bugün

tsk'nın görevleri dışardan gelebilecek tehditlere karşı caydırıcılık, savunma, harp, kriz durumlarında(afet vb gibi) yardım ve destek gibi şeyler..
yani kısacası dış düşmanlara karşı ülkeyi korumak, afetlerde destek vermek.

iç düşmanlara karşı savunmak, darbe hazırlamak, halkı izlemek, toplumsal olaylara direk yetkisi ile müdahale etmek gibi görevleri yok. iç düşmanlara karşı savunma görevi kolluk kuvvetlerinin yani jandarma ve polise ait bir görevdir. anayasa ve kanunlar ordunun görevlerini bu şekilde belirlemişken ordu kendi görevleri içinde iç tehditlere karşı pozisyon belirlemek de eklemiş. siyasiler ise işlerine geldiği için buna göz yummuştur. pkk olaylarında tansu çiller zamanına kadar askerin içerdeki terör olaylarına müdahalesi olamazken onun zamanında sıkıyönetim hali geçerli tutulmuş ve ülkenin bazı şehirleri ordu kontrolune girmiştir.
uzunca süre bu kanunlara uygunsuz durum emasya protokolü ile bir kanuna dayandırılmışsa da anayasaya aykırı bir durumdur.

çoğunuz doğduğunuz günden beri bu hali yaşıyor olduğunuz için kanunlara uygun zannedebilir ve hak verebilirsiniz. ama bir hukuk devletinde asker içerdeki vatandaşlara müdahale edemez. çünkü o konuda bir eğitim almıyor. konumuza dönersek siyasiler pkk ile mücadeleden sıkılıp tansu çiller zamanında genelkurmay'ın da isteğiyle doğuda sıkıyönetim kurallarını işletmeye başladı. sıkıyönetimde ordu her olaya dilediğince müdahale eder. siyasileri destekleyen basınımız bu olaya cılız olarak aralıklı değinmişse de pkk için olduğundan hepimiz bu olayları fazla önemser göründüğümüzde vatan haini damgası yemeye başladık. pkk için ordu ülke içinde silahlı mücadeleye geçti fakat ordu 28 şubat ile içerdeki görevinin kapsamını değiştirip irtica ile mücadeleye de geçti. bunun için emasya protokolü ordunun ülke içi faaliyetlerine yasal dayanak oldu. istediği kişileri polis görev alanında izleyebildiler, buna dayanarak ülke içinde darbelere hazırlık için gereken istihbarat ve propaganda faaliyetleri için de yasal dayanak buldular. şimdi emasya kaldırıldı. ancak doğu'da sıkıyönetim veya ohal kaldırıldığı halde ordu hala kanunsuz şekilde pkk ile mücadele ediyor. benim istediğim ya kanunlarımız uygulansın uygulanamıyorsa değiştirilsin. ordunun ülke içi faaliyetleri her şekilde kanunlara aykırı... pkk ile sınır ötesi mücadele verebilir ama ülke içi mücadeleyi jandarma ve polise brakmak zorunda. son günlerde polisin ağır silahlar alabilmesi için düzenlemeler yapılıyor. anladığım kadarıyla bu kanunsuz duruma artık izin verilmeyecek ve ordu yerine kolluk güçleri tekrar görevlerine dönecek. yani eli keleşli pkklilarla mücadele için kolluk kuvetlerinin eline de ağır silahlar verilecek. bazıları ise ordu ile polis çarpışacak da onun için mi ağır silahlar alınıyor diye provokatif şikayetleri var. ordunun üşle iç güvenliğinden uzaklaştırılmasını istemiyorlar. ülke içinde sınırlandırılamayan bir ordu ker an için darbe yapabilir ve tehdit gördüğü vatandaşlarını öldürmeyi, işkence etmeyi, komplolar düzenlemeyi vazife sayabilir. ordular savaşırken psikolojik har de uygular. ama kendi vatandaşına psikolojik harp uygulaması antidemokratik bir durum.

