bugün

Vahdettin'in sadece ingilizlere değil aynı zamanda eli askerimizin kanına bulanmış hain Şerif Hüseyin'e de sığınmasıdır.

Şerif Hüseyin alçağı 1. Dünya Savaşı'nda meşhur ingiliz casusu lawrence ile işbirliği yaparak Osmanlı' ya karşı ayaklanmıştı. Bu köpekle mücadele ederken nice askerimiz şehit oldu. Sözkonusu hain savaştan sonra hicaz kralı ilan edildi.

Hakkında çıkarılmış hiçbir sürgün kararı veya açılmış bir dava olmadığı, resmen hala halife olduğu ve kapısında ingiliz askerleri nöbet beklediği halde vahdettin canının telaşına düşmüş ve ingilizlere sığınmıştı. Malta'ya götürüldükten kısa bir süre sonra ise işte bu hain Şerif Hüseyin'in yanına gitmek istedi. Hainlerin hainlerle bir olmak istemesi şaşırtıcı değil tabi.

isteği kabul edildi ve mekke'ye gitti. Sorun şu ki Şerif Hüseyin'in ona saygı göstermeye hiç niyeti yoktu. Vahdettin bu hainin kapısında bir süre süründükten sonra san remo'ya gitti ve kalan günlerini olmayan aklınca Türk hükümetine karşı komplolar organize ederek, bu yolda oluk oluk para akıtarak geçirdi. Ta ki parası tükenip, sağlığı bozulana kadar..

Şerif Hüseyin'in de sonu iyi olmadı. Suudilere yenilince Kıbrıs'a sürgün edildi, sonra Ürdün'de geberdi. Irak'a ve Suriye'ye kral yapılan oğulları ve torunları ise birer birer öldürüldüler veya garip kazalara, akıl hastalıklarına kurban gittiler. Soyu bir tek Ürdün'de varlığını sürdürebildi.
ya şimdi ürdün dost mu düşman mı?