türkiye yi kuraklıktan kurtarma planı

bilindiği üzere 2005 yılında atmaosferdeki sera etkisi yaratan gazların oranındaki artış sonucu Birleşmiş milletler küresel ısınma konusunu resmen kabul etti. sanayi kuruluşlarının, motorlu taşıtların, evlerdeki makinelerin gökyüzüne saldigi karbon ayakizi olarak adlandırılan sera gazı etkisi yaratan gazlar ozon tabakasını oldukça olumsuz etkiledi. kloroflorokarbon etkisi zararlı güneş ışınlarının toprağa, deniz ve göllere ulaşmasına ve bazı bozukluklara neden oldu.

artan çevre kirliliği ise tüm bu zararlı etkenlerin üzerine tuz biber oldu. akabinde otlak ve meraların bilinçsizce kullanılması ve ormanların katledilmesi sonucu artık Kördüğüm haline getirdi.

hal böyle iken çözüm artık zor ama ülkeler bir milat çizerek çeşitli tedbirler almalı.

1. öncelikle atık su arıtma gelişmiş tüm ülkede yaygınlaştırılmalı.
2. kimyasal mücadele değil biyolojik mücadele tarım zararlılarına uygulanmalı.
3. elektrikli araçlar yaygınlaştırılmalı. oldukça pahalı şu hali ile. şarj durumu bile pahalı.
4. rüzgar, güneş ve jeotermal enerji kullanılmalı.
5. geri dönüşüm çok daha kolay olmalı.
6. orman katletmek müebbet hapis ile cezalandırılmalı.
7. devlet kurumu ve özel teşebbüs hizmet için kestiği ağaç sayısının 10 katını dikmeli.
8. vahşi sulama yontemleri terk edilmeli. damla sulama!!!
9. güvenli nükleer enerji kullanılmalı. Çünkü fosil yakıtlar çok daha zararlı ayrıca tonlarca fosil yakıt bir hidrojen çekirdeği etmiyor.
10. çıplak kalmış yüksekliği en düşük 250 metre en yüksek 2500 metre arası alanlar ağaçlandırma faaliyeti kapsamında orman yapılmalı. en az 50 milyon fidan dikilmeli.
11. arazileri toplulaştırma yoluna gidilmeli.
12. kaliteli tohum ile yüksek rekolte hedeflenmeli. Ayrıca her bölgeye o bölgenin özelliğinde ürün ekilmeli.
konyA bozkır ikliminde gelip buraya mısır ekiliyor ulan zaten su yok iyice amk çöl ediyoruz.

Yakın gelecekte uygulanamayacak olan ütopya.
Nedenleri çok basit;
Yönetimlerin ve vatandaşların umursamazlığı,
tarım arazilerinde hayvanları çekeceğinden dolayı ağaç istenmemesi,
ağacın endüstriyel bir değer olmaması,
arazinin orman vasfını yitirmesinin hukuken bir sorun olmaması ve
ciddi anlamda rant konusu olması giderek yeşil alanların azalmasına yol açacaktır.
Bilinçsiz sulama gibi durumlarda eklenince sorun dahada karmaşık bir hal alacaktır...
yazık olacaktır kısaca...