bugün

artık korkmaya başladığım yerdir, sözlükte çekilmiş ve patlamak üzere olan silahlar, dün sarı dolmuşta, araçtan inen kızın belinin açılmasının akabinde, kıza ters ters bakan türbanlı kadına, ''ne bakıyorsun? bizim tarafımızdaki kıza?'' şeklinde bakmam, onun bana ''hepiniz böylesiniz, namussuzluk iyi bir şeymiş gibi birde bana bakıyorsun?'' diye bakması, kadiköy iskele tarafında çekirdek yiyip, yoldan geçen kızlara ''cıkcıklayan'' türbanlı 2 kızın, 3 tane başı açık kız tarafından itilmesi... bir sabah televizyonu açtığımda, boğazları kesilmiş türbanlı kadınları görmekten yada evimin ''ya allah bismillah allahu ekber..'' diye ciğeri 5 para etmez adamlar tarafından taşlanmasından korkuyorum...
KANSER HASTALARININ ÖLÜM SEBEBiNE DEĞiŞiK HASTALIKLAR YAZARAK KANSERDEN ÖLEN SAYISINI DÜŞÜRMEYE ÇALIŞAN ZEKi ÜLKE.
zihinsel özürlülerin gazete yazarı olabildiği ülkem
bir akşam üstü arkadaşlarınızla dışarda takılmayı planlarken, babaanneniz rahatsızlanır, size ulaşmaları mümkün değildir çünkü kullandığınız şebeke sürekli iletişim hatası vermektedir,bu şebeke reklamlarında bedava konuşma süresi dağıttığını söylemesine rağmen ne size para ödeyerek telefon etmeleri mümkündür, ne de sizin para ödeyerek aldığınız kontörleri kullanmanız mümkündür. bir şekilde haberiniz olur eve gelirsiniz, babannenizi hastaneye götürmek istersiniz, en yakın devlet hastanesinin yolunu tutarsınız, sizin başbakanınızın en övündüğü şey sağlık reformları olmasına rağmen, kan-revan içinde yaralıların bulunduğu acilde yok vizite, yok bilmem ne kaydı gibi şeylerle uğraşmaya çalışırsınız, üstüne üstlük sabaha kadar hastalarla uğraşıyor olmanın verdiği siniri sizinle paylaşmak isterler, bunlar yetmiyor gibi bir kan tahlili için 1 saat ayakta beklemenizi, bir röntgen filmi için 30 kişilik bir sırada beklemenizi isterler. size takındıkları durum için asla pişman değillerdir çünkü onlar vazifelerini yapıyorlardır. Lanet eder çeker yakındaki özel bir hastanenin yolunu tutarsınız, e-5'te eli fenerli polisler sizi çevirir, hastanız olduğuna inandıramazsınız, onların polis olup olmadığından şüphe etmenize ise asla izin vermezsiniz. Acil hastaneye yetişirken sizden arabanızdan inmenizi ve kimlikleri çıkarmanızı isterler, üstünüzü ararlar, gbt kontrolü yaparlar, araçta hastanız vardır. Sonuçlardan bir şey çıkmaz, sizi alıkoydukları için ise asla pişman değillerdir çünkü onlar vazifelerini yapıyorlardır. Polis ekibinin yanından ayrılırsınız sahil şeridinde karşı yönden gelen bir araç, takla atarak bir metre arkanızdaki arabanın üstüne düşer, ne oluyor demeye bile vaktiniz yoktur, çünkü siz türkiye'de yaşıyorsunuzdur. sağ sağlim özel hastaneye vardıktan sonra bir öncekine kıyasla size uygulanan hizmet gözlerinizi yaşartır, kapıda tekerlekli sandalyeyle karşılayan hasta bakıcı, hiç bir formaliteyle uğraştırmayan hastane yönetimi size insan olduğunuzun değerini hissettirir. hastanız Hemen müşade altına alınır serum bağlanır, bir doktor bir stajyer doktor başınızda dönüp durur, kendinizi güvende hissedersiniz, hastanız taburcu edildiğinde ise aynı güveni bu sefer faturada yazan meblağ eşliğinde veznedeki beyfendiye teslim edersiniz. eve dönersiniz Bunları bir gece içerisinde yaşadığınıza şaşırmazsınız bile, çünkü türkiye'de yaşıyorsunuzdur.
olimpiyat madalya siralamasinda an itibariyle zimbabwe`nin altinda kalmis ülkedir. Ilk beste yer alabilecek potansiyeli olan ama bes tane adam gibi düsünür yöneticisi olmayan sporda basarisiz ülkedir.
yakin zamanda turkiye'den ayrilacak bir rus olarak yaziyorum ki,

garip ulkedir turkiye. her turlu pislik vardir, nefret edersiniz. hersey mutsuzluk sebebidir. sizi en mutlu eden sey kiz arkadasinizdir fakat sokaga cikmasindan dahi korkarsiniz. fakat ne kadar pisligin icinde de olsa, insanlar gozunuze ne kadar korkunc da gozukse cok guzel seyler oldugunu da gorursunuz, cok guzel insanlar oldugunu.. sizinle ilgilenirler, yardimci olurlar, insanlik olmedi derler hal ve hareketleriyle. vay anasini dersiniz.

