bugün

Nezaket zor zanaattır. ve bu zamanda zor bulunan bir şeydir.

evet azizim, bir milano gezisi sonrası turkiye'ye gelmek için trene bindim. (malum, trenle seyahat etmeyi çok severim.) yolları, ağaçları, ormanları incelemeye; hayalimde bir anda beliren nehirlere dalmaya başladım. yavaş yavaş mayışıyordum ki..

beyefendi! bakar mısınız? dedi arkadan bir kadın..
buyrun matmazel deyip arzusunu öğrenmek maksadıyla gözlerimi yüzünden ayırmadan durdum.. siz türk müsünüz dedi bozuk bir ıtalyanca ile. evet demeye kalmadan, aman tanrım diye bağırmaya başladı. ah lütfen sessiz olunuz bayan diye sakinlestirdim ve sakinlesince başka bir koltuğa geçip, az önceki absürd olayı bir kenara koyup, viskimi keyifle yudumlayarak manzaraya daldım..

sonra bir grup türk geldi ve trende yüksek sesle muhabbet etmeye başladılar. dayanamayıp, lütfen sessiz olun yoksa sizi buradan attırmak zorunda kalacağım beyler dedim. beyler elbet benim gibi nezaket sahibi beylerin de bir sabrı var, hor görmeyin lütfen. her neyse bu beyler benimle kavga etmeye çalıştılar, dinlemeden bir tatsızlık çıkmadan, derhal garsonu ve görevli sefi çağırıp beyleri bizim odadan attirdim..

ah azizim bu türkler nezaket sahibi adam olamazlar. her yerde kendilerini belli ediyorlar.
"siz türk müsünüz dedi bozuk bir ıtalyanca ile. evet demeye kalmadan"

"ah azizim bu türkler nezaket sahibi adam olamazlar."

Ne diyorsun sen amına koyim.