bugün

ekonomik büyümeye rağmen bunu yaşamında hissetmediğini söyleyen vatandaşların kafasından geçen düşünce.
inanmadıgım önermedir. efenim halkın ekonomik durumuna baklırsa anlasılan olaydır.
akp zihniyetinin yalaka kurumlar yüzünden maalesef cevabı ''hayır'' olan sorudur.

her sene mutlaka rakamlarla oynanır. akp'ye yaranmak isteyenler çeşitli dümenlerle olduğundan daha yüksek sayılar çıkarır.

işsizlik gibi önemli sorunlarda yine benzer oyunlarla rakamlar düşürülür.
bir iktisatçı olarak benim de doğru açıklandığına inanmadığım hadisedir. gerçi doğru açıklandığını varsayarsak;

enflasyonun %10 dan %5 e düştüğünü baz alalım

halkın alım gücünü arttırmadıktan sonra rakamların pek bir önemi olmaz. %1 de olsa enflasyon halka bu yansımazsa bunun pek bir değeri yoktur malesef. yok enflasyonun %30 bile olabilir. ama sen gidipte çalışanlarına %30 zam yapıp alım güçlerini arttırabiliyorsan; bu halk o enflasyonun etkilerine maruz kalmamış olur. bunu yapabilmekte güçlü bir ekonomiden geçmektedir işte.

aynı durum kişi başına düşen milli gelir hesaplamalarında da söz konusudur. sen devlet olarak ülke gelirlerinin %90'ını halkının %10'una dağıtır da; kalan %10'luk geliri halkın %90'ına dağıtmaya çalışırsan ne kadar zengin bir ülkede olsan halkın mutsuz olur. önemli olan gelir dağılımını adil yapabilmekte.

sonuç olarak sayılara, verilere halk itibar etmemeli. zaten halka pek yansımaz hiç bir zaman bu veriler.
(bkz: türkiye de doğru aktarılan bir şey var mıdır)
(bkz: 9604705)
eger bir yere iyi tarafından bakarsanız o gerçekten çok iyidir ve son yılların en güzel şeyidir yalnız iyinin getirdigi zararlara da bakıldıgında iyinin aslında tek başına iyi olmadıgını anlıyacaksınız. buna halkım kaş yaparken göz cıkarmak demiştir cok güzel demiştir.
kafadan yorum sallayanların kabullenemediği gerçeklerdendir. adamlar bunu açıklarken muhalefetin bile sesini çıkartamaması buna delildir.
ekonomi cambazları yüzünden halkın sorduğu soru.
açıklanmıyor ey halkım. sen piyasa verilerini siktir et.
örnek basit:
batıyor dediğin yunan halkı 5 saat x işinde çalışarak aldığı gelir ile 10 kilo et, 10 litre de benzin alabiliyor.
büyüyorum zanneden sen ise: 5 saat x işinde çalışarak aldığın gelir ile 1 kilo et ve 1 litre benzin alabiliyorsan ki öyle.
sen yunan halkından 10 kat daha batıksın.
veriler öyle demiyormuş.
evet veriyler, ama kime veriyler bilemiyrum.
(bkz: soru başlığına cevap entry)
"kağıt üzerinde übersonik bir yerdeyiz ancak cepler neden boş amk?" sorusunun bir diğer versiyonudur. ekonominin iyiye gittiği yok. kıtlık yaşanana kadar, mevcut kazanımlarla birikim yapmak lazımdır.
doğruluğunu test etmek için, 10 yıl önce kaç araba üretiliyordu ve ithal ediliyordu, şimdi bu rakamlar ne durumda. 10 yıl önce kaç kişinin arabası vardı ve hangi marka idi şimdi tablo ne durumda buna bakılmalı. Araba yerine konut konabilir, başka bir şey konabilir.

Bu rakamlara ulaşma imkanım yok diyorsanız, 10 yıl önce çekilmiş sokak fotoğraflarına bakabilir bir de bugüne bakabilirsiniz. Sokakların durumu, insanların giysileri, araçlar ve benzeri pek çok şey size bir çıkarımda bulunmaya yardımcı olacaktır. Ancak bunu yaparken, ideolojilerden arınmak gerekir. Bizim milletimiz, malı sessiz götürmeyi sever, götürürken de feryat figan ağlamayı bırakmaz. huyumuzdur, kurusun. Kendimden örnek vereyim, 10 yıl önce Çatalca sokaklarında 30 sayfalık anket formunu doldurtup da 2 TL değil dikkatinizi çekiyorum 20 kuruş para kazanabilmek için çırpınıyordum. Şimdiki durumum da bende saklı kalsın.

Şükür ettiğimi söyleyebilirim ama yetindiğimi asla söyleyemem.
tuzu kuruların, haramzadelerin ve baba parası yiyenlerin sorgulamadıkları konu.
eskiye göre iyiyiz diyenleri kötü süprizler bekliyor. ayrıca ahirette ellerim yakanızda, bilmeden yalan beyanlarda bulunduğunuz için.
10 yıl önce kimsenin kredi kartı da yoktu, bankalara 20 yıl vadeli borcu da yoktu.
balon patlamak üzere, hem de çok kötü.
Türkiye' de ekonomik veriler doğru açıklanıyor ama bu veriler halkın ancak %10 unu ilgilendiriyor. Çünkü bizim cebe giren çıkan yok arkadaş. Zenginler daha zengin, fakirler daha fakir oluyor.
türkiye de hiç bir veri doğru açıklanmaz. türkiye dediğin ülke ve insanları, 80küsur yıl önce yıkılmış bir imparatorluğun kaybedilmiş toprakların paranoyası ile yaşayan bir bürokrasiye sahiptirler seçilmiş yöneticileri de aynı korku ile devam ederler.

türkiye cumhuriyetinin en büyük düşmanı halkıdır. en çok ondan korkar. o sebeple en küçük yerleşim yerlerinde bile tugaylar bulunur.

bu erk de korkudan bu halka hiçbir şey anlatmaz.
dönem dönem gündeme getirilen konu.
(bkz: rakamlarla halkı kandırmak)