş, sormuş.
"yahu hoca ne yapıyorsun?"
"göle maya çalıyorum"

bunu duyan yiğit bulut, hemen köye dönmüş, çıkmış meydana, köylülere anlatmaya başlamış:
"bu nasreddin hoca da zerre kafa yok, tutmuş göle maya çalıyor, gerizekalı herif, bi de buna hoca diye saygı gösteriyorsunuz, hepiniz malsınız, bu adama adam diyende zerre onu haysiyet yoktur, hepiniz menfaat peşindesiniz, kasabaya gidip düdük alacak, kazanı doğurtacak diye götünü yalayıp duruyorsunuz, adam sizi salak yerine koyuyor, bundan sonra nasreddin hoca'ya selam veren yavşak benimle muhattap olmasın tamam mı lan?"

köylülerin şaşkın bakışları arasında çıkmış gitmiş yine gölün yanına, bakmış nasreddin hoca hala orada duruyor, pis pis gülerek yanına gelmiş:
"işin bitti nasreddin efendi, ne bok olduğunu anlattım köye, bundan sonra barınamayacaksın, bence pılını pırtını topla defol"
nasreddin hoca işine devam etmiş, yiğit bulut sinirlenmiş
"lan sana diyom alooo, nasreddin, hala maya mı çalıyosun? ulan hiç göl maya tutar mı öküz?"
nasreddin hoca dönmüş,
"ya tutarsa" demiş

yiğit bulut un kafa karışmış
"nolur tutarsa"

nasreddin hoca sağı solu kesmiş, yiğit bulut'un yanına yaklaşmış, kulağına eğilmiş
"yarısını sana veririm, çok para var yoğurt işinde" demiş.

bunu duyan yiğit bulut koşa koşa köy meydanına gitmiş, meydana çıkmış, köylüleri toplamış

"ulan siz ne orospu çocuğu, ne haysiyetsiz adamlarsınız, nasreddin hoca efendi hazretleri orada kan ter içinde sabahtan beri gölümüzü güzelleştirmeye çalışıyor, siz burda götünüzü yaymış oturuyorsunuz, hoca efendi gibi adam bu cihana bi daha gelmez, gidin ondan feyz alın biraz, yardım edin, nasreddin hoca ya en ufak bir laf diyen yavşak, adam değildir, bana da selam vermesin, canım hocam, çok seviyorum onu"