Dokuz yaşındaki oğlan cocuğu elinde raket, gözünü pencere camına konmuş çiftleşmekte olan sineklere dikmis..
- "Anneee!!" diye cağırmış.. "Sineklerin erkeği olur mu?"
Anne bu masum sorudan kuskulanmadığı için "Olur yavrum.." cevabını verince, oğlan sorusunu ikilemiş
- "Peki sineğin dişisi olur mu?"
Kadın o zaman soruların çetrefilli bir yere gideceğini sezip, yan çizmiş
- "Olmaz evladım.."
Oğlan aradığı cevapları alınca elindeki raketi hırsla sineklerin çzerine yapıştırmış.
"ibneler!"
Bir Türk, Japon arkadaşının daveti üzerine Japonya'ya gidiyor. Birkaç gün gezdikten sonra arkadaşı onu çalıştığı fabrikaya götürüyor. Teknoloji muazzam. "Bak !", diyor Japon : "Burada robot yapıyoruz. Şu Robotlar öğle yemeğini hazırlar ve getirir. Şunlar bebek bakar. Şunlar araba bile kullanır." Bizim Türk vatandaşı hayretler içinde kalır. Dolastıkça gözleri fal taşı gibi açılır. Japonya'dan ayrılırken arkadaşı Türkiye'ye mutlaka gelmek ve teknolojisini görmek istediğini söyler. Ve o gün gelir. Fakat bizim Türk nereyi gezdireceğini bir türlü bilemez. Düşünür ne göstermelide altında kalmamalı Japonyada gördüklerinin. Aklına hamam gelir. Japon ne anlar Türk Hamamından. Alır götürür. Japona ilginç gelir: "Ne oluyor burada?" "Biz burada insan yapıyoruz." " Sahi mi?" der Japon. Bir odanın kapısını açarlar. içeride tellak bir adamın kolunu ovmaktadır. "Bak der bizimki, burada kollar monte ediliyor." " Bir başka odada bacak ovulmaktadır. "Buradada bacaklar takılıyor." Japon bu sefer hayrette. Diğer odanın kapısını açarlar. içeride bir kadının üstünde bir erkek iş üstünde. Japon sorar : "Peki burada ne oluyor." "Burada montaj bitmiş delikler açılıyor
Her gün yamaçtan tarlalarına ekine giden bir gelin kaynana varmış. iki adam gelinle kaynanayı gözlerine kestirmişler. Bunları alıp kaldıralım, diye düşünmeye başlamışlar. Bir gün, gelinle kaynana tarlaya giderken ortalığı yıkan bir ağlama duymuşlar. Dinlemişler ki, kulübeden geliyor. Çıkalım bir bakalım, demişler. Gidip kapıyı çalmışlar. Adamlardan biri açmış.

Kaynana:"Hayırdır" demiş "Ne oldu?"

Adam demiş ki "Cenazemiz var, buyrun içeri..."

Gelin kaynana içeri girmişler. Giriş o giriş! Adamlar işlerini halletmişler. Neyse, gelin kaynana evden çıkmışlar. Gelin sormuş, "Ana be, napcaz şimdi?"

