bugün

sofranın tek kişilik kurulduğu anlar.
Çekinmeden rahat rahat burnun karıştırıldığı andır.
onlar gibi olamayacağınızı fark ettiğiniz andır. artık yalnızlıktan kurtulmak için çok geçtir.*
bana koymaz deyip sancini bir kilo rakiya gömsen de gece yarilari, asil sanci sabah uyandiginda bütün odalari bos görünce koyarmis...
pazar günleri arayacak kimseyi bulamamak.
elinizle fazla oynuyorsanız yalnızsınız.
bir zamanlar telefonunzda direk mesajlar bölümüne yönelirken, şimdi sadece tuş kilidini açıp kapatmak yanlızlığın baş göstergesidir.
bir zamanlar telefonunzda direk mesajlar bölümüne yönelirken, şimdi sadece tuş kilidini açıp kapatmak yanlızlığın baş göstergesidir.
derdini , sevincini , mutlulugunu, hüznünü, endiseni, heyecanini paylasabilecek birini bulamadigin andir. Hepsi icine icine akar gider...
mutluluğunu kimseyle paylaşamıyorsan, sevdiğin insanlardan beklediğin tepkileri alamıyorsan.
en son 4 yıl önce görüştüğün eski yakın arkadaşların seni anlamıyorsa, ve sen de yaptıkları şakalara ve absürtlüklere artık eskisi gibi gülmüyorsan.
sabah "günaydın" dediğinde cevabı seni mutlu edecek biri yoksa hayatında,
yalnızsın işte.

ve sana şu şarkıyı armağan ediyorum.
http://www.youtube.com/watch?v=eki_PRzNk-Y
Zile basmak yerine evinize anahtarla girmektir.
kendi kendine düşen ya da kıpırdayan eşya tıngırtısının duyulması.
hiç kimse ile konuşulmadığı için günün ilk çalan telefonu ile sesinizin bayram etmesi, deyim yerinde ise ses banyosu yapmanız ve bu telefona şükretmeniz çünkü bir sesiniz olduğuna sizi ikna etmiştir.
telefonun da çalar, mesaj da gelir, selam verenin de olur. ama bir gün konuşmak için birilerini ararsın ve kimseyi bulamazsın, anla işte o an yalnızsın.
hiç kimseye haber vermeden yeni bir hat aldıktan aylar sonra eski hattı telefona takınca ne bir mesaj ne de 'sizi arayan numaralar' konulu bir bildiri gelmesi.
televizyon kumandasını ele alıp koltuğa kurulduktan sonra uydu kumandasını getirmesini isteyecek kimsenin olmaması.
bakayım beni nasıl anlatmışlar deyip bu başlığın altındaki entryleri okuduğunu fark ettiğin an. bak, evet görüyor musun? her cümlede kendinden ayrı bir şeyler buluyorsun. yalnızsın lan işte, kalk bi su iç.
asla okumam dediğin kitabı okumaya başladığın andır.
mesaj hakkının bittiğini öğrendiğin an.
üstün açık tv karşında uyandığın an,
huzurlu olduğun an,
kulaklığını takıp yolda yürürken,
ve tabii ki tuvalette düşünmeye başladığın an.
yapacak daha iyi bir şeyin olmadığı için en iyi seçenek olarak, istemeye istemeye olsa bile, ders çalışayım bari dediğin andır.
benim içim yatağımın soğuk tarafı değildir.
giden sevgilinin sümüklü mendilini koltuğun kenarında bulmak da değil,
yalnızlığa övgü niteliğinde klişe tiratlar hele hiç değil.
bugün sadece zeki demirkubuz'un son filmi yeraltına beraber gidebilecek bir arkadaşımın olmamasıdır şu siktiğim sosyal çevresinde.
o kadar.
1 aydır kontör almadığın andır.
ironik olarak; Genelde gece bu saatler.
uyumaktan başka yapacak bir şey bulamadığın andır.
o telefon çalmaz ya allahh allahh dersin acaba çekmiyor mu annenden babandan çaldırırsın çektiğini anlamak için.zaman zaman olur böyle anlar geçici de olsa.
evin içinde çıplak gezerken fütursuz hissedersin ya.. işte o anlar.
bu başlıkta yazanların çoğuna sahip olduğunu farketmek.