bugün

"eşitlik" isimli hastalığın damarlarımızdaki kanın her zerresine işlemesi bizi, bu toplumu, kendi kültürümüzü oluşturan beşeri ve örfi kastlardan uzaklaştırıyor. tüm medya kanalları aracılığıyla, derin bir uykuya yatırılmış toplumun desteği ile birlikte, gücünü zayıflarla paylaşmak istemeyenler alaşağı ediliyor. tırnakları sökülüyor, gözlerine mil çekiliyor ve ayaklarına prangalar takılıyor...

güçlüyü gücünden utandırmaya çalışıyoruz. zayıflar kendini iyi hissetsin diye.

ve alçaklara, sıradanlara ve lümpenlere gün doğuyor.

dağdaki çobanı bırakın! şehirdeki terörist ile aynı oyu kullanıyoruz. aynı havayı soluyor olmamız bile onlar için büyük bir lütuf olmasına rağmen.

soluduğunuzun hava olduğunu mu sanıyorsunuz?

(bkz: dağlar ve ovalara dair)