Kaynana cevap vermiş: -Valla gelin seni bilmem ama, ben yedisine de gelecem kırkına da.
ingiliz fransız temel her zamanki gibi ıssız adaya düşmüşler.
canları sıkılmış demişler golf oynayalım.buna ne lazım SOPA TOP DELiK
-ingiliz demiş: bende golf sopası var
-fransız demiş: bendede golf topu var
herkes temele bakmış.
-temel deimiş: ben oynamıyom
iki adam Akmerkez'de karılarını kaybetmiş hararetle arıyorlarmış.
Ortada koşuşturup dururken birbirlerine çarpmışlar. Ne oluyor birader demeye kalmamış,birisi: Kardeş kusura bakma karımı kaybettim de onu arıyorum demiş.
Diğeri sende kusura bakma ama bende karımı arıyorum demiş.
Adamlardan birinin aklına bir fikir gelmiş ve demiş ki: Arkadaşım madem ikimizde karılarımızı arıyoruz, karılarımızın tipini birbirimize tarif edelim ve ayrı ayrı yerlerde aramaya başlayalım. Eğer rastlarsak saat 12 'de Mac Donalds 'ın önüne gitmesini söyleriz demiş. Diğeri tamam demiş ve başlamış karısını tarif etmeye:
- Benim karım sarışın, mavi gözlü, 21 yaşında, 1.75 boyunda, 60 kg, topuklu beyaz ayakkabı ve kırmızı mini etekli tek parça elbise giyiyor demiş.
Ve diğer adama "Senin karın nasıl biri ?" diye sormuş. Diğer adam:
- S....et benimkini seninkini arıyalım...
Kadının biri, 46 yaşındayken kalp krizi geçiriyor ve hastaneye kaldırılıyor.Hastanede ölüme yakın, birden bire hayal görüyor.
Azraili görüyor ve soruyor:
- Benim saatim geldi mi?
Azrail cevap veriyor:
- Hayır, senin daha 43 sene, 2 ay ve de 8 günün var.
Narkozdan uyandığında, estetik yaptırmaya karar veriyor. Yüzünü gerdirttiriyor, dudaklarını doldurtturuyor ve de göğüslerini düzelttiriyor.
Kısacası: yeniden doğmuş gibi daha uzun bir süre yaşayacağını bildiği için şimdi, o kadar ameliyatın değdiğini düşünüyor. Son ameliyattan sonra, hastaneden tamamen yeni bir insan gibi çıkıyor.
Tam karşıdan karşıya geçiyor ki, ambülans çarpıyor ve ölüyor.
Cennette Azrail'e soruyor:
- 40 seneden daha fazla yaşayacağımı sanıyordum! Neden o zaman bana o ambulansın çarpmasını sağlayıp,beni öldürttün?"
Azrail cevap veriyor:
- Kız, ben seni tanıyamadım ki...
Genç rahibelerden biri koşarak gelir ve başrahibenin önünde diz çökerek;
- "Değerli hemşire, sormayın başıma neler geldi ..."
- "Neler geldi kızım ???"
- "Arka bahçede çiçek topluyordum, nerden geldi bahçivanın oğlu ortaya çıktı ve maalesef bana,,,,,"
- "Tecavüz mü etti?"
- "Evet..."
- "Hımmmm, peki kızım sen şimdi git, mutfaktan bir limon al, kes ve suyunu iç.."
- "Aaa, limon hamileliği önler mi ???"
- "Hamileliği önlemez de, en azından sırıtmanı engeller..."
Ucra bir köyde tek odalı bir evde yaşayan çift ikinci çocukları olsun çok istiyormuş...tek odalı evde 12 yaşındaki ilk çocuk yanında zor tabi...
akşam çocuk uyuyunca her fırsatta bu istekleri tekrarlanıyormuş..
yine böyle ateşli bir gecede seksin dozajı kaçınca cocuk uyanmış..
o da ne ...baba geçmiş anasının arkasına - çocuk istirem ..!- çocuk istirem..!
diye inliyormuş...Çocuk ulan demiş bu iş böyle oluyormuş anlaşıldı..!!!
karanlıktan istifade ederek çıkarmış pantolonunu o da geçmiş babanın arkasına
başlamış bağırmaya...PiSiKLET iSTiREEEMMM - PiSiKLET iSTiREEEEEEMMM
Yaşlı bir amca parkta bir banka çökmüş etrafı seyrediyormuş... derken yanına bir delikanli gelmiş ki saçları kırmızı, turuncu, mavi, sarı renk boyalı... Adam çocuğa bakakalmış... Çocuk da küstah bir sesle:
- "Ne var moruk, sen hayatında hiç çılgınca bişey yapmadın mı!" demiş... Adam gülümsemiş:
- "Yaptım.. bir seferinde çok sarhoştum ve bir papağanı becermiştim.. Şimdi de acaba sen benim oğlum musun diye merak ediyorum..."
Adamın biri, uzun zaman sonra köy kahvesine gelmiş. Çok sevinçli ve heyecanlıymış. Bunu görenler "Dayı nedir bu sevincin, heyecanın?" diye sormuşlar. Adam da "Benim büyük oğlanın kız arkadaşı geldi. Öyle bir mal vardı ki, doyamazsın. Ben tadına baktım, büyük oğlan baktı, küçük oğlan baktı, Neco var ya Neco, o bile baktı" demiş. Aradan bir hafta geçmiş ve adm yine kahveye gelmiş. Yine sormuşlar sevincinin nedenini. Adam:

