bugün
- hacca gitmek çok mu önemli8
- sözlüğün en hanımefendi yazarı17
- anın görüntüsü9
- selahattin demirtaş adam gibi adamdır9
- hayat bombokken bir şey olup daha da bombok olması9
- hacda cesetlerin çöpe atılması12
- gideon reid morgan jj28
- arabaya temmuz zammı10
- ülkücülerin ülkeye katkıları23
- gece yazıp gündüz yazmayan erkek34
- 2 kişilik yiyorum hihihi diyen hamile11
- karınızın mini giymesine izin verir misiniz14
- elazığ da sokakta çırılçıplak namaz kılan adam12
- sahip olunan ilk otomobil12
- kimseyle konuşmak istememek16
- 24 haziran 2024 hırvatistan italya maçı11
- diyarbakırda şeriatçıların şubelere saldırması12
- galatasaray lobisi14
- fener'in devletten yaklaşık 2 milyar tl istemesi17
- güzellik algınızı tam karşılayan ünlü18
- hava grubu burçları9
- true'nin gay olması29
- yaşamak için geçerli sebepler11
- arkadaşlar sizce bu gömlek nasıl20
- ismet gürbüz9
- kasap dükkanına saldıran koyun10
- kadınlar tipe bakmaz25
- 22 haziran 2024 türkiye-portekiz maçı89
- ilim vs bilim11
- düğmeye basıldı silik olması an meselesi8
- namaz kılan tecavüzcü kılmayandan daha iyidir19
- kedimin boğazımı sıkması18
- yalnızlığın anlaşıldığı anlar10
- hazal kaya10
- en nefret ettiğiniz ülke12
- paraya ihtiyacım var8
- müstakil eve asansör koymak10
- ülkesi abd ce işgal edilsin isteyen mal cemaatçi9
- gideon reid morgan jj silik yesin kampanyası12
- israil lübnan savaşı10
- ağzı burnu kırılmak istenen sözlük yazarları13
- arkadaşlar sınava çalışıyorum birşey diyor musunuz17
- köşeyi dönmek için yapılacaklar10
- erkek dediğin efendi olmalı10
- manyak olmaya karar verdim15
- sözlükte erkek sanılmak10
- 4 karısı 2 kız arkadaşı olan işsiz adam9
- samet akaydın21
- bir hatundan istemek9
- hangi sözlük yazarının tipini merak ediyorsunuz31
ikinci Dünya Savaşı sonrasında oluşan paradigmada ABD ve SSCB'nin güç mücadelesi şeklinde tezahür eden Soğuk Savaş, 1990'lara girerken SSCB'nin çöküşüyle son buldu. SSCB'nin çöküşünden sonra ABD Başkanı "Baba Bush"un "New World Order (Yeni Dünya Düzeni)" vurgusuyla yapmış olduğu konuşma tek kutuplu dünyaya atılan adım olarak görüldü.
Tam da bu periyotta bir asra yaklaşık zaman dilimi boyunca katı rejimlerle boyunduruk altına alınmaya çalışılmış olan islâm'ın yeniden şahlanışı göze çarpıyor. Böylece Batı'nın düşman algısı özüne dönüyor ve hedef, tâli bir düşman olan komünizmden islâm'a yöneliyordu. islâm coğrafyasına yapılan operasyonlar da bu dönemle beraber başladı.
Barbarlık üzerine inşâ edilmiş olan Batı medeniyeti, yüzünü daha önce Endülüs'te, IV. Haçlı seferi sırasında Konstantiniyye'de, Kudüs'te ve daha nice bölgede göstermişti... Germen kökenli bu güruh bugün de Evanjelizm çatısı altında ve bu çatı altındaki insanların Siyonistlerle kurmuş olduğu ittifakla barbarlıklarını sürdürmektedirler.
