bugün

Utanç duyulan anlardır.

Düşmanıma yaşatmasın lan çok kötü. Bildiğiniz ruhsal işkence.
öğrencilik yıllarımda saçlar uzun falan, hafiften de sakal var. arkadaşın nenesinin evine gittik ve arkadaşın nenesi;

nene: hanım kızım buyur gir içeri.
arkadaş: anne kız değil o (ahahaha)
nenesi anlamamış, şansına da akşam ailesi nenelerinde toplanır ve

nene: ya bugün mehmet çok güzel bir kızla geldi. uzun boylu sırma saçlı, ay parçası gibiydi.

ben olduğumu öğrenen aile mensupları her gördüğünde tiye almışlardı beni.
sokakta, sevgilinin yanında isal olmak ve tuvalet bulamamak civarda. allah düşman başına vermesin ya rabbel alemin.
hic bir sey giymeden bakkala gidince mahellenin en guzel kizinin seni o halde gormesi.
ne pijamalı ne pijamasız bakkala gidildiğinde mahallenin en güzel kızının seni o halde görmesidir.
pijamasız bakkala gidildiğinde mahallenin en güzel kızının seni o halde görmesidir.
pijamayla bakkala gidildiğinde mahallenin en güzel kızının seni o halle görmesidir.
Büyük bir şuursuzluk ve dalgınlıkla cenaze sahibine başın sağolsun diyeceğine darısı sizin başınıza diyen şahısla beraber cenazeye gelmiş olmamdır.
Üniversite hazırlıkta almanca hocasına hacı sayfa kaçtı diye sorulan andır silik.
iki sene civarı doğunun bir köyünde çalıştım. Orada başımdan geçen bir olay beni magmaya ulaşırdı;

Bulunduğum okulda toplamda 12 öğretmen var. ikisi erkek, gerisi bayan.
Erkekler azınlıkta olduğu için öğretmenler odası bayan istilasında. Kolay kolay da gelip bizimle oturmazlar. Neyse efendim, bir de öğretmen arkadaşımız var; Elif.
Elif hoca her zaman kahverengi giyer. Biz buna o kadar alışmışızdır ki; kahverengiyi farkettiğimiz anda Elif diye sesleniriz.

Yine bir öğle arası kızlarla oturuyoruz ve psikolojisi bozuk bir öğretmenle, başka bir arkadaşın tartışmasından bahsediliyor ki yapılan hareket çok adice. Karşı tarafı ben olsam boğarım diye geçiriyorum aklımdan... Bu arada benim de sırtım kapıya dönük. Kapının yakınlarında da Elif oturuyor. Tabi bu sırada da biz mevzuyu dinliyoruz. Arkadaşın verdiği cevabı tartışıyoruz falan. Bildiğiniz dedikodu yapıyoruz.

Neyse bu arada arkadaşımızın olaya verdiği tepkiyi azımsıyorum ve başlıyorum konuşmaya;
-Yahu ben orada olacaktım ki. Şöyle bir ayağa kalkar, elimi belime koyar ( o sırada bu hareketleri de yapıyorum.) 'Orospuuu!' diye bağırırdım.

Sonra bir kahkaha ufanı kopuyor ki akıllara zarar. Sanıyorum söylediğime gülüyorlar. Ben aval aval millete bakarken; öğretmen arkadaşlardan biri gülmekten konuşamadığı için beni omuzlarımdan tutup kapıya doğru çeviriyor;
-Ve işte orada!

Orada okul müdürümüz Mehmet bey duruyor, Kahverengi takımıyla!!! Ben müdürü Elif sanmıştım.

O an nefesim kesildi, gözüm karardı. Ölüyorum sandım. Üstüne de donakaldım. Müdüre mal mal baktım. O an anlatılmazdı kısacası.

-Söylediğime mi yanayım? rezil olduğuma mı? Rezil olduğum kişinin müdürüm olduğuna mı? bilemedim.

Koskoca bir dönem boyunca adamın yüzüne bakamadım.

Aradan 4 yıl geçmesine rağmen beraber çalıştığımız arkadaşlar hala dalgasını geçerler.
aynı evde yaşadığın insanların yanında yaptığın hareketlerin, aynı evde evde yaşadığın insanlar tarafından başka insanlara anlatılması ve o insanların bunu sana söylemesi en kral yerin dibine geçilesi anlardandır.
eski sevgilinin sarhoş olduktan sonra sahneye çıkıp adını haykırarak o "iğrenç" sesiyle şarkı söylemesi. Tanımıyomuş gibi yapsam da kaçamadım maalesef.
zamanın derinliklerinde kaybolmaya başladığında, etraf ne der*, ne düşünür* kaygısı sonlandığında aslında çok da abartılmasına gerek olmadığını gördüğümüz anlardır. büyük olasılıkla benzer durumların sadece sizin değil pek çok kişinin başına gelmiş olması muhtemeldir. hatta beterin beteri vardır diye düşünülüp anında rahatlanmalıdır.
yere kapanlanıp düşüldüğünde hissedilen anlardandır..
çalıştığınız şirketin en üst düzey yöneticisiyle kahve makinasında karşılaşıp ona nazikce bir jest yapayım derken azına içeceği resmen tıktığınız andır.
açtığın başlığın çoktaaaaan açılmış olduğunu anladığın anlardır.

(bkz: yer yarılsa da içine girsem denilen anlar)
benzer bir olay talihsiz ben in başına gözüne kestirdiği bir kızın yanında geldi.
Olay şöyle oldu yazar kişiler:
ismek kurslarının birinde yüksek sesli bir süpürgeyle kurs odasını süpürüyorum, bunu da sırf yaranma amaçlı yapmaktayım.
gürültüden cesaret alan etkiajani olanca kuvvetiyle ve aşkıyla yellenir, ulan tam da o anda hoca süpürgenin fişini çekmiş arkamda,
Tabi olan oldu, müthiş gürültülü çıktı ve o kursu istemeden bırakmak zorunda kaldım :(
Başıma ne geldiyse dötümden geldi anlayacağınız.
insanı utançtan yerin dibine sokan hallerdir.
Öğrenciyken, evde yemek yapıyorum. Tezgahta patatesleri soyarken bir yandan da kulaklıkta cangıl cungul yüksek sesle müzik dinlemekteyim, ee tabi bir yandan da zatur zutur yelleniyorum. Ulan arkamı bir döndüm, arkadaşın babasıyla göz göze geldik, meğer adamcağız 15 dk dır oracıktaymış ve şiddetli bombardımana tanık olmuş.
-Şeyyy ramazan amca sen burada mıydın yaa
-evet, hem de 15 dk dır.
-sen otur ben hemen geliyorum....
Kayıplara karıştım ve bir daha ramazan amcayla göz göze gelemedik.