-Bizim küçük oğlanın kız arkadaşı geldi. Ben tadına baktım, büyük oğlan tadına baktı, bizim Neco var ya Neco o bile baktı...

Aradan bir ay geçmiş, adam yine kahveye gelmiş. Gayet üzgün bir durumda sessizce çayını içiyormuş. Ona, bu halini sormuşlar. Adam yarı ağlamaklı anlatmaya başlamış:

- Bizim büyük kızın erkek arkadaşı geldi. Herifte öyle bir mal var ki dudağınız uçuklar. Beni düdükledi, büyük oğlanı düdükledi, küçük oğlanı düdükledi, Neco var ya Neco, o öldü...
Kadın, gece yarısı yanından kaybolan kocasını bulmak için kalkar. Evde yalnızlık içinde, aşağıdan bir ses duyar. Aşağı iner ve tekrar dinlemeye başlar, ama kocasını bulamaz.
Biraz daha aramak için aşağı depo'ya iner, orda kocasını dizleri üstüne çökmüş, duvara dönmüş ağladığını görür... Ve merakla sorar:
- "Kocacığım, neyin var, ne oldu ?" Kocası:
- "Hatırlıyor musun, Baban bizi beraber yakaladığında bir soru sormuştu, ya evlenirsin yada 20 yıl hapis çekersin."... Kadın şaşırarak:
- "Eeee ne oldu?" Adam:
- "Bugün, hapisten çıkmış olacaktımm"
Ünlü diş hekimi sam ve eşi 50. evlilik yıldönümlerni kutluyorlardı. Sam birden eşine bir soru sordu:
- "Sevgilim, bu elli yıl içinde beni hiç aldattın mı?"
- "O da nerden çıktı?" diye sinirlendi eşi, "cevabı öğrenmek istemezsin herhalde" dedi. "isterim" dedi Sam. "Lütfen anlat."
- "Madem öğrenmek istiyorsun, evet, seni üç kez aldattım" diye cevap verdi eşi. "Kimlerdi bunlar?" diye sordu Sam. "ilki" diye anlatmaya başladı eşi "hani sen 30 yaşındaydın ve kendi kliniğni kurmak istiyordun da hiçbir banka sana kredi açmıyordu. Sonra bir banka müdürü eve geldi; hiçbir şey sormadan tüm kağıtları imzaladı ve sen en modern aletlerle kliniğini açabildin..."
- "Canım benim. Benim için kendini feda ettin demek. Benim sevgili karıcığım" dedi Sam. "Peki ikincisi?"
- "Hani 50 yaşında kalp krizi geçirmiştin ya, kritik bir by-pass ameliyatı olman gerekıyordu, hiçbir doktor o cesareti gösteremiyordu. Her an ölebilirdin. Dr. Halery onca yoldan kalktı geldi, ameliyatını yaptı. Sen hayata döndün" dedi eşi.
- "Ah benim sevgili karım. Hayatımı kurtarmak için kendini bir kez daha feda ettin, öyle mi? Peki üçüncü aldatışın?"
- "Hatırlıyor musun, yıllar önce diş hekimleri odası başkanı olmak istemiştin de 247 oy eksikti...'
Bir gün iki evli kadın kocalarını evde bırakıp gece dışarı çıkmak istemişler ve çıkmışlarda bir bara gidip içmişler içmişler dozunu kaçırmışlar. Artık bardan çıkıp eve gitme vakti gelmiş.Tam mezarlığın ordan geçerken tuvaletleri gelmiş..