Senelerce Osmanlı Devleti'ni durdurabilmenin planlarını yapan ve Osmanlı karşısında ezilmişlik psikolojisinin hissiyatını en derinden yaşayan Batı, kapanmamış olan bu hesabı kapatmak için olanca gücünü kullanmaktadır. Madde planında çok güçlü oldukları aşikâr ama en büyük avantajları Müslümanların mânâdan imtina etme aşamasına gelmesidir.
Batı, özellikle 2001'de Usame Bin Ladin liderliğindeki El-Kaide'nin Amerika'daki Dünya Ticaret Merkezi ve Pentagon'u hedef alan eylemlerinden sonra düşman algısını temel yörüngesine(!) oturtmuş, bunu da kendisini haklı çıkarmak adına, Fransız ihtilâl'i döneminde ortaya çıkmış olan bir kavramı Müslümanlara atfederek desteklemiştir: Terör ve Terörist Soğuk Savaş döneminde terör komünizm, terörist komünist iken; yeni süreçte terör islâm, terörist Müslümanlardır. Bu algının altında ise yadsınamayacak bir gerçeklik vardır ki o da şudur: Batı'nın gözünde etnisite, mezheb, cemaat ayrımı yapılmaksızın bütün Müslümanlar teröristtir. Aslında algı hiç değişmemiş sadece üzerine kavram binâ edilmiştir.
Madde planında güçlü olan Batı, mânâdan imtina etmiş Müslümanların üzerine Afganistan'da, Irak'ta, Libya'da ve daha birçok yerde olanca gücü ve kuduzvâri tavrı ile çullanmıştır...
Bu kuduz tavrı sergilerken "barış" sözcüğünü de dillerine pelesenk etmekten geri durmamışlardır. Bu barış bize lanse edildiği gibi bütün insanları kapsayan bir barış değil, adını ettiğimiz Siyonist-Haçlı ittifakının kendi barışıdır.
Bu sözde barış etrafında "küresel terör zirveleri" yapılmakta, terörist(!) Müslümanların durumu masaya yatırılmaktadır.
Bunlardan birisi de bu hafta Türkiye'de gerçekleşecek. 7 Haziran'da bakanlar düzeyinde istanbul'da düzenlenecek olan ve eşbaşkanlığını ABD Dışişleri Bakanı Hilary Clinton'un yapacağı "Terörizmle Mücadele Küresel Forumu"nda yine terörist(!) Müslümanlar masaya yatırılacak.
Bu toplantının islâm bayrağının yeniden dalgalanmaya başlayacağı yer olan ve bütün islâm coğrafyasının gözünün üzerinde olduğu Anadolu'da gerçekleştirilecek olması mânidar olduğu gibi, "küresel teröristler"in bu toplantısını önceden hiçbir medya kuruluşunun bunu haberleştirmemesi ve görmezden gelmesi de olayın boyutunu yansıtıyor.
Bugün AKP iktidarının en önemli müttefiki(!) olan ve Siyonist-Haçlıların merkez üssü olan ABD, Müslümanları AKP eli ile kontrol altında tutuyor. Zaten en önemli cephe olan Türkiye'yi kontrol etmek, bütün islâm coğrafyasını kontrol etme kabiliyetini de beraberinde getiriyor.
Bunun en güzel misâlini "Arap Baharı"(!) sonrasında Ortadoğu devletlerin yeniden dizaynı sırasında gördük. Tunus'ta Gannuşi'nin partisinin adı Adalet ve Kalkınma Partisi; Mısır'da Müslüman Kardeşler'in Partisi olan Hürriyet ve Adalet Partisi'nde AKP esintileri Çünkü rol-modelleri AKP AKP'yi rol-model olarak lanse eden ise ABD islâm'ın cihad anlayışının silindiği ve "ılımlı islâm"ın enjekte edildiği bir model Biz soruyu soralım: "Bu durum kime yarar?"