ordunun sıkıyönetim uygulanan bölgelerde yaptıklarını bolca okumuşsunuzdur. faili meçhul cinayetler, kireç kuyularında öldürülmüş insanlar size unutmuşsanız hatırlatsın.
hadi bunlar pkk ile mücadele kapsamındaydı ve benim için ordunun vatandaşlara yargısız infaz yapması yanlış olsa da bazılarımız haklı bulabilir. irtica kapsamında hükümet devirmeye varan hareketleri de hepimiz görüyoruz. pekala fiili olarak bu emasya protokolü bizlere ne verdi ne götürdü? ordu mensublarının istihbarat faaliyetleri için 28 şubat sonrasi camiler önünde polisle birlikte insanları fotoğratıp fişlediklerini bolca gördük. çoğu camiye gitmeyen insan farketmemiş olabilir ancak gerçek irticacılar bu ülke yönetimi kafir ve bu ülke dar-ül harp propagandası yapıyorlardı ve bu fişlemeleri gören insanlar irticacıların haklı olduğunu düşünüp daha muhafazakarlaştı. çoğu irticacı artık namaz bile kılmıyor. bazılarınız bunu anlamsız bulabilirsiniz. bir insan hem irticacı yani aşırı dindar hem nasıl namaz kılmaz diyebilirsiniz. dar-ül harp meselesini okursanız anlarsınız. son yıllarda akp hükümeti döneminde ise irticacılar gücünü kaybediyor. çünkü inançlılar artık irticacıların propagandasının artık geçersiz kaldığını görmekte. yani bu ülkede namaz kılma oranı artmişsa bu irticanın kuvvetlendiğini değil zayıfladığını gösterir. bu ters orantıyı anlamak için dindarları tanımak lazım. eyse emasya başka ne yaptı bakalım. üniversitelerde insanların fotoğrafını çeken askeri istihbarat görevlileri gördük. bunların aldığı yetki de bu protokolden gelir. örnek için aşağıdaki linke tıklayınız.
http://bianet.org/bianet/...eri-istihbaratci-yakaladi
askerde yaşadığım bir anıyı anlatayım. bizden önce şehir esnafı askerlere indirimli yemek, yol gibi olanaklar sağlamayıp kazık atmaya çalışmış bizim alay komutanı belediye başkanı'na varıncaya kadar hepsine baskı yapmış ama esnafa derdini anlatamayınca askerin şikayet ettiği şehir esnaflarını teker teker alıp karargaha getirip tonla dayak atmışlar. biz geldiğimizde milletin 300 liraya bindiği dolmuşa 50 liraya biniyorduk. ama vatandaşların bize kinle baktıklarını farkediyorduk. bize bu olaylar anlatıldı. komutan bize karşı çok iyiydi. gece askerin gazinoya gitmesi yasak olduğu halde kalabalık bir grup arkadaş gitmişler. orda kavga çıkmış, bizimkiler havacı subayları, orda bulunan insanları dövmüşler. asker olduğu için askeri inzibatlar bizimkileri tutuklamışlar. sonra bizim komutan olayı duyup bir bölük askerle(350 kişi) jandarma karakolunu mu diyeyim karargahını mı diyeyim bastı mı diyeyim gitti mi diyeyim bilmiyorum. tutuklanan askerlerimizi onlarla kavga eden havacıları, normal vatandaşları topladı getirdi. bizimkileri serbest bıraktı, diğerlerini gazinoya üç gün hapsetti. havacı tuğgeneraller gelip subaylarını istedi vermedi. şu toplumsal olaylara müdahale ekiplerinde olan robocop elbiseleri bizde de vardı ve giden tabur bunları giyip gitmiş. o zamanlar hangi kanuna dayanıp bizimkilerin jandarmanın, polisin robocop elbiseleri giydiklerini, hangi yetkiyle jandarma karakolunu bastıklarını anlayamamıştım. meğer emasya protokolü sayesinde dilediği zaman istediği yere müdahale edebiliyormuş.

ayrıca bu protokolle darbe planı ve hazırlıkları için istihbarat ve propaganda faaliyetleri yürütüldü. artık bunların yasal dayanağı kaldırılıyor. askerin doğuda da kışlasına dönüp pkk mücadelesini jandarma ve polise bırakmasını ve içişleri bakanlığının ülke içindeki pkk mücadelesini devralarak siyasi sorumluluk göstermesini özledik. bu pkk mücadelesi ordumuzu gerçek anlamda yıpratıyor. siyasiler kendi çözüm üretemedikleri bir konuyu askere ihale edip zamanında işin içinden sıyrılmışlar ama artık yeter. ülkenin bir kısmını yönetimini orduya ihale edip ondan hesap sorulur duruma getirirseniz asker yıpranır, hem siyasi hem silahlı güç haline gelmek zorunda kalır. ordu normal insanlar gibi davranamaz. onlara okullarında harbin kime karşı yürütüldüğü öğretiliyor. terörle mücadele için ülke içinde görevlendirirseniz teröre bilerek veya bilmeyerek destek verdiğini hesap ettiği her kişiyi, iktidarı, basın mensubunu düşman safhına koyup onunla mücadele eder. delil aramaz, yargılamaz, adını düşman olarak koyar ve mücadele için her türlü gücü kullanır. top tüfek yetmezse siyasi propagandalar, darbeler planlar.