bir yazarın heyecan yapıp, bir durumu ortaya koymak istemesiyle başlar. "lan ben bunu sözlüğe yazayım!<ampül efekti>" diyen yazar önce bir arama yapar(bu hikayede senden bahsetmiyorum; aramaya inanan, başlığa duyarlı yazardan bahsediyorum hafız.).

neyse sonra bakar ki başlık yok*, tam parmaklarını klavyede gezdirmeye başlar ki aklına bir şey gelmez. ardından "aman neyse ben bi başlangıcı yapayım da gerisi gelir be..." der ve etken, edilgen, üçgen, beşgen derken hunharca cümleler kurar. sözlükteki jargonu kullanmanın diğerleri tarafından hoşa gideceği hep aklının bir köşesindedir. -ebilite, -ızlamak, -eyşın' lı kelimelerle on numero cümle kurar. tanımı tamamladığını düşünür ve sonra bir heyecanla ekle butonuna basar. akabinde ortaya koyduğu eseri görmek ister ki bir bakmış tanımın tanıma ihtiyacı var; cümleler düşük, zamanlar kaymış, türkçe' yi katletmiş vesair... o yazar artık anlar ki sıçmıştır.
ve ben de tam o andan bahsediyorum.
(bkz: tuvalete gidecekken yanlışlıkla sözlüğe girmek)