bugün

hamdolsun kriz yok . krız var dersek kriz olur. o yüzden kriz yok dersek kriz olmaz.
şu ana kadar doğru olan önermedir. zaten kriz olursa bunun görecelisi olmaz. herkes anlar.

inanmayan 2001 krizinde olanlara bir baksın ondan sonra konuşsun. Tabi millet olarak çok çabuk unutuyoruz malesef.

ayrıca türkiyede kriz olsa da olmasa da batan şirket tabiki olacaktır. bir şirketin batması kriz olduğundan değil iyi yönetilemediğinden açıklanabilir. zira kriz şartlarında bile bunu bir fırsat olarak kullanan ve iyi yönetilerek büyüyen şirketler mevcut.

o değilde 42 milyon dolar borcu ödeyemeyen bir şirket nasıl dünya devi oluyor onu anlamadım lan. yani türkiyede yüzlercesi bulunan böyle tekstil fabrikalarını dünya devi gibi göstermek de yeni adet oldu sanırım.

yakında sırf kriz yaygarası yapmak için batan bakkal dükkanlarını da dünya devi türk perakende zinciri battı diye haber yaparlarsa hiç şaşırmayacağım.

aferin böyle devam edin.
http://haber.gazetevatan....d=210891&Categoryid=2

tüm dünya ülkeleri önemli firmalarını ayakta tutarken, biz bakıyoruz. tabi canım! devlet müdahalesi mi olurmuş 21.yüzyılda! eskide kaldı o. dünya çapında şirketlerimiz batıyor biz bakıyoruz! hamdolsun liberaliz biz!
tüketim rakamlarına bakıldığında 2007 yılının ilk 3 ayında hane halkı tüketimi 5,5 iken 2008 yılının ilk 3 ayında 7,3'e yükselmiş yani insanlar tüketimlerini artırmışlar.

var olan kriz ortamında tüketimi artırmak mümkün değildir ki bir artış olmuştur.

nihayetinde yaklaşık 8 aydır bir kriz konuşulmakta ve bu durum ekonomiye başlı başına zarar vermektedir.

ekonominin sıkıntıları hiç konuşulmasın denilmemektedir. ancak ortada bir ekonomik kriz yokken ekonomik krizden bahsetmek ekonomiye zarar vermektedir.
(bkz: ben açım)
herşeye alışan türkiyenin artık hiç bişeyi bir tarafına takmaması durumu ile ortaya çıkan durum.
bu iddia değerlendirilirken öncelikle tüketim, yatırım ve istihdama bakılması lazım gelir kanımca. gelir dağılımında bozukluk olduğunu, giderek arttığını ve tüm zamanlardaki en yüksek seviyesine ulaştığını hiçkimse yadsımıyor. o zaman gelir dağılımındaki bozukluğu referans olarak alalım kendimize bu iddiayı ve yukarda saydığım üç parametreyi yorumlarken. herşeyden önce gelir dağılımındaki bozukluk toplumun belli bir grubuna tüketim tekeli sağlar, toplumun diğer büyük kesiminde ise tüketim oranı kıyasla çok azdır hatta yine büyük bir bölümü geçimlik gereksinimlerini bile karşılarken zorlanır. tüm bunlar da tüketimin pek de iç açıcı boyutta olmadığına bir işarettir kanımca. tüketimdeki bu zayıflık doğrudan yatırımı etkileyecektir yine kanımca. yani tüketim için alım gücü olmayan bir toplum için yatırım yapmaktan sakınacaktır sermayedarlar. bunun yerine işin kolayına faize koşacaklardır. yatırım demek istihdam demek. tüketimdeki durgunlukla potansiyel yatırımların kaçmasının yanında kurulu yatırımların bir bölümü de piyasadan çekilme eğiliminde olacaktır. yani istihdam azalacaktır daha çok insan işsiz kalacaktır. tüketim, yatırım, istihdam bu üç göstergenin de şu an türkiye için olumsuz şeyler göstermesi bence türkiye ekonomisinin çok da iyi bir vaziyette olduğuna işaret etmemektedir yine benim kendi direk şahsi kanımca.
ekonomi'nin bütün verilerini iktidar partisi açıklıyor gibi bir düşüncenin görüldüğü durumdur.