kimisi ataturk dusmani kimisi ataturkcu, kimisi oyle kimisi boyle. tartismalar, turbanli turbanli olmayani, turbanli olmayan turbanli olmayani dislamalar, anlasmazliklar, teror, hede hodo, birsuru sey.. ama hirvatistan macinda unutuluyor hepsi. bunu gercekten boyle yapabilen ulke sayisi cok az. bir ingiltere'de, fransa'da asla gorulemez, ayni seyi oraya uyarlayacak olsak orada karsit goruslu oldugu adamin kahvesine bomba koyar adam mac oncesi, turkiye'de yok ama. seferberlik durumunda birlik olabiliyorlar turkler. ama turk halki kullanmiyor aklini, yoksa cok guzel yerlere gelecekler de..
36*-42* kuzey paralleri ile 26*-45* doğu meridyenleri arasında yer alır.
tarih boyunca akılsız başın* cezasını çeken ülke, denizaşırı kuzey komşumuz. son zamanlarda amerika'nın kuklası olma yolunda ilerlemektedir. kimse çıkıp ne amerika'sı ne kuklası lan demesin. bu memlekette göte göt denir.

tarihin tekerrür etmemesini umuyoruz.
herkesin her şeyi bildiği ama aslında kimsenin tam olarak hiçbir şey bilmediği canım ülkem.
"çevrecinin daniskasıyım" şeklinde konuşabilen bir başbakana* sahip olmasına rağmen her yıl 500 bin ton tehlikeli atığın doğaya terkedildiği, 20 milyon kişinin kanalizasyonsuz yaşadığı ülkemdir.
darbeci anayasa ile yönetilen ülke.
üzerinde yaşayan 70 milyon insanın bir tanesinin bile kahverengi göze sahip olmadığı ülke, nedense herkes ela gözlü olduğunu iddia ediyor artık bundan ne getiri bekliyorlarsa anlam veremiyorum.
özellikle tatil yörelerindeki ve verimli arazi olarak nitelenebilecek bölgeleri özal dönemi itibariyle ağırdan ağırdan, özal ın izinden giden son hükümetlerin çıkardığı eşsiz, akıl ürünü yani yabancılara konut ve arazi satışını kolaylaştıran yasalarla hızlı bir biçimde satılan ülke, ülkemiz.

(bkz: 3029 sayili tapu kanunu)
http://www.google.com/sea...%c4%b1l%c4%b1+tapu+kanunu
(bkz: vakıflar yasası)
http://tr.wikipedia.org/w...a.C4.9Flanan_haklar.3Dasd

ayrıca dünyadaki bor rezervinin 3 te 2 sini elinde bulunduruyorken rezervlerin bulunduğu arazileri de ulu müttefiğine satmayı hedefleyen bir hükümet tarafından idare edilmektedir, hesapta..

osmanlı'nın yıkılışına zemin hazırlamış batıya yaranma amacı güden uygulamaları hatırladıkça bugünün türkiyesinde gelecek adına endişelenmemek elde değil.
avrupalıların diline göre türk ülkesi anlamına gelen kelime. yani biz kendimizi her zamanki gibi onların bizi gördüğü gibi adlandırmışız.
"doğu ile batıyı birbirine bağlayan köprü" diye yapılan ilkokul tanımından beri aşık olduğum ülkem.
doğusu korunan, içten içe gizli kapaklı sürülen, gülüşlerde, selamlaşmalarda, ailelerde kalan.
batısı ilişkilerde, medyada, siyasette değişen.
batısından doğusuna, her şehri batı ve doğu diye bölünmüş.
her insanı içinde batı ve doğu diye bölünmüş,
ve bunu kötü bişi sanmış ülkem. hep korunup hem değişmiş, aklı karışmış bir dönemden geçen, nere çeksen oraya sürüklenmiş temiz insanların ülkesi.
"ne olacak lan bu memleketin hali" sohbetlerinin, söylenmeden hep "toparlanacağı" bilenen ülkesi.
herkesin birbirine ölesiye güvendiği, ama hiç güvenmiyormuş gibi davrandığı bir garip, sıcak, insan gibi ülke.
"güzel ve yalnız."
karanlık siyasi geçmişini sadece olayların yıl dönümünde sorgulayan ülke. gündemi çok kolay değiştirilen ülke de denebilir tabi.
kızına yaşama hakkı dahi vermeyen, kolun açıkta kalmasından, kızının erkeklerle en ufak sohbetinden işkillenen paranoyak, çağdışı ebeveynler; sırf karı kız görebilmek, biraz daha insanların ırzına geçebilmek için türbanlılara karşı çıkan abazan hatta şerefsiz modernler varken götünü asla ve asla toparlayamayacak ülkedir. orta yolunu bulun, yeni nesil savaş çıkaracak haberiniz olsun.
yeşil`e acayip duygular besleyen ülke.
içinde yaşarken, ulan bir gitsek avrupa görsek, gezsek diye kıpır kıpır olunurken, gidince bir an önce dönmek için can atılan güzel ülke. *
Para getiren kaynaklarının bu hükümet tarafından satıldığı, elde kalanlarında satılması muhtemel olan ülke.
her dönüp bakışımda bana braveheart filmini anımsatan ülke, kurum, kuruluş.
maalesef bütün bir yılda sadece birkaç ay vakit geçirebildiğim güzel vatanım.
islam dininin sözde bayraktarlığı eşliğinde en çok günah işlenilen ülke.
dünyanın en güzel ülkesi.
burunda tüten. her şeyiyle özlenen.