bugün

insan kaynakları bölümü, uzun uzun süslü cümlelerle anlatmaktansa basitçe; firma'nın ihtiyaçlarına en iyi karşılığı verecek çalışanlara ulaşıp, onlar ile firma arasında anlaşmayı sağlayıp, her iki tarafı da memnun etmekten sorumludur. ancak türkiye'de ne yazıkki böyle yürümüyor. güzel ülkemde ik denilen güruh, tamamen patron odaklı ve çalışana daha da nasıl binebilirizi sorgulayan, en iyi elemanı, en ucuza, en çok nasıl çalıştırabilirizi felsefe belirlemiş, çalışanının mutluluğu, rahatlığı ve ruhaniyetinden bir haber bir bölüm halinde işlemektedir. arkadaşlar, ik bölümü kar amaçlı bir bölüm değildir, olamaz da zaten. senin görevin, patrona en iyi ve en çok çalışacak adamı bulmak. bu doğru ancak aynı zamanda görevin bu çalışanının hakları için icabında patronla kavga etmek. yaşadığı şehir itibariyle aldığı maaş yeterli mi, öğlen çıkan yemekler ne derece sağlıklı, lezzetli ve doyurucu, tatillerini hak ettiği gibi verebiliyor musun, sabah 9 akşam 6 diye gözüken çalışma saatleri ne derece tutarlı, fazla kaldığında mesaisini veriyor musun, servisi kaçırdığında saat kaç olursa olsun taksiyle eve gidişini karşılıyor musun gibi sorulara cevap verebilen insan kaynakları var mı bu ülkede? ben bir türk şirketinde çalışıyorum ve arkadaşlarımdan bazıları yabancı şirketlerde çalışmaktalar. yabancı firmalar, yukarıda sormuş olduğum soruların hepsiyle ilgilenen ve hatta ekstradan kira yardımında da bulunan firmalar. daha da ötesi, dubai ve singapur gibi şehirlere eğitim ve kaynaşma adı altında maaşlarından kesinti yapmadan gönderiliyorlar. aldıkları net maaş 2500-3500 türk lirası, kira yardımlarını saymıyorum o da 600-800 türk lirası arasında değişiyor. bu arada şirkette sürekli olarak meyve, portakal suyu falan dağıtılıyor ve 1 saatten fazla masa başına oturana şakayla karışık uyarı geliyor üstlerinden hadi çık biraz gez diye. yemekleri de 17 çeşit çıkıyor ve en kaliteli yer ile anlaşılmış durumda. arkadaşlarımın çalışma saatleri belli, çok çok nadir şaşıyor ama şaşarsa da maddi olarak karşılığı aynen veriliyor. bu çocuklar da adam gibi çalışıyor. şimdi bana gelelim. türkiye'nin önde gelen, hükümetin de deseteklediği bir holding'teyim. türkiye'nin iyi üniversitelerinden birinden mezunum ve çalışacağım yer türk olsun kardeşim ben türk'üm diyerek girdim. istanbul'da yaşayan ve kirada oturan birisiyim. şimdi hazır olun dostlar; giriş olarak 1000 tl. maaş teklifi ve bu piyasanın üstünde bilesiniz denilerek sanki sadaka veriyorlarmış gibi söyleniyor insan kaynakları müdürü tarafından. güç bela pazarlıkla evet evet pazarlıkla 1300 tl. oluyor. yemek mevzusunun kalitesine ve çeşitliliğine girmiyorum yani ne ben günaha gireyim ne de siz kötü söyleyin sonuçta nimettir diyorum. bana verilen görev tanımının dışındaki hemen hemen bir çok işi yaptım, haftanın çoğunda şehir dışında pestilim çıkmışken cumartesi ve pazar gününe eğitim koyuyorlar, akşam mesai için kaldığımda ekstra ücret yok ve dönüş de asla karşılanmıyor yani direkt benim cebimden. tamamen patron şirket yani asla yeni düşüncelere açık değil. patron finans bölümüne halı saha arkadaşını getirdi. gülme dostum bunlar gerçek. bütün çalışanlar mutsuz ve iş arıyorlar. geçen gün hamile olan ve doğuma bir kaç haftası kalan kat sekreterine doğumdan sonra seninle çalışmayı düşünmüyoruz ona göre dedi yine aynı insan kaynakları müdürü olan insanlıktan nasibini almamış yaratık. kadın hamile ulan! müdür pozisyonundaki adamları, diğer şehirlere afiş ve branda açmaya gönderiyorlar hani ekstra eleman parası çıkmasın diye. kaç yaşında adam, iş yerlerine branda asıyor. haftasonu arkadaşlarıma bu konuyu anlattım ve ekledim, ben türk'üm ve türk şirketleri için ter döküp, tüm dünya'ya gücümüzü göstermek istiyorum, peki beni bir amerikalı ya da ingiliz kadar bile düşünmeyen ve önemsemeyen türk'ler için neden çalışayım? dostlarım, siz siz olun, benden nacizane bir tavsiye, türk'lüğümden gurur duysam da bu sadece atalarım sebebiyledir. asla ve asla türk şirketlerine bakmayın. mümkünse en son seçenek olarak bakın ki insan olduğunuzu anlayın. yoksa siz de benim gibi türk duygularınız sebebiyle, köle edilirsiniz bir grup yardakçının altında haberiniz olsun. ha bu arada, 10 kasım'da saat 9'u 5 geçe hepsi ayağa kalkıp atamızı anıyorlar ama sorun burda atamızı sadece anıyorlar, onu anlamıyorlar. bu sebepten, güzelim parlak türk gençlerini yabancı firmalara göç ettiriyorlar. cehalete karşı savaşımızı kazansak bile, kazanımlarımızı yabancılara yar ettikten sonra bu zafer neye yarar dostlar?

(bkz: based on a true story)
(kesın ıyı seyler yazmıssındır da cok uzun okuyamadım kusura bakma bılader)

amele pazarıdır... calıstıgım alan oldugu ıcın bılıyorum, pek de kalıfıye eleman bulunamaz bazı sektorlerde ve ınsan kaynakları denen sey; "sen gel sen gel sen gelme" olayına doner..
işin özü olarak, yabancı firmaların insan kaynaklarıyla aralarında bariz bir konya ovası olan bölüm.

(bkz: insan katilleri)
(bkz: personel müdürü)