Cevabını ise siz verin
Keza, Batı'nın bütün Müslümanları terörist olarak gördüğünü belirtmiştik. Buna AKP'yi yönetenler de dâhil Bu "halet-i ruhiye"yi ABD'de Cumhuriyetçilerin başkan adayı ve Teksas valisi olan Rick Perry "Türkiye'yi Müslüman teröristler yönetiyor" diyerek ortaya koymuştur. Bu durumda Siyonist-Haçlı ittifakının AKP ile bu partiyi kullanmaktan başka bir münasebeti olmadığını anlamak pek de güç olmasa gerek. Zaten Hristiyan olduğu hâlde Latinleri bile dışlayan, bu faşist güruhun öz düşmanı Türklerle, Türklerin de faydasına olacak bir ittifak yapması mümkün müdür?
Siyonist-Haçlılar'ın "müttefikiz" palavraları etrafında Batı'nın her dediği yerine getirilmekte Müslümanlığın bir gerekliliği olan, Kur-an'ı Kerim'de "namaz"dan daha çok bahsi geçen "cihad" anlayışı törpülenmekte ve bu anlayışı kaybetmeme gayesinde olan Müslümanlar sindirilmeye çalışılmaktadır. Hem de tüm bunlar bu adi katillerin, tüm islâm coğrafyasına çöreklenip, bombalar yağdırdığı bir dönemde gerçekleşmektedir. Bu katliamı yapanlar daha önce hiçbir ideolojik tartışmaya girmeksizin barbarlıkla yaftaladıkları Müslümanları, kavramı günümüze uyarlayarak bu kez teröristlikle yaftalamaktadır
"Terörist kim? Terör ne?
Tam da bu periyotta bir asra yaklaşık zaman dilimi boyunca katı rejimlerle boyunduruk altına alınmaya çalışılmış olan islâm'ın yeniden şahlanışı göze çarpıyor. Böylece Batı'nın düşman algısı özüne dönüyor ve hedef, tâli bir düşman olan komünizmden islâm'a yöneliyordu. islâm coğrafyasına yapılan operasyonlar da bu dönemle beraber başladı.
Barbarlık üzerine inşâ edilmiş olan Batı medeniyeti, yüzünü daha önce Endülüs'te, IV. Haçlı seferi sırasında Konstantiniyye'de, Kudüs'te ve daha nice bölgede göstermişti... Germen kökenli bu güruh bugün de Evanjelizm çatısı altında ve bu çatı altındaki insanların Siyonistlerle kurmuş olduğu ittifakla barbarlıklarını sürdürmektedirler.
Senelerce Osmanlı Devleti'ni durdurabilmenin planlarını yapan ve Osmanlı karşısında ezilmişlik psikolojisinin hissiyatını en derinden yaşayan Batı, kapanmamış olan bu hesabı kapatmak için olanca gücünü kullanmaktadır. Madde planında çok güçlü oldukları aşikâr ama en büyük avantajları Müslümanların mânâdan imtina etme aşamasına gelmesidir.
Batı, özellikle 2001'de Usame Bin Ladin liderliğindeki El-Kaide'nin Amerika'daki Dünya Ticaret Merkezi ve Pentagon'u hedef alan eylemlerinden sonra düşman algısını temel yörüngesine(!) oturtmuş, bunu da kendisini haklı çıkarmak adına, Fransız ihtilâl'i döneminde ortaya çıkmış olan bir kavramı Müslümanlara atfederek desteklemiştir: Terör ve Terörist Soğuk Savaş döneminde terör komünizm, terörist komünist iken; yeni süreçte terör islâm, terörist Müslümanlardır. Bu algının altında ise yadsınamayacak bir gerçeklik vardır ki o da şudur: Batı'nın gözünde etnisite, mezheb, cemaat ayrımı yapılmaksızın bütün Müslümanlar teröristtir. Aslında algı hiç değişmemiş sadece üzerine kavram binâ edilmiştir.
Madde planında güçlü olan Batı, mânâdan imtina etmiş Müslümanların üzerine Afganistan'da, Irak'ta, Libya'da ve daha birçok yerde olanca gücü ve kuduzvâri tavrı ile çullanmıştır...
