bugün

vapurlar, mavi semanın üzerinde yol alan vapurlar. gözler gazetelerde, gökyüzünde, denizde, kadınlarda, erkeklerde, çaycıda, simitçide. kimileri soğuk trabzanlara yaslanmış, pek de belli olmayan ufukda kaybolmuş bir yabancıyı arar gibi hayallerinin peşinde. sıcak taptaze hayaller, gerçekliğe ne kadar da yakınlar, beyaz bir kadının teni gibi dokunası geliyor insanın.

eski sevgili düşüyor akla bazen, bazense alınacak evin duvarındaki yağlı bir tablo; manzara içinde yeşillikler olan, gökyüzü var alabildiğince engin, meyve veren ağaçların altında oynayan pembe giysili çocuklar.

bazense bir avrupa ülkesinde suyla dans eden bir balerin zarafetine sahip gondolların üzerinde tüm dünyaya meydan okuyor cesur beden; işte burdayım farkındalık benim de hakkım.

para oluyor hayat hem de çok para. inanır mısınız akıl almayacak kadar var. bir ev, bir araba, bir de yazlık diye başlayan cümleler kuruyor fani beyinler.

beyaz gelinlik yansımaları var. insanlar gülüyor, ne kadar da mutlular. bir kız var orada, herşeyin, tüm dünyanın ortasında. allah'ım bize de bağış eyle o gülümsemeyi .

bir gürültü, bir yavaşlama var zamanda. halatlar atılıyor, derin bakan gözler hareketliliğe odaklanmış, bir acı küfür savuruyor iskeleye. elde soğuyup bayatlamaya yüz tutmuş bir simit.

mutsuzluklar diz boyu, korna sesleri, yürürken birbirine çarpan omuzlar.

esiyor mızıkçı bir rüzgar ve soğuyor simitlerimiz...