bugün

yaftalamak eylemine maruz kalmaktır.

eğer doğru yaftalanırsanız; "neden şimdi bunu dile getirdin ki? amacın ne? tahrik mi etmeye çalışıyorsun?" gibisinden tepkiler verebilirsiniz. tabii, bu bir yaftanız olduğunun da ibaresidir. yafta... etiket... kesimleştirilmiş olmak. tanımlanmak... sınırlanmak... düşüncenin sınırlarını çizmek... geçmişte yaşamış senin benim gibi kanlı, canlı bir insanın; bambaşka şartlarda yaşamış, eğitim görmüş ve başka bir dünyaya bakmış bir insanın dile getirdiği düşüncelerin peşinden gittiğini kabullenmek... yaftalayan biri var, evet. şerefsizin teki o. evet, ama ya sen? bu yaftayı kabul eden sen? sana fazla sözüm yok, hakaretim de yok sana merak etme. aslında o kadar da küçümsemiyorum. hoş ideolojiler var, bunlardan birine mensup olabilirsin. tahkir etmiyorum gerçekten, iyi bir insan olabilirsin kendi içinde. değilsen de, iyi biri olmaya çalışmalısın. vicdan... bu kelimeyi unutma. siz de unutmayın. hiçbiriniz unutmayın. ve merhamet.

öte yandan, bir de yanlış yaftalanmak var. yani, belki gerçekten bir yaftanız vardır; ancak doğru bilinmemiştir. belki de hiç yaftanız yoktur, ama olaylara yorum getirirken belli bir kesime meyil göstermeniz yüzünden o kesimin mensubu sayılırsınız doğrudan.

gülüp geçiniz efendim. hayır.

kahkaha atmayın. gülümseyiniz. gözlerinizde biraz ıslaklık olsun gülümserken. "neden?" diye de sormaktan geri kalmayın, doğru düzgün bir cevap alabileceğinize dair fazla beklentiye girmeden...