bugün

genelde "orta yaş" denilen dönemin başlarında içine girilen eylem.

ergenliğin başları; kendini en özel, en başarılı hissettiğin zamanlardır. ilk enstrümanını eline aldığında, kendinde bir "müzik dehası" farkedersin. ilk yazını yazdığında, bir "yazarın cümleleri" dökülmüştür kaleminden. bir filmi izlerken, "çılgın yönetmen" oluverirsin bir anda. başka bir filmde başrol oyuncusunun yerinde kendin varsındır. sesin güzel olmasa ve her fırsatta bu sana ima edilse bile sallamazsın. şarkı söylersin sürekli. beste bile yaptığın olur. her türk ferdi gibi şiir yazarsın mesela. ama seninkiler farklıdır. "gelecek" görürsün kendinde. çok akıllısındır zaten. etrafındaki insanlar "b.ktan" işlerle uğraşmaktadır. sense öyle değilsindir. farklısındır. ayrısındır tüm kabileden. diğer akıllılardan bir farkın da vardır üstelik. sen güzel/yakışıklı bir insansındır... sende her şey mükemmel, etrafında gelişen her şey sıradandır...

büyüdükçe; yetenekler bir bir terk etmeye başlar seni. ilk giden şarkı söyleme yeteneği olur genelde. "sesinin aslında bi b.ka benzemediğini" erken kabul etmek zorunda kalırsın. esasında zaten; o an yenilmişsindir hayata. ilk geri adımını attığın anda. sesinin güzel olmadığını kabul ettiğin anda. "kendini beğenmekten" vazgeçtiğin ilk an, "aklı başında" bir adam olmaya başladığın ilk andır. ergenlikten çıkıp, "olgun bir birey" olduğun ilk an. işte o an, senin bütün yenilgilerinin, bütün orta yaş sıkıntılarının başladığı andır. gerisi çorap söküğü gibi gelir.

çılgın yönetmen ölür. "öff. zaten b.ktan bir iş." dersin, uğurlarken fazla zorlanmazsın. "bestelerinin" de pek başarılı olmadığını anlayıp, solistin ardından müzik sektörüyle alakanı tamamen kesersin. sonra o kadar güzel/yakışıklı olmadığın gerçeğini kabul edersin yavaştan. senin için en fazla "gideri var" denilebileceği gerçeğiyle yüzleşirsin, biraz sancılı olur... ama "geri adımları" atmaya başlamışsındır artık. bu mevziyi de eninde sonunda bırakırsın. "kendini beğenmiş" ve "ukala" birey olmaktan kurtulma sürecin artık iyiden iyiye oturmuştur.

sonra "şiirler" gider... evet iyidir şiirlerin. farklı bir yanı vardır. ama o kadar da "mükemmel" değildir esasında. en fazla; "iyi şiirleri olan amatör bir şair" olabileceğini keşfedersin.

ahhh. yazılar... bir insanı; insan yapan, kendini ifade edebilmesini sağlayan en güzel şey... kelimeler... cümleler... evet... onlar da çok farklı değildir aslında. verilebilecek en güzel tanımlama "fena değil" olur belki. kabul edersin o kadar da "yazma yeteneğin" olmadığını. kendini ifade edebiliyorsundur belki ama; senin gibi yazabilen milyonlarca insan vardır... bir "fark" yaratamadığın bir alan daha...

ve sona gelir "olgunlaşma" süreci yavaştan. en son "akıllı adam" ölür... çok da akıllı olmadığın gerçeğiyle yüzleşmek; en zorudur belki de... "akıllı" olabilirsin belki ama "farklı" olacak kadar değil. seni diğer milyonlarca insandan "başka" bir insan olacak kadar değil. en fazla; bir kaç yüz kişilik bir topluluğun "en akıllılarından" olacak kadardır belki. ama bunun çok da önemli olmadığını bilirsin 7 milyarlık dünyada...

son darbe kendiliğinden gelir. "başrol oyuncusu" yeteneğinin sende olmadığını senin farketmen için bir çaba göstermene gerek kalmaz. diğer "yeteneklerinin" hepsini kaybettiğinde, o kendiliğinden gider. sahne devam etmektedir halen... sahne tüm dünya, oyun hayattır. ve sen de başrol oyuncusu değil, figüran olduğunu anlamışsındır. oyundan çıksan bile, orada olmadığın anlaşılmayacak, farkın hiç farkedilmeyecektir. artık "kendini beğenmiş" bir insan değilsindir... "ukala" diyemeyecektir kimse sana... olgunlaşmışsındır... "figüran" olduğun gerçeğini kabul ederek... şimdi ister küçük rolünü oynamaya devam ederek, rolünün bitmesini beklersin... istersen sahneyi terkedersin, hiç bir şey farketmeyeceğini bilerek...
Spora matematiğe ilgin yoksa sosyal değilsen bu ülkede ortamlarda tutunamaz bir yere gelemezsin. Yoksa ilber ortaylı kadar Bilgili olsan da sikleyen olmaz. Mesele çevrenin olması. Onun için de omurgasız olmalısın.