bugün

Çalışma hayatım boyunca iskandinav ulusuna minnettardım. Henüz genç bir adamken, bir arkadaşımla işbirliği yapıp, birkaç yılımı ingiliz şair (William) Blake'in felsefesini yorumlamaya harcadım. Blake başlangıçta sizin yüce (Emanuel) Swedenborg'unuzun öğrencisiydi, sonrasında ona öfkeyle karşı çıktı, bunu bir miktar karşı çıkıp bir miktar müritlik ettiği dönem izledi. Arkadaşım ve ben, anlaşılması güç paragrafları yorumlamak için sık sık Swedenborg'a başvuruyorduk. Paragrafları anlamak güçtü çünkü Blake yazarken savurgan, paradoksal ve muğlaktır. Buna rağmen ingilizce temelinde yükselen yaratıcı düşünce dünyasının son kırk yılında, (Samuel Taylor) Coleridge'in bundan önceki kırk yılda bıraktığına benzer bir iz bıraktı. Şiirlerinin tümünde ve resme dair teorilerinin bazılarında Swedenborg'a tercüman oldu veya ona muhalefet etti. Son yıllarda benim de Swendenborg'a başvurduğum oldu fakat bunların hepsi onun iyiliği içindi. Stockholm'e davetiniz gelince de bilgi almak için başvurduğum kaynak yine onun biyografisiydi. Öte yandan (Henrik) Ibsen ve (Björnstjerne Martinius) Björnson olmasaydı, irlanda tiyatrosu da olmazdı.

Ve şimdi bana bu büyük onuru bahşettiniz. Otuz yıl evvel birkaç irlandalı yazar derneklerde bir araya geldiler ve ülkelerinin edebiyatını acımasızca eleştirdiler. Edebiyatlarını taşralılıktan kurtarıp, onun Avrupa tarafından tanınmasını sağlamak bu yazarların hayaliydi. Bu adamlara da, bu akıma birkaç yıl sonra dahil olan diğerlerine de çok şey borçluyum işte. irlanda'ya döndüğümde, tıpkı benim gibi yaşlanan bu adam ve kadınları görmeye, bir hayali gerçekleştirmenin gururuyla gideceğim. Eğer onlar olmasaydı, bu ödülü ne kadar az hak edeceğimi kalbimin derinliklerinden biliyorum.