bugün

(bkz: tanrinin peygamber gondermesinin gereksizligi)
Eyleme bizzat şahit olmayıp geçmişte gerçekleştiğini kabul eden bir anlayışı öncülleyen bu başlık altına inançların kendi kabulleriyle açıklama yapmak en mantıklısı olurdu. Zira eylemi "velevki olsaydı ne kadar tutarlı olurdu veya bu eylem hangi mantığı içerirdi" gibi söylemlerle açıklamak ancak yabancılaşmış bir bakışı veya uzaktan bakışı içerebilir. Burada da olduğu gibi Allah'ı mantıklı davranmak zorundaymış gibi değerlendirmek yanlışı içine kaçınılmaz olarak düşülür.
peygamberler insani özelliklerinin yanı sıra, peygamberlik için gerekli farklı özelliklerde taşımaktadırlar yani bizim gibi insanlar tabiri pekte doğru değildir onlar için.

şeytanın yaratılması ise sanırım peygamberlerin yaratılması gibi yine insanlar içindir.
insana verilen tercih hakkı aradaki seçimi belirleyecek.
Eğer dünya yaratılırken Tanrı ile melekler arasında böyle bir konuşma geçmiş olsaydı;

"Yav salak, oraya hiç nehir konulur mu? Yokuş yukarı doğru nehir akar mı hiç? Çek bakayım onu ordan. Bana yerçekimini kaldırtma şimdi, bütün düzeni değiştiremem... Haydaa! Bak ağacı nereye koymuş ya? Ağaç hiç gölün içinde olur mu? Su bitkisi mi bu? Kaktüs o kaktüs. Suyu depolayacak parankima hücreleri olacak. O çölde yaşayacak çölde. Öff ulan bak belanı vercem ha! Beni dinleyin ya, dinazoru çekin ordan. Dinazorun orda ne işi var ya? Yanına birde balık koymuş. Koca dinazor balıklan mı doyacak? Bak şimdi de balık yerine insan koydu. Yav insan sonraki çağda dünyaya gelecek. Evrim denilen bir şey var. Haah bak gitti işte insan. Yedi dinazor insanı... Öff bırakın ya size iş verende kabahat. Ben halledeceğim her şeyi."

Tanrı' nın peygamber gönderme eylemi çok gereksiz olurdu. Nihayetinde bir şey beceremiyor melekler. Yarattığı insanlar da belki beceremez diye düşünüp kendisi gelir söylerdi ama işte... Yapmış bir şeyler...
kavram olarak tanımlamaya çalıştığımız durumu açıklayabilen bir cümle oldu umarım.
ve sorun şu ki;

tanrı peygamber gönderir mi? peygamber seçer mi?
ezeli ve ebedi bilen tanrı, insanların bir birlerini katletmemesi ve barışı korumaları için onlara öğütleyeceği kuralları iletmek için kullarından en güvenilir olanları seçmeyi mi tercih eder?
yoksa güvenilir insanlar mı yaratır?

peki, güvenilir insanlar yarattığını ve bunlara peygamberlik vasfını yüklediğini kabul edersek,
neden tüm insanları, peygamber vasfı ile yaratmadığı sorunsalı aklımıza düşecektir.
o zaman peygamber göndermeye gerek kalmazdı.

ikinci ihtimalde, insanlardan bazıları güvenilir ve erdemli olarak yaşamlarına devam ederken, tanrı bunları görür ve onlara peygamberleri olmaları için teklifte bulunur.

bu peygamberler kötülükle savaşır, şeytanla kavgalıdır.
tanrının sonsuzluktan haberi varsa, şeytanın böyle bir asilik yaparak kendisiyle ters düşeceğini bilmesi gerekiyordu. yani hiçbir şey yapmadan önce biliyordu ki, onun yarattığı ve cennette yaşamaları için bıraktığı adem ve havva cennette kalamayacaklardı.
bunları en baştan bilen allah, neden cenneti, şeytanı yine de yaratma ihtiyacına kapıldı peki?

belki de bize söylediği gibi, sonsuzluktan haberi yok, ve geleceği bilmiyor!
ve aciz, bizleri cezalandıramayacak?
ya da hiç olmadı!