bugün

bir ibrahim sadri siiri

Yağmur sonrası karanlıkta bir şehir

içinde ben.

Şarkılar çalıyor taksilerin teyibinden

Giderken sen...

Tüyleri ıslak kuşlar su içiyorlar çeşmelerden

Kimsenin umrunda değiliz,

Ne aşk

Ne ben.

Bir şey olmamış,bir yerinden vurulmamış gibidir şehir.

Her gidiş niye birbirine benzer.

Arabaların camlarını siler tinerci çocuklar

Bir sigara parasına ömrümü anlatırım

Belki onlar dinler

Çekip gidişin hangi şarkıya benzer

Bulup çıkarırız karanlıkta bir şehrin içinden

Çocuklarla beraber

Neden kimsenin umrunda değiliz

Neden

Ne aşk

Ne ben

Islık çalmayı bilseydim

Birazda kahretmeyi

Hayır aç değilim diyebilmeyi

Canım istemiyorlarla çekip gitmeyi

Denizi seyretmeyi kıyıdan

Martılardan dilek tutmayı becerebilseydim

Belki kolay olurdu sensizlik

Belki benide alırdı koynuna hasretin derin boşluğu.

Yapabilseydim,kapıyı ardından ben kapayabilseydim

Camlara vurabilseydim öfkesini sensizliğin

Kırıp dökebilseydim senin gibi

Birde ayrılığı sevseydim olurdu sanki.

Şu senin gidişin biraz üzmeliydi yağmur sonrası bu şehri

Elimi tutmalıydı beyoğlu

Koluma girmeliydi üsküdar

Geçer demeliydi bakinin kahvesi

Sinema afişleri gönlümü almalıydı

Göz kırpmalıydı fatihin ana caddesi

En azından kadıköy biraz ağlamalıydı

Olur demeliydi galata

Samatya yanımda yürümeliydi tren raylarıyla

Saçlarımı okşamalıydı kasımpaşa

Aşk böyledir demeliydi bakırköy mesela

Yüzüme rüzgarını sürmeliydi eyüp sultan

Eminönü oturmaya gelmeliydi bütün kuşlarıyla

Tophane demli bir çay söylemeliydi en kırılgan anımda.

Yağmur sonrası bu şehri kolkola geçmeliydim bütün arkadaşlarla

Bir şiir yazabilmek için kocaman yalnızlığa

Bunun için isterdim bu şehri yanımda

Yağmur sonrası karanlıkta bir şehir

içinde ben

Şarkılar çalıyor taksilerin teyibinden

Giderken sen...
yagmur sonrası, içinde ben olan karanlıkta bir şehir, taksilerin teybinden şarkılar çalıyor, sen giderken.. kimsenin umrunda değiliz, ne aşk, ne sen, ne ben, bir şey olmamış gibidir şehir, her gidiş neden birbirine benzer..

hangi şarkıya benzer çekip gidişin, bulup çıkarabilirmiyiz çocuklarla beraber, neden kimsenin umrunda değiliz, neden? ne aşk, ne ben, ne de sen..

ıslık çalmayı bilseydim, canım istemiyorlarla çekip gidebilirdim.. denizi kıyıdan seyrederdim, martılardan dilek tutmayı becerebilseydim, belki de kolay olurdu sensizlik..

kapıyı ardından ben kapatabilseydim, kırıp dökebilseydim senin gibi, bir de ayrılığı sevseydim, olurdu sanki.. ayrılığı sevseydim, gerçekten olurdu sanki..
yağmur sonrası, toprak kokusu kalır geriye.
yağmur şapkasını uçuruyor g'nin. ben arkasından bakakalıyorum.
tam uyumalık vakittir. köyde iseniz hele.* *
toprak kokusunun bünyede kaçma isteği uyandırdığı anlarda, arap kızının fena şekilde tıkandığı zamanlardır. buradaki arap kızı ben oluyorum.

o nasıl koku arkadaş, ölürüm ben be!
sanki yürürken ilahi bir gücün olduğunu hissedersin süper kahraman gibi.
ibraHiM sadri şiiridir. hoş tınılarla başlar ve hoş tınılar bırakarak biter. *
(bkz: toprak kokusu)
derin bir sessizlik, hüzün dolu bir hava ve buram buram toprak kokusu...
(bkz: yağmur sonrası)
(bkz: xyz-after the rain)
özellikle doğa fotoğrafı çekmek için en uygun andır.
(bkz: gökkuşağı)
ibrahim sadri'nin harika bir şiiridir. melankolinin kollarında oyuncak olursunuz dinlerken. sözlerini de yazayım bari tam olsun.

