bugün

-aşkım yarın o beğendiğin elbiseyi de alalım.
+aaa ben onu unutmuştum sevgilim. sen söyleyince sevindirik oldum.
-alalım bebeğim tabi ya ehehehe.
+benim aşkıma her şey çook yakışıyor ama madem onu beğendi bana almak düşer;)
-tamam süper mini etek de alalım madem yakışıyomuş ;)
+evet yaa doğru işte kahretsin sana bitek süper mini etek yakışmıyor aşkım bnm ;))))
-ahahahahah o zaman transparan kıyafetler yakışıyor demektir
+bnm yanımda giydikten sonra sorun yok bebeğim ;)))

neyse işi tatlıya bağladık sonunda. *
mukerrer 5 m derinliğindeki pitin kazısı için günlerce uğraşır, kaz sıkıştır kaz sıkıştır...
akşam dolgu biter ve talimat gönderir "bu gece grobetonu dökün."
sabah gelir ki aman yarabii beton dökülmemiş.
telefona sarılır:
+*oil water separator grobetonu dökülmemiş!
-şef, dolgu 10 cm yüksek olmuş dökmedik.
+* nasıl dökmezsiniz ya! siz kimsiniz! nasıl dökmezsiniz! 10 cm dolgu yüksek diye beton dökülmez mi! beni katil mi edeceksiniz! çabuk dökün beni katil etmeyin!*
mukerrer çıldırmış halde ofise döner. telefonu çalar, açar.

+ne var? pompayı kurdunuz mu döküyonuz mu?
-şef şev çökmüş.(Bütün gece yağmur yağmıştır ve prekonsolide killi zemin mukerrer pitin başından ayrıldıktan sonra kaymıştır)
+amk yapacağınız işin! amk yapacağınız işin ya! dökmediniz dün amk mun betonunu çöker tabii..

mukerrer telefonu kapatır ve duvara fırtlatır. köpürmektedir.
ofis kapısını görür ve bir yumruk patlatır. kapı kırılır.

bareti kaptığı gibi sahaya çıkar, yolda abdulkerim formenini anons eder pitin yanına çağırır.

+şu malzemeyi adamlar küreklesinler atsın beton dökelim hemen.
-tamam şef.

adamlar malzemeyi dışarı atarken sağnak iyice artmıştır. bardaktan boşalırcasına yağan yağmur altında malzeme dışarı atılır ama beton atılmamış zemin hem çamur olmuştur hemde gölete dönmüştür.
mukerrer taşerona haber verir ve acil betona başlamalarını ister.

mukerrer betonu kıyamet kopsa dökecektir...

ama son kez formeninde bir tasdik bekler ve sorar,

+abdulkerim grobetonu çamurun üstüne döksek olmaz mı?
-* bi` bok olmaz şef! amk un cenabet yeri döksünlerde bizde kurtulalım onlarda, valla istifa edecem bura yüzünden!

mukerrer 3 saat yaşanan hengameyi unutur ve başlar gülmeye...
hep o bildik ve hep o malum biçimde...
4 arkadaşla birlikte trivial pursuit oynanmaktadır.
soru: ışığı inceleyen bilim dalı nedir?
cevap: fotokopi!
çamlıcada öğrenci halimizle 3 kişi gittiğimiz lüks restaurantta hesap olarak 85 tl ( 3 kuru 3 pilav 3 cacık+çaylar) ödedikten sonra;

- (fısıldıyarak) ohaa 85 diyo lan.
+ (bağırarak) ben bu yemeği sıçmam aga!

