bugün

borçlanarak büyümesinden kaynaklı komik durumdur.

akp dönemiyle birlikte özellikle büyüme hızı, enflasyon gibi popüler algıda karşılığı bulunan istatistiklerin manipüle edildiği yönünde yaygın bir kanaat oluştuğu biliniyor. tüik'in açıkladığı son büyüme verilerinde ilk bakışta dikkati çeken bir unsur, tarım sektörünün 2011'in ilk iki çeyreğinde ortalamanın hayli üzerinde bir büyüme kaydetmiş görünmesi.

buna göre sabit fiyatlarla tarımsal hasıla 2011'in birinci çeyreğinde yüzde 7,2, ikinci çeyreğinde ise yüzde 6,0 artmış görünüyor. oysa 2010 yılında tarımdaki büyüme hızları, çeyrekler itibarıyla yüzde 3,8; 2,8; 0,9 ve 4,5; yıllık ortalamada ise yüzde 2,4'tü.

son altı ayda tarımsal fiyatlarda 2011 için belirtilen büyüme hızlarını açıklayacak çapta bir artış gerçekleşmediği bilindiğine göre, sektörün hasılasındaki büyümenin kaynağının ne olduğu konusunda soru işaretleri ortaya çıkıyor.

dolar 1,800 seviyesinde

gsyh artış oranı kadar "heyecan" yaratmasa da dolar kurunun 1,800 seviyesini aşarak 2009 mart ayından sonraki en yüksek düzeye ulaştığı haberi de gazetelerin ekonomi sayfalarına yansıdı.

ancak tl'nin hızlı bir biçimde değer kaybetmesi, önümüzdeki aylarda kur artışının etkilerinin fiyatlara daha fazla yansıması sonucunu doğurabilir. bu da iç talebin daralmasını, dolayısıyla ekonominin hız kesmesini beraberinde getirebilir. zira reel sektörün döviz açığı mart sonu itibarıyla 112 milyar dolara ulaşmış bulunuyor. başka bir ifadeyle, finans dışı özel sektör firmalarının kur riski giderek artıyor.

dolayısıyla türkiye ekonomisi borçla ve dış kaynak girişleriyle dönmeye ve "büyümeye" devam ediyor. ekonominin, dışa bağımlılık ve yoğun emek sömürüsünden kaynaklanan yapısal sorunlarına ilişkin herhangi bir değişiklik söz konusu değilken, gayri safi yurtiçi hasılada gerçekleşen konjonktürel artışın bir "milli sevinç" vesilesine dönüştürülmesine bu nedenle teveccüh göstermemek gerekiyor.
bir gün büyümekten patlayacağından korkuyorum. bu hıza can dayanmaz. merak ediyorum bu balonu yutanların oranını.
(bkz: adalet ve kalkınma partisi nin başarıları)
bu rakamlarla dünya'da en hızlı büyüyen ikinci ülkesi olmuştur.
kira aynı, faturalar aynı, giderler gittikçe artıyor ama bunları ödeme güçlüğü gittikçe azarlıyor. ekonomi %90 büyüse ne olcak insanların durumu hala aynı oldukça. bu büyüme vatandaşa neden etki etmiyor bilinmez. cep delik cepken delik.
sürdürülebilir olmadıktan sonra çok fazla bir şey ifade etmeyen büyümedir. hatta tam aksine tehlikelere davetiye çıkarır. tıpkı ayağını yorganına göre uzatmayan ve uyarılara kulak asmayan bir komşu, tanıdık gibi. siz uyarırsınız. o kıskançlık anlar.

hiç bir ülke yoktur ki cari açık vererek gelişmiş ülkeler liğine giriş yapmış olsun. hepsinin ortak özelliği ihracat canavarı olmasıdır. biz olmuşuz ithalat canavarı. hep böyle koşacağız, koşacağız ama hiç havalanamıyacağız. bu kafayla 1.lig bize hayal.
http://zaytung.com/sondakika.asp?newsid=137223
2010 daki yüzde 9'luk büyümeden sonra 2011'de yakalanacak yüzde 7 üzeri büyüme ile sürdürülebilir olması umulan büyümedir.
bütün ekonomi otoriteleri büyümeyi yavaşlatmaya çalışırken, hayra yoran dingillerin olduğunu da görmemizi sağlamış. hayırlısı bakalım.