bugün

ilk defa içinde bulunmadığım bir tanım.
tarz sahibi olmanın ne demek olduğunu anlayamamıştır.
ölçülerine göre hazırlanmış özel dikim kıyafetin ve aksesuarların, kokusu duyulduğunda seni hatırlatan parfümün ve bunları taşıyacak fiziğin var mı?
etnik kültürü olan ülkede bunların çoğu yok ama herkes tarz. kadının omuzlarına attığı şal, burnuna taktığı hızma olayı bitirebiliyor.
fransa, italya gibi ülkelerde hala esinti devam ediyor. neden? çünkü; adamların tekstil kültürü var.
bizim de kaliteli kumaşlarımız, ipeğimiz ve bunları işleyecek terzilerimiz vardı. nerede? kapitalizme kurban gittiler.
şimdiki kıyafetler tornadan çıkmış gibi hep aynı ve vücuduna oturması çok zor. e diğerlerine sahip olmak da çok pahalı.
o zaman; hedefleri düşük tutacağız. 1.50 boyumuzla, 1.75 mankenin üstünde gördüğümüz abiye elbiseyi alıp, kestirip, malı öldürmeyeceğiz.
yanlış inşa ettiğimiz kaslı johnny bravo vücudumuza dar gömlek giyip yakasını açmayacağız ve vücudumuza bakıp bu kıstasları çeşitlendireceğiz.
tarzın, kıyafetin kendisi değil, biz ve kıyafetin uyumu olduğunu bileceğiz.