Kadınlar ne yapalım başka çaremiz yok demiş yapacağız buraya tabi işlerini bitirmişler ama neyle silecekler etrafta hiç bir şey yok birisi külodunu çıkarıp silmiş diğeri ben çıkarmam demiş ve arkadaki çelenkten bir kağıt koparmış ve silmiş sonrada eve gitmişler sonra sabah olmuş ve birisinin kocası diğerine telefon etmiş ya arkadaş bizim karılar dün akşam fingirdediler herhalde diğeri sorar:

-Nerden anladın
-Bizimkisi eve donsuz geldi
-Ooohh.. Seninkisi yine iyi bizimkisinin poposunda seni hiç unutmayacağız adlı bir kağıt vardı.....
Çocuğun birisi, bir gün matematik dersi sonrasında kafasında bir takım soru işaretleri ile babasına gelir. Babası, "Oğlum bugün okul nasıl geçti" diye sorunca, çocuk babasına anlatır. "Babacığım her sey iyiydi. Ama matematik dersinde anlatılan "reel" ve "potansiyel" kavramlarını anlayamadım". Bu durum üzerine babası çocuğuna bu kavramları ilginç bir yöntemle anlatmaya karar verir. Çocuğuna, annesine gitmesini ve ona 1 milyon dolar karşılığında Robert De Niroyla yatıp yatmayacağını sormasını ister. Çocuk gider ve sorar. Annesi, 1 milyon dolara gerek olmadığını, bedava olarakta seve seve Robert De Niroyla yatabileceğini söyler. Çocuk bu cevabı babasına iletir. Bunun üzerine babası çocuğun ablasına giderek ona 1 milyon dolar karşılığında Leonardo Di Caprioyla yatıp yatmayacağını sormasını ister. Çocuk ablasına gider ve sorar. Ablasıda annesi gibi, 1 milyon dolar`a gerek olmadığını bedava bile seve seve onunla yatabileceğini belirtir. Çocuk bu cevabıda babasına iletir. Babası ise söyle der. "işte oğlum sorularının cevabı. Şu anda elimizde reel olarak 2 milyon dolar para, ve 2 tane potansiyel o... var."

not: moderatörlerce diğer entry numarasını istiyorum, bu entry iki defa girilmemiştir.
Bir gün karısı kocasını işe yollar ve hemen ardından kapı çalar. Kadın kapıyı açar ve bir adam "hanımefendi vajinanız var mı?"diye sorar.
Kadın kapıyı hemen kapatır.

Bu olay bir kaç gün devam eder ve kadın dayanamayıpp kocasına söyler. Ertesi gün adam bezbol sopası ile kapının arkasında bekler ve kapı çalar. Kadın kapıyı açar ve adam"hanımefendi vajinanız var mı?"diye aynı soruyu sorar kadın "var allahın belası var" der.

