bugün

eğitim ve ekonomik seviyenin düşük olması da etkendir.
sıradan vatandaşın gidebileceği hastanelerin sayısının az, doktorların da yetersiz oluşuyla alakalıdır. ayrıca bir o kadar vatandaş da hastaneye gitmeden "kişi kendinin doktorudur" zihniyetiyle kendi kendini kulaktan dolma yöntemlerle tedavi etmeye çalışmaktadır.

misal midesi mi ağrıyor? komşunun kızının da ağrıyordur geçen, doktor ona "hedeoxil" ilacını yazmıştır, bizimki de hemen koşup alır onu. oysa mide kanseridir kendisi misal. ama olsun, bir süre placebo etkisiyle iyi geldiğini bile düşünür.

velhasıl insanımız zor, devletimiz daha zor. geçinip gidiyoruz işte...
ruh hastası sayısı daha da çoktur. üstelik bunlar için bir hastahane bile yoktur. aramızdalar...
zira ranta dayalı tedaviler olduğunda, hastalığının çaresi olup tedavi için kıvrılan insanların para gücü yok.
para gücü olanın tedavisi yok.
başından ve yahut yakın ailesinden hiç hastalık geçirmeyen biri varsa, gidelim hastanelere. bi' görelim oradaki bakışların çaresizliğini. tedaviye parayla hükmedenlerin hastalık karşısında eşitliğini görelim.
yere düşmüyor ki insan tutup elinden kaldırasın, kiminin kalbi yetmiyor, kiminin sesi çıkmıyor kanser iliklerine işlemiş.
orada insanları görüp biçare olmak da fena işliyor kemiğe.
''al benden al'' doktor bey diyesin geliyor, yatak döşek yatan canından bi' parçaysa.

açmayın böyle başlık diyeceğim ama unutmamamız da lazım, ibret almak için...

(bkz: hayata dair iç burkan detaylar)
Tamemen yediğimiz ürünlerin sağlıksızlığının ve 3. dünya ülkesi olduğumuzun göstergesidir.
sosyal patlamadır efendim.