Ardından bakışların bize dönmesi. Yerin dibine girmeler. Benim yarılmalarım. Assdaghghsa.
Yolcu. Ablam önlerde oturuyor, çağırırmısınız yanıma.
Ben: Tabiki yer numarası kaç?
Yolcu: Bilmiyorum ama adı Nuray.
Ben: ? (Error)
kardeşim, kız kuzenim ve ben oturuyoruz, bunlar bilgisayardalar böyle bir şeyler yapıyolar.
kardeşim: ya bak sana bi site açıcam çok güzel.
kız kuzenim: tamam aç bakalım.
kardeşim: aa bunu boşver hadi ask.fm'den soru soralım.
ben*: hı ne? nasıl yaa.
-bunlar açtılar as.fm'i ne işe yarıyosa artık, milleti ezen sorular sordular çıktılar, ardından kuzenimin söylediği ki kendisi 11 yaşında ''noluyo yaa'' dememe sebep oldu.-
kız kuzenim: ya offf, benim de twitter hesabım kapandı, nasıl açıcam bilmiyorum galiba şifremi unutmuşum.
kardeşim: olsun açılır, boşver. -kardeşim de 12 yaşında bu arada-
ben*: oha ya noluyoruz o.o
hoca-çocuklar vize sayfa 58'den 324'e kadar bir de benim verdiğim fotokopiler.
ecdad-saçmala kendine geel saçmalama.
görsel
arkadaş :+
ben :-
arkadaşım 5 kez mesaj atar, 3 kez arar, sonrasında gelen mesaj.
+chucky2 çağrı at lan bari, olmadı ödemeli at.bir tepki ver artık, yoksa yarın öğle aç kalacaksın!
+chucky2 benim mesajlarımı görmezden gelerek bu davranışımı söndüremezsin, haberin olsun!
-öğrenme psikolojisi çalışıyorsun demek!sakin ol, bu sadece sönme patlaması, seni edimsel koşullandırırken bunu göze almıştım.şimdi o telefonu elinden bırak, unutma benim sms hakkım yok, unutma! *
+lan sen beni sürekli pekiştirmedin ki sönsün davranışım, değişken oranlı pekiştirdin hep.bu sebeple eylemlerime devam edicem!
-?!'^+% *
2 kişi arabayı park etmekle ilgili muhabbet yapmaktadır.

- içindeki ses arabayı oraya park etmemelisin diyorsa dinleyeceksin ve bırakmayacaksın kardeşim.*
+ hayırdır noldu abi çektiler mi sürttüler mi?
- sürttüler yaa nolcak.
+ yanlış anlama ama aracın neydi abi?
- yanlış anlama ama ford'du.* *
mahallede arkadaşımın başından geçen olaydır;

+vaaay yeni araba almışsın hayırlı olsun mustafa abi
-eyvallah koçum.
+ne kadara aldın abi ya, pahalı değil mi bunlar?
-çok pahalı lan, götünü satsan alamazsın eeheheh
+niye? sen sattın da mı aldın?(koşarak uzaklaşır)
-???!!!!!
hoca zorlu bir bel fıtığı ameliyatında kan ter içinde ve tam da zurnanın zırt dediği yerdedir. burnundaki ter damlası ha damladı ha damlayacak. tam o sırada nereden çıktıysa, servis hemşiresi elinde imzalanmak üzere yakınına ait bir belge ve kalemle telaş içinde hocanın kulağının dibine gelir. elindeki belgeyi uzatır ve birazda kırıtarak;

-hocam! hocam! yeminle yarım saattir sizi arıyordum.

-ne oldu ki kızım?

-hocam inanmazsınız, ama çok acil imzalamanız gereken bir rapor vardı da. çok yakın bir akrabamın, sonunda buldum sizi. hoca önce gayet sakin ve gözlüklerinin üzerinden hemen olmaz der gibi şöyle bir bakar. fakat nafile, hemşire ısrarcıdır.

-ama hocam gerçekten çok acildi. nihayet dayanamaz hoca, usulca ve çok ciddi bir edayla başını çevirir ve derki;

-peki kızım sen şimdi o belgeyi popoma yaklaştır sonra elindeki kalemi kıçıma sok ben de kıçımı şöyle (göstererek) çalkalar gibi yapayım sonra da.. olur mu?

-ol..ne ha, höyynk!
bir kasiyer adayı, işinin ilk günündeyken çirkin kadının teki iki çocuğuyla süpermarkete girmiş.
çocuklara küfrede ede alışverişini yapmış. kasiyer de bunun tüm küfürlerine şahit olmuş. kadın kasaya yaklaşırken yaşanan diyalog:

-iyi günler, marketimize hoşgeldiniz hanfendi. ne tatlı çocuklar, ikizler mi yoksa?
-haydaa, birisi 9 diğeri 7 yaşında, ikiz olduklarını nerden çıkardın! kör müsün, yoksa sarışın mı?
-kör ya da sarışın değilim tabi ki hanfendi. sadece birisinin sizinle nasıl iki kere sevişebildiğine aklım ermedi. iyi günler ve iyi alışverişler.

yöneticisi de kovmuş bunu tabi.*
el classico izlenmektedir. tanrının yeryüzündeki yansıması messi, tam 5 madridliyi evire çevire geçer, kaleci casillas'ın sağından topu filelere yollar. ağızları açıkta bırakacak türden bir gol takmıştır. fanatik ronaldocu madridli arkadaş;

+ ya abi bırak.. gol mu o ya? göte bala attı.
+ abi o ne kayar gibi gol attı adam ya.. yanındakiler kasten bırakıyor, yoksa atamaz.
- ???
sevgili kişisi ve lluvia lluvianın doğum gününde buluşmuşlardır. lluvia sevgilinin elindeki paketi görür.