Yağmur sonrası karanlıkta bir şehir,
içinde ben.
Şarkılar çalıyor taksilerin teyibinden,
Giderken sen.
Tüyleri ıslak kuşlar su içiyorlar çeşmelerden.
Kimsenin umrunda değiliz,
Ne aşk, ne ben.
Bir şey olmamış, bir yerinden vurulmamış gibidir şehir.
Her gidiş niye birbirine benzer?
Arabaların camlarını siler tinerci çocuklar
Bir sigara parasına ömrümü anlatırım.
Belki onlar dinler…
Çekip gidişin hangi şarkıya benzer?
Bulup çıkarırız karanlıkta bir şehrin içinden,
Çocuklarla beraber.
Neden kimsenin umrunda değiliz
Neden, ne aşk ne ben…
Islık çalmayı bilseydim,
Birazda kahretmeyi,
Hayır aç değilim diyebilmeyi,
Canım istemiyorlarla çekip gitmeyi,
Denizi seyretmeyi kıyıdan,
Martılardan dilek tutmayı becerebilseydim,
Belki kolay olurdu sensizlik.
Belki benide alırdı koynuna hasretin derin boşluğu.
Yapabilseydim,kapıyı ardından ben kapayabilseydim
Camlara vurabilseydim öfkesini sensizliğin,
Kırıp dökebilseydim senin gibi,
birde ayrılığı sevseydim, olurdu sanki.
Şu senin gidişin biraz üzmeliydi yağmur sonrası bu şehri.
Elimi tutmalıydı beyoğlu,
Koluma girmeliydi üsküdar,
Geçer demeliydi bakinin kahvesi.
Sinema afişleri gönlümü almalıydı.
Göz kırpmalıydı fatihin ana caddesi,
En azından kadıköy biraz ağlamalıydı,
Olur demeliydi galata,
Samatya yanımda yürümeliydi tren raylarıyla,
Saçlarımı okşamalıydı kasımpaşa,
Aşk böyledir demeliydi bakırköy mesela.
Yüzüme rüzgarını sürmeliydi eyüp sultan…
Eminönü oturmaya gelmeliydi bütün kuşlarıyla.
Tophane demli bir çay söylemeliydi, en kırılgan anımda.
Yağmur sonrası bu şehri kolkola geçmeliydim bütün arkadaşlarla.
Bir şiir yazabilmek için kocaman yalnızlığa,
Bunun için isterdim bu şehri yanımda.
Yağmur sonrası karanlıkta bir şehir
içinde ben.
Şarkılar çalıyor taksilerin teyibinden,
Giderken sen...
yağmur sonrası göletler oluşur.*
iş işten geçmiştir, insanın ihtiyacı olan yalnızca havludur.
nemli üstler we nemli eller.. ahh ahh sevgiliyle ıslanmak var o yağmurlarda..
yağmur sonrası... etkileyici toprak kokusu.
saatler sonra hala olacak yazar.
(bkz: #13673441)
iç dünyası fazla derin, mutluluğu arayan ama aradığı mutluluğu henüz bulamamış bir yazar izlenimi veriyor.
gelenekçi bir yapıda olduğunu düşündüğümüde eklemeliyim.
ehliyeti süsü için alan sekizinci nesildir. iyi sözlükler efem...
toplanmamış bir oda
benle hayat
sen
yağmur sonrası...
toprak kokusu...
sarah jio kitabı.

Dili ve anlarımı çok güzeldi. Konusu ise çok basit kaldı. Ortada bir dünya savaşı var; ama biz askerlerin aşk hayatını okuyoruz. Bu durum da gerçekçiliği öldürüyor.

vesselam...
yağmur sonrası toprak kokusu ölümü hatırlatiyo her zaman.