(tim) türkiye ihracatçılar meclisi
(odd) otomobil distribütorleri derneği gibi kuruluşlar iktidar partisinin kuruluşları değildir.

gelir dağılımındaki bozukluğun ( yani holdinglerle , büyük şirketlerle çarşıda pazarda olanların ekonomik büyümeden aynı payı almadığının ) eleştirilmesi iyi birşeydir ancak bunun ekonomik krizle bir alakası yoktur.
-abi açım, bir ekmek parası ..
-bunlari iceri alin, piyasalarin moralini bozuyolar..
-abi açım, bir ekmek parası..
-yalan soyluyosun turkiyede ekonomik kriz yok !!
gsmh bakıldığında ekonomik anlamda bir kriz ve enflasyonun olmaması durumudur gsmh;

toplam gelirin kişi sayısına bölünmesi...

fatih terimin maaşı 250 bin dolar, mehmet efendinin maaşı 510 ytl.

terim ile mehmet in maaşının toplamı 307.770.510 YTL böl ikiye

153.885.255 YTL. işte sana gsmh evet türkiye de ekonomik kriz yoktur. *
krizde olanin turkiye degil dunya ekonomisi olmasi ve turkiye'ye yansimasindan dolayi akillari karistiran durumdur. artik nerelere varacagi bilinemeyen basta petrol ve gida olmak uzere emtia fiyatlarindaki artis ve enflasyonist etkisi, dolarin degerindeki dusus, amerikan finans piyasalarinin her an yeni bir kotu haberle d-harfli seye girebilecek olmasi, vb derken bir de bakmisiz krizdeyiz.
eylul-ekim aylarina kadar dogru olan durumdur.

amerika'da petrol fiyatlarindaki artistan kaynaklanan kriz daha ulkemize birebir olarak ulasmadi. bekleyin gorun.
(bkz: dusunmezsen ekonomik kriz yoktur)
(bkz: dusunmezsen kurt sorunu yoktur)
borsa'yı spekülatif bir şekilde aşağı ve yukarı yönlendirmek kolaydır. zira elinde ciddi miktarda para bulunduran uluslarası yatırımcının borsayı aşağı veya yukarı yönlendirmesi kolaydır. tabii uluslararası borsalarda yaşanan bir sıkıntı veya hareketlenme bu kişilere yardımcı olup yüzde 40'a varan düşüş veya yükseliş gösterebilmektedirler.

bu kişiler için ekonomide en ufak bir yavaşlama , spekülasyon yaratıp para kazanabilecekleri bir ortam olabilmektedir.
Ekonomik kriz kavraminin ne oldugu ile ilgili bir tespittir, sadece makro gostergelere ve doviz kuruna bakarak ekonomik kriz tanimlaniyorsa ekonomik kriz yoktur, ama borsa son 6 ayda yuzde 40 civari bir deger kaybetmistir, borsadaki sirketlerinin degeri bu parlak ekonomiye ragmen niye dusuyor ? sorusu sorulabilir. diger yandan gida enflasyonu ve enerji fiyatlarindaki artis siradan vatandasin butcesini sarsmakta, artik kronik sorun haline gelen issizlik'e cozum bulunamamaktadir, bunun yanisira en temel sektorlerden biri olan ve yaklasik 3000 sektorde is hacmi yaratan insaat piyasasinda ise ciddi bir durgunluk vardir. netice itibariyle herkesin ekonomik krizi kendi cephesinden degerlendirmesi daha iyi olur. nasil holdingler kar patlamasi yasarken is arayan kisi is bulamiyorsa, borsa dususude ayni kisi icin bir sey ifade etmemektedir veyada pazar artiklarini toplayan biri icin ihracat rakamlari anlamsiz olabilir .
nihayetinde devletin açıkladığı verilere güvenilmek zorunda.

ayrıca açıklanan bütün veriler devlet tarafından açıklanmamaktadır.