-aşkım ne gerek vardı sen zaten bana en güzel hediyesin.
+olsun aşkım dikkat et içinde bir tane daha var düşmesin.
-(lluvianın gözleri parlar) nee iki tane mi hediye aldın, yaşasın.
bir süre sessizlik

ve karşılıklı kopulur.
Hayali de olsa güldürür:

Baba: - Benim seçtiğim bir kızla evlenmeni istiyorum
Oğul: - Hayır!
Baba: - Kız Bill Gates’in kızı
Oğul: - O zaman tamam.
Baba Bill Gates’e gider:

Baba: - Kızını oğlumla evlendirmek istiyorum.
Bill Gates: - Hayır.
Baba: - Ama oğlum Dünya Bankası’nın CEO’su
Bill Gates: - O zaman tamam.

Baba Dünya Bankası’nın başkanına gider:

Baba: - Oğlumu CEO yap!
Başkan: - Hayır.
Baba: - Oğlum Bill Gates’in damadı
Başkan: - O zaman tamam. :D
- hayatım face de ilişki başlama zamanın biz çıkmaya başlamadan 5 ay öncesinin tarihii
+ evet eski kız arkadaşımla ayrılıp hemen seninle başlayınca durumu hiç değiştirmedim

sonuç; ayrıldık.
euro 2012 çeyrek final maçı oynanmaktadır. spikerlerin söylediklerinden, stadyuma gitmeyip, stüdyodan sundukları anlaşılır.

+yayını başkasından alıyorlar.
-napsın adam polonya'ya mı gitsin ?
+maç ukrayna'da yalnız.
-tamam işte maç ukrayna'da. polonya'ya mı gitsin.
2 sevgili arasında, telefonda geçmektedir.

e-aşkım çok soğuk donuyorum ya...
k-beni düşün aşkım, ısınırsın belki.
e-o zaman da yanıyom!
ebru gündeş: "söyleyin bir daha anmasın adımıııığğğıı"

baba: "bi sus be kadın kimsenin senin adını andığı yok!"

(10 dakika önce meydana gelmiş ve bünyeme kahkaha attıran diyalogdur.
şarkıyı dinleyen ise salonda tv izleyen büyükannedir! biz ayrı odalardayız. o derece!) * *
Kahramanımız sevgili Ali abimizdir. Telefonu çalar, arayan 80 küsür yaşındaki kayınvalidesi :
- evladım hamuru açtım, küçük küçük kestim, içine kıyma koyup kapatıyorum. Ben ne yapıyorum?
- mantı mı?
- heh hay Allah razı olsun adını unutmuştum.
dışarı çıkacağım esnada babamla aramda geçen diyalog
+ oğlum mont giy üşürsün
-hava iyi baba bişey olmaz.
2 saat sonra
+ noldu lan hava iyiydi ayazda kalmış bekçi yarrağı gibi büzüşmüşsün.
-baba o nasıl laf ya bileydim bu lafı yiyeceğimi bütün dolabı giyer çıkardım.
vedat özdemiroğlu bebek kafasından alıntıdır:

Çocuktum, balkonda arkadaşıyla dertleşen bir adamın anlattıklarını dinlemiştim. Askerlik çağındaki haylaz oğlu, pavyonda çalışan bir kadına tutulmuş. “Parasını yiyomuş” kadın. Adam da kadının telefonunu bulup, “Oğlumun peşini bırak!” konuşması yapmak için aramış ve felsefi bir üslupla “Kızım, sen şu an bir ata biniyosun ve at hızlı gittiği için memnunsun… Ama bu hızlı gidişin çok kötü düşüşü olur, dikkat et” demiş. Kızın verdiği cevabı duyunca yanaroğlu olmuştum: “Sıs lan, atın da ağzına sıçiim, senin de!..”
müşteriyle telefonda konuşulur. tam telefonu kapatacekken;

-durun 1 saniye.
+ne oldu?
-şu paketimiz var, bunu almak istemez misiniz?
+yok istemem.
-bi kere deneyin lütfen. allah aşkına.
+tamam lan deneyelim.
-şu an sizinle dönüşü olmayan bi yola giriyoruz, onaylıyor musunuz?
+dıt.. dıt.. dıtt..
yılbaşından bir gün önceki haber bülteni; nimet abla önlerindeki bir biletçiyle röportaj.

muhabir: ee, peki siz kendinize alacak mısınız yılbaşı bileti?
biletçi: yok.
muhabir: neden?
biletçi: şanslı olsaydım biletçi olmazdım.

yardı geçti, hem de düşündürdü.