bugün

attila ilhan şiiri.

ışıkları söndür suna su
vapurları duyacağız ha
dün gece uykumda sıçradım
beni mi çağırdın suna su
nereye gideceğiz ha

yabancı değil ben kaptan'ım
aç kapıyı suna su
büyük yağmurda ıslandım
şarabın var mı suna su
sabahı bulacağız ha

kadehini dinleme çıldırırsın
elimden gelmeyen bir o
bütün trenleri kaçırdım
saatın kaç suna su
yarın öleceğiz ha
6. nesilden cankuşum yazar. Hasta fenerbahçelidir. Kutsal kitap gibi Cemal Süreya'nın hayatını anlatan bir kitap taşır genelde ve şiirleri sindire sindire, özümseye özümseye okumaktan zevk alır. iyi tarafları çoktur. Arada dondurma almaya gittiğinde hediyeli olanları tercih etmede gösterdiği pintilik beni gıcık eder.
nesildaşım, rankdaşım yazar. istiklalde sarhoş olup omuz atar.
turgut uyar'ı hatırlatan yazar. aylar sonra tekrar okumama neden olan. iyi yapmış yazardır.
fanatik fenerli romantik ve kalender mükemmel bir dost ve arkadaştır. ayrıca pintide hiç değildir.
havadan sudan konuşuyorduk o bana ben ona dert anlatıyorduk...

pat diye sordum 'neden terk eder sevgililer''

ve o muhteşem cevap geldi...

''orada hala insanlar birbirlerini terk ediyorlar mı? ''

üzerine uzun uzun düşündüm bu sözün... orada hala insanlar birbirlerini terk ediyorlar, evet evet burada insanlar birbirlerini terk ediyorlar... can acıtıyorlar, canları da yanıyor belki bilmiyorum, terk ediyorlar ya susu veriyorlar ya bilmiyorum ki ne hissediyorlar...

en başına geleyim... biz nasıl tanıştık...

cemal süreya tanıştırdı bizi... ne bakıyorsun tabi ki o tanıştırdı!

bir yazı bir mesaj, sonra sonrası iyilik güzelik evet burda güzelliklerde oluyor tamam mı?

oluyor be vallahi bak, sen varsın mesela, varsın yani.. kaşarlı köfte mi yesek?

bak güzellikler dedim de istanbul var mesela, en güzeli, bilirim deli gibi seversin, bilirsin deli gibi seviyorum istanbul'u...

çıksak mı o terasa yine, mis gibi kadıköy ta uzaklardan bize göz kırpan saraylar, martılar sonra tepemizde, alabildiğine deniz...

deniz dedim de ben denizin olmadığı yerleri sevemedim gitti... ve bence sen de sevmiyorsun deniz olmayan yerleri, denizin tuzu be... aç aç dinle..

sonra ikinci yeni var nasıl güzeller, öyle güzeller işte, bak bir gün ne yapalım biliyor musun? sadri alışık filmi izleyelim, gözleri dört kere lacivert olsun müjganın, müjgan dedim de müjgan o filmde fakirken hep sarı lacivert giyiyor elbiselerini dikkat ettin mi?

maça mı gitsek, çok özledim be, o yemyeşil sahayı, alexi özledim be, volkan'ı gökhan'ın deparlarını, evet evet maça gidelim...

sonra yaşar var şarkıları var, olsun kopsun saçların var... ya da yaşar konserine gidelim, bağıra çağıra söyleyelim şarkıları.. gözlerinin ucu da var olsun mesela olmaz mı?

ne diyordum nasıl tanıştık, giymişsin mor bir tshirt yakımış da ha, çok konuşmuyorsun ama iyi dinliyorsun, sen hep böyleydin zaten...

güzel yemek yer kötü içersin, kötü yani hatta içemezsin belki de... ah sen ne çok seversin şiiri, şiir dedim de sen eskiden beni hiç şiirsiz bırakmazdın, orda yoksa artık insanlar birbirlerine şiir yollamıyorlar mı?

sadede geleyim mi?

evet insanlar burda birbirilerini terk ediyordu, hala ediyorlar, can yakıyor, gözlere yaş yüreğe yas bırakıyorlar, sahi niye gidiyorlar?

bak ne demiş şair ''kalmak zor gitmek ne ki'' alınmayasın sakın senin sözün daha vurucu emin ol... öyle vurucu ki, işte böyle adama yazdırıveriyor günceyi...

sormadan olmaz papirüs; sizin orda da hala insanlar birbirlerini terk ediyorlar mı?'

http://fizy.com/#s/2b7hwn
gel de al bende kalan dergin var...

o değil de papirüs hani yeniden basılacaktı kaldık öyle beklemede.

beklemek gövde kazanması mı zamanın?