Tam adam çıkıp vuracak adam "o zaman kocanızada gösterinde iki günde bir karımı becerip durmasın"der
Barda uzun süre tek başına içki içen adam bir süre sonra barmene "Biliyormusun, ben sol gözümü ısırabilirim" demiş Doğal olarak barmen buna inanmamış. 1,000,000 Lirasına iddiaya girmişler. Adam, takma olan sol gözünü çıkarmış; ısırmış ve barmenin hayret dolu bakışları arasında parayı cebine atmış. Bir kaç kadeh daha içtikten sonra adam gene barmene dönmüş ve "Biliyormusun" demiş; "ben sağ gözümü de ısırırım!" Adamın tavırlarından kör olmadığını; dolayısıyla öbür gözünün de takma olamayacağını düşünen barmen, parasını kurtarabilmek umuduyla hemen 1,000,000 sına iddiaya girmiş. Adam sakin sakin takma dişlerini çıkarıp sağlam olan sağ gözünü de ısırmış. Aradan bir kaç saat geçince, müşteri barmene "iki milyonunu kurtarmak için sana bir fırsat vermek istiyorum" demiş. "iki milyonuna iddiaya girerim ki bu oturduğum yerden taaa öbür köşeye yerleştireceğin bir bira şişesinin içine, bir damla bile etrafa sıçratmadan işeyebilirim." Barmen uzun uzun bu işin altında nasıl bir üç kağıt olabileceğini düşünmüş; bulamamaış ve iddiayı kabul etmiş. Salonun en uzak köşesine bir şişe yerleştirmişler ve adam işemeye başlamış. Değil etrafa bir damla damlatmamak; ortalığı tam anlamıyla berbat etmiş. Barmen paralını kurtarmanın sevinciyle olduğu yerde zıplamaya başlamış. Biraz sakinleşince adama dönüp "Kesinlikle kaybedeceğini bile bile neden böyle bir iddiaya girdin?" diye sormuş. "Kaybettiğimi de nerden çıkardınız?" demiş adam; "Şu karşı masada oturan iki asık suratlı adamı görüyormusunuz? işte onlarla ""barın orta yerine işerim, barmen de sevinçten zıplar"" diye 5'er milyon lirasına iddiaya girdim".
Duygu Asena, yolda yürümektedir. Parkın birinde Küçük Asım'ı masum masum oynarken görür: "N'apıyorsun sen evladım?" diye sorar. Küçük Asım: "Feminist yapıyorum teyze" der. Asena, doğal olarak birtakım çamurlarla nasıl feminist yapılabildiğini merak eder. Küçük Asım anlatır: "işte, şu çomakları şu çamurdan bedene yapıştırıyorum, otlardan saç yapıyorum, gazoz kapağından şapka, sonra üzerine sıçınca feminist oluyor!" Duygu Asena, duygulu bir kadın olarak sinirlenir ve çocuğa bir şaplak patlatır. Ertesi gün Küçük Asım'ı yine görür ve akıllanmıştır umuduyla yine sorar: "N'apıyorsun evladım?". "Feminist yapıyorum teyze".. nasıl yapıldığı konusunda da yine aynı cevabı alınca, bu sefer adamakallı döver. Bu, bir hafta boyunca böyle gider. Asena, feminist inadıyla hala Asım'a eğitim amaçlı dayaklar atmaktadır. Nihayet birgün, Küçük Asım, farklı bir cevap verir, "Erkek yapıyorum" der. Asena, büyük bir zevkle "Nasıl yapıyorsun evladım?" diye sorar. Çocuk anlatır: "işte, şu çomakları şu çamurdan bedene yapıştırıyorum, otlardan saç yapıyorum, gazoz kapağından da şapka yapınca erkek oluyor!". Asena, merak içerisinde sorar: "Eeee, üzerine sıçmayacak mısın?". Küçük Asım, sırıtır: "Yok teyze, üzerine sıçarsam, feminist olur."
Hoca napıyorsun Ajax'a verilir mi?
Ya tutarsa...
Stresten bıkmış adamın biri, uzun bir deniz seyahatine çıkmış. Fakat şanssızlıktan gemi batmış ve sadece bu adam kurtulabilmiş. Günlerce minik bir tahta parçasının üstünde denizde yol aldıktan sonra minik bir adaya gelmiş. Adam daha ne olduğunu anlamadan yerliler bunu almış götürmüşler. Adam yüzlerce yamyam yerlileri görünce: " Eyvah, boku yedik." demiş. Tam ağlayacağı sırada gökten " Hayır evladım, boku yemedin" diye acayip ve gür bir ses gelmiş. Şaşıran adam: "Sen kimsin ya?" demiş. Yine aynı gür ses "Ben ulular ulusu efendi manitu' yum." demiş. iyice şaşıran adam: "Peki Efendi Manitu, ne yapmam lazım?" demiş. Hemen cevap gelmiş: "Şimdi sakin bir şekilde sağ tarafındaki yerlinin mızrağını kap, en önde duran ve başında bir sürü tüy olan büyük yerliye sapla" demiş. Adam hemen can havliyle mızrağı kapıp şef yerliyi öldürmüş. Yine aynı ses son kez gürlemiş " işte şimdi boku yedin evladım!"