örneğin otomobil satışlarında ilk 5 aydaki yüzde 17,5'lik artış otomobil distributörleri derneği ( odd ) tarafından açıklanmakta.
2007 yılının son üç aylık ekonomik büyüme rakamı yüzde 3,4'tür. 2008'in ilk üç aylık ekonomik büyüme rakamı yüzde 6,6'dır. yani ekonomi büyümeye devam ettiğinin göstergesi olan durumdur.
sadece rakamlar ve istatistiksel tablolarda geçerli olan ve halka kesinlikle yansımayan bir durumdur ki aslı var mı yok mu muammadadır.

devlet tarafından yapılan her araştırma ve hesaplanan yıl sonu bütçeleri her daim türkiye'nin ekonomik yönden büyüdüğünü göstermektedir. bir diğer taraftan da mualefet tarafından yapılan araştırma ve hesaplanan bütçeler türkiye ekonomisinin her geçen gün kötüye gittiğini göstermektedir.

en çok ezilen halk'a ise ekonomik büyüme yansımamaktadır. akaryakıta gelen feci zamlar, elektriğe gelen akıl almaz zamlar, temel tüketim mallarına gelen ucuk zamanlar her geçen gün halkın belini bükmeye devam etmektedir.

evet türkiye ekonomik krizde değil doğrudur. ama rakamsal verilerde krizde değildir.

sokağa çıkalım ve hakla soralım.
2007 yılının son 3 aylık döneminden 2008 yılının ilk yarısındaki döneme bakıldığında yanlışlığı anlaşılabilecek tespittir. Buna göre geçtiğimiz 2008 mayıs ayında Üretici Fiyatları Endeksi (ÜFE) bir önceki aya göre yüzde 2.12 yükselirken, Tüketici Fiyatları Endeksi (TÜFE) de yüzde 1.49 oranında artmıştır. Yıllık bazda ise, ÜFE 2007 yılının mayıs ayı sonuna göre yüzde 16.53 seviyesine tırmanırken, TÜFE yüzde 10.74 seviyesindedir. 5 aylık kümülatif rakamlara göre de ÜFE yüzde 13.39 ,TÜFE yüzde 6.38 olmuştur. On iki aylık ortalamalara göre artış ÜFE'de yüzde 7,20;TÜFE'de yüzde 8,47 olarak hesaplanmıştır. ekonomik krizin varlığı illa ki dövizin fırlaması olarak algılanmamalıdır. kriz akpden ihale kapanlar için yok elbet; ancak son 2 aydır pirinç bile alamayanlar için bir kriz olduğu ortada.
türkiye'de 2007 yılı sonundan itibaren bir ekonomik kriz olacağı yada yaşananın bir ekonomik kriz olduğu şeklinde söylentiler üzerine ekonomik verilere bakıldığı zaman yanlış olduğu görülen durum.

2007 yılı sonundan itibaren bir ekonomik kriz olacağı söylenmektedir ancak yılın ilk üç aylık ekonomik büyüme rakamalarına bakıldığında yüzde 6,6 büyüme gerçekleşmiştir. yani ekonomi büyümeye devam etmiştir.

ayrıca sanayi üretim rakamları'da yüksek çıkmaktadır. ocak ayında yüzde 11,4 , şubat ayında 7,5 , mart ayında yüzde 2,4 , nisan ayında da yüzde 6,3 çıkmıştır. yani sanayi üretimini artırmaya devam etmiş.

ihracat rakamları ilk altı ayda yüzde 36 artış göstermiş.

yatırım malları ithalatında yüzde 25'e yaklaşan bir artış ( ki insanlar yatırım yapmayı düşünüyorlar )

otomobil satışlarında yüzde 17,5'a yaklaşan bir artış var.( ki kriz var ise yüzde 20'ye yaklaşan artış olması mümkün olmayabilirdi.)

nihayetinde ekonomik kriz söylentisinin kendisi ekonomiye zarar veriyor ve yaklaşık 8 aydır bu durum konuşuluyor.

8 aydır ekonomik kriz konuşulan bir ülke'de ekonominin zarar görmemesi imkansızdır.

söylentiler yerine çalışıp üretmeye devam etmek en iyisidir.