Bu kuduz tavrı sergilerken "barış" sözcüğünü de dillerine pelesenk etmekten geri durmamışlardır. Bu barış bize lanse edildiği gibi bütün insanları kapsayan bir barış değil, adını ettiğimiz Siyonist-Haçlı ittifakının kendi barışıdır.
Bu sözde barış etrafında "küresel terör zirveleri" yapılmakta, terörist(!) Müslümanların durumu masaya yatırılmaktadır.
Bunlardan birisi de bu hafta Türkiye'de gerçekleşecek. 7 Haziran'da bakanlar düzeyinde istanbul'da düzenlenecek olan ve eşbaşkanlığını ABD Dışişleri Bakanı Hilary Clinton'un yapacağı "Terörizmle Mücadele Küresel Forumu"nda yine terörist(!) Müslümanlar masaya yatırılacak.
Bu toplantının islâm bayrağının yeniden dalgalanmaya başlayacağı yer olan ve bütün islâm coğrafyasının gözünün üzerinde olduğu Anadolu'da gerçekleştirilecek olması mânidar olduğu gibi, "küresel teröristler"in bu toplantısını önceden hiçbir medya kuruluşunun bunu haberleştirmemesi ve görmezden gelmesi de olayın boyutunu yansıtıyor.
Bugün AKP iktidarının en önemli müttefiki(!) olan ve Siyonist-Haçlıların merkez üssü olan ABD, Müslümanları AKP eli ile kontrol altında tutuyor. Zaten en önemli cephe olan Türkiye'yi kontrol etmek, bütün islâm coğrafyasını kontrol etme kabiliyetini de beraberinde getiriyor.
Bunun en güzel misâlini "Arap Baharı"(!) sonrasında Ortadoğu devletlerin yeniden dizaynı sırasında gördük. Tunus'ta Gannuşi'nin partisinin adı Adalet ve Kalkınma Partisi; Mısır'da Müslüman Kardeşler'in Partisi olan Hürriyet ve Adalet Partisi'nde AKP esintileri Çünkü rol-modelleri AKP AKP'yi rol-model olarak lanse eden ise ABD islâm'ın cihad anlayışının silindiği ve "ılımlı islâm"ın enjekte edildiği bir model Biz soruyu soralım: "Bu durum kime yarar?"
Cevabını ise siz verin
Keza, Batı'nın bütün Müslümanları terörist olarak gördüğünü belirtmiştik. Buna AKP'yi yönetenler de dâhil Bu "halet-i ruhiye"yi ABD'de Cumhuriyetçilerin başkan adayı ve Teksas valisi olan Rick Perry "Türkiye'yi Müslüman teröristler yönetiyor" diyerek ortaya koymuştur. Bu durumda Siyonist-Haçlı ittifakının AKP ile bu partiyi kullanmaktan başka bir münasebeti olmadığını anlamak pek de güç olmasa gerek. Zaten Hristiyan olduğu hâlde Latinleri bile dışlayan, bu faşist güruhun öz düşmanı Türklerle, Türklerin de faydasına olacak bir ittifak yapması mümkün müdür?
Siyonist-Haçlılar'ın "müttefikiz" palavraları etrafında Batı'nın her dediği yerine getirilmekte Müslümanlığın bir gerekliliği olan, Kur-an'ı Kerim'de "namaz"dan daha çok bahsi geçen "cihad" anlayışı törpülenmekte ve bu anlayışı kaybetmeme gayesinde olan Müslümanlar sindirilmeye çalışılmaktadır. Hem de tüm bunlar bu adi katillerin, tüm islâm coğrafyasına çöreklenip, bombalar yağdırdığı bir dönemde gerçekleşmektedir. Bu katliamı yapanlar daha önce hiçbir ideolojik tartışmaya girmeksizin barbarlıkla yaftaladıkları Müslümanları, kavramı günümüze uyarlayarak bu kez teröristlikle yaftalamaktadır
"Terörist kim? Terör ne?
Gündemdeki Haberler
güncel Önemli Başlıklar