Temel bir gün traktörle giderken fireni patlar. Etrafına bakan Temel; bir tarafta kurulu bir pazar, diğer tarafta oynamakta olan bir çocuk görür; 'Pazara giden yolu seçersem çok insan ölür, çocuğun tarafına gidersem bir çocukla olayı kurtarırım' der ve ertesi gün gazetede söyle bir manşet: 'Pazara giren traktör yüz kişiyi ezdi'. Temel e bu olayın nasıl olduğunu sorarlar. Cevap: 'Her şey çocuğun pazara koşmasıyla başladı'...
Sınıf olarak çiftliğe gitmişlerdi.
Dolaşırken, sınıfın ukalası Mehtap, meyve bahçesinde çalışan çiftçiye:
- Ne kadar eski usulle çalışıyorsunuz böyle! Eğer öyle çalışmaya devam ederseniz, öreneğin bu ağaçtan yılda on kilo bile elma alamazsınız, demişti.
- Haklısın kızım diye onayladı çiftçi.
Elbette on kilo elma alamayız, çünkü o bir armut ağacı...
Yasli adam emekli ayligini alip gonlunce bir gece gecirmek icin otel odasina bir rus hatun ile gelir ve sevismeye baslarlar. ancak isler dusunuldugu gibi gitmez ve sabah adam olu bulunur, rus hatun mahkemeye cikarilir.
-hakim sorar: anlat bakayim kizim nasil oldu olay?
-rus hatun: titremeye basladiginda ben geliyor sanmistim, meger adamcagiz gidiyormus hakim bey..
italya'da Vatikan yakınlarında bir eve gece hırsız girmiş. Hırsız evin içinde karanlıkta ilerlerken arkasından bir ses gelmiş: -Seni ben görüyorum. Recep de görüyor! Hırsız panik içinde bir köşeye sinip ve farkedilmemeyi ümit ederken ses tekrar yükselmiş - Seni ben görüyorum. Recep de görüyor! Hırsız sesin kendine seslendiğine emin olunca el fenerini açıp, sesin sahibini aramaya başlamış ve bakmış bir Papağan! Şaşkınlıkla söylemiş - Konusan sen miydin? Papağan tekrar konuşmuş -Evet.. Bunun üzerine Hırsız -Ama sen Papağansın! Papağan cevap vermiş.
-Evet ben Papağanım...Recep da Doberman..
ispanya'da tatilini geçiren turist, restoranda tipik bir ispanyol yemeği yemek istemişti. Listeyi uzun uzun inceledi.Cojano adı dikkatini çekti.Ne olduğu hakkında hiçbir fikri yoktu.Parmağını basıp, garsona işaret etti.Garson bir tabak içerisinde yemeğini getirdi.Nefis bir şeydi ama içindekinin ne olduğunu çıkaramadı.Bir çeşit etti ana ne?...Garsonu çağırdı ve sordu...Garson anlattı :
-Bugün boğa güreşlerine gittiniz mi bayım?
-Evet...
-işte bu yediğiniz yemek bugün arenada öldürülen boğanın yumurtalıklarından yapıldı.
Adam ertesi gün gene aynı restorana gitti.Tadı damağında kalan yemeği Cojano'yu bir kez daha istedi.Lezzetle yedi.Artık ahbap oldukları garson hatır sormaya geldi :
-Nasıl memnun kaldınız mı bayım?
-Kaldım kalmasına ama bir şey dikkatimi çekti.Dün yediğim Cojano biraz daha büyüktü gibi geldi bana.
Garson başını iki yana salladı :
-Her zaman boğa kaybetmez bayım...
Adamın biri misafirliğe gitmiş. Akşam olunca haliyle sormuşlar :
-Pardon arkadaş, demişler karı-koca. "Bizim odada mı yatarsın, bebeğin odasında mı, yoksa boş bir odada mı?
Adam düşünmüş :
-Karı-koca nın yanında yatılmaz, bebekte uyanır ağlarsa uykusu kaçacak, ben boş odada yatarım, demiş.
Sabah olunca adam elini yüzünü yıkamış, bir de bakmış çok güzel bir kız adama havlu tutuyor.
Adam:
-Kızım senin ismin ne? diye sormuş.
Kız :
-Bebek amcacığım ya sizin isminiz?...
Adam :
-Eşek kızım eşşşeeek...