asuman dabak'ın ekibinden atilla ırgılata ile yaptığımız sohbette sorulan sorulardan yola çıkarak hem tiyatroya hem de tiyatro salonlarına verilen önemin eksikliği konuşuldu. devletin özel tiyatrolardan elini çekmesinden, salonların küçüklüğünden tutun, koltuklara kadar bir sürü şikayetleri varmış meğer. özel tiyatro deyip geçmemek gerek. tiyatrodan yoksun olmanın sebepleri olarak bunları görüyor atilla bey. haklı da, teşvik edecek hiçbir şey yapılmıyor.

ayrıca olayın bir başka boyutu da (pek alakasız görünseler de), devlet hastaneleri ve özel hastaneler. devlet bir sürü fırsat sunuyor sırf özel hastanelere* akın edilsin diye, dün cerrahpaşa tıp fakültesinden son sınıf birisiyle sohbet ettiğimde duyduklarım aynen şunlardı; "devlet destek çıkmıyor, tıbbi olanaklar kısıtlı çünkü malzemeler tükeniyor, hastalar da bize dönüyor bu sefer."

kafama günlerdir takılan konulardan ikisidir bunlar.

edit: tiyatroya dönecek olursak, bir oyunun yazılma süreci, ve prova süreci oldukça uzun-muş. şahit olduğum bir şey daha var; oyun perdeden kalkana dek gelip prova yapıyorlar ki emeğin en büyüğü bu sayılabilir. tiyatroyu bu kadar değersiz kılabilmek gözüme büyük bir zavallılık gibi görünüyor.
türkiye de malesef futbol kadar bile değeri olmayan sosyal faaliyettir.
(bkz: ast)
ilgi görmeyen, sanki çok basit bir şeymiş gibi küçümsenendir. ne yazık ki.