bugün

hıristiyan olma anlamına gelen tanassur dan adını alan, 1927 yılının son aylarında, bursa amerikan kız kolejinde öğretmenlik yapan miss edith sanderson un tesiri ile hıristiyan olan 3 kızın durumlarından kopan hadisedir.

22 ocak 1928 tarihli vakit gazetesi başyazıda olayı " cumhuriyete ihanet derecesinde bir cürum olarak " ifade eder. aynı tarihli cumhuriyet gazetesi ise " şayan ı hayret bir hadise : bursa amerikan mektebinde kızlarımız tanassur mu ettiriliyor ? " şeklinde çıkar.

22 ocak 1928 tarihinde türkiye de bulunan abd büyükelçisi joseph grew ise hatıra defterinde olaya şöyle yer verir:

" associated press den priscilla ring bugün öğleden sonra saat 4 te beni ziyarete gelerek bursa daki amerikan okulunda okuyan üç kız öğrencinin hıristiyan olduklarını; türk yetkililerin bu konuda soruşturma başlattıklarını ve sonuçta din propagandasının yapıldığının ispatlanması halinde okulun kapatılacağı haberini verdi. haber, türkiye de yayınlanan bütün sabah gazetelerinde çıkmış olduğundan, bu hikayeyi associated press e bildirmemesi için bir sebep görüp görmediğini de sordu. bu tarzda her tür hadisenin, tayinimin senato da onaylanması görüşmelerinde ziyadesiyle etkisi olabileceğini bilsem de, telgrafa itirazım olmadığını ama bu konuda görüşünü almak için daha önce godsell ile konuşmasının daha iyi olacağını söyledim. amerikan okullarının dini propagandayı yasaklayan kanuna titizlikle uyduğunu ve soruşturmanın bunu ortaya çıkartacağından emin olduğu için, her türlü tahkikatı gönül rahatlığı ile karşılayacağını söyleyen godsell ile bayan ring in görüşmeleri süresince söz konusu telgraf bir müddet beklemek zorunda kaldı.

godsell in dediğine bakılırsa, bursa daki okulda okuyan bazı kız öğrenciler, öğretmenlerinden biri olan edith sanderson a hayran kalmışlar ve sahip olduğu mutluluk ve huzuru görerek hıristiyanlığa kapılmışlardır. kıskançlıkla hareket eden bazı kızlar ise, bunların yataklarının altında sakladıkları hatıra defterlerini çalarak maarif yetkilerine teslim etmişler; yetkililerse bu defterleri türkçe ye tercüme ettirerek ankara daki maarif vekaletine göndermişti. soruşturma sonuçlanmıştı. hadiseyi telgrafla bakanlığa haber verdim. bayan ring, bereket versin ki, godsell in değerlendirmelerine de telgrafta yer vermişti.

bu olayların neticesinde - hele maarif in başında böyle bir mazereti şüphesiz sevinçle karşılayacak necati bey in bulunduğu düşünüldüğünde - bana, bursa daki okulun kapatılması kuvvetle muhtemel görünüyordu. "

yetmezmiş gibi bir de okulun bahçesinde amerikan bayrağının asılı olması ise, okulda görevli öğretmenler biri tarafından; müdiremiz aynı zamanda konsolosluk vazifesi yapar şeklinde yorumlanmıştır.

23 ocak 1928 tarihli cumhuriyet gazetesi şöyle yazacaktır;

" hıristiyan yapılan madelet, nemika, seniha kamran adındaki hanımlar, dün pazar olduğu için öğretmenleri ile birlikte protestan kilisesine gitmişlerdi. olayı okul öğrencilerinden izmirli vedia hanım ihbar etmiştir. kolejdeki kızların hepsi de müslümandır. öğrenciler; protestan, tarafsız, protestan propagandasına karşı olmak üzere üç gruba ayrılmıştır. hıristiyan olanların amerikan bayrağı ile süslenerek bayram yapıldığı sabit olunmuştur. "

cumhuriyet gazetesi nin 26 ocak tarihli yazısı da olayı kurcalamaya devam etmiştir;

" türk ün dini ve milli günlerine hiç önem vermeyen okul idaresi, pazar, yortu gibi günler ile yılbaşı gibi günlerde türk çocuklarına yeni elbiseler giydirmekte ve çocukları dini törenlere iştirak etmektedirler. okul idaresi, ailesinin maddi durumu kötü olan öğrenciye hz. isa ya dua etmesini, dua edecek olurlarsa her muradına ereceği kanaatini yavaş yavaş aşılamışlardır. teslis inanışı ihtiva eden kitaplar mis ler tarafından öğrenciye hediye ve hatıra olarak dağıtılmıştır. öğrenci, yemek vs. zamanlarında daima dinledikleri duaların daha sonra incil den parçalar olduklarını anlamışlardır. okul idaresi, protestanlık telkinine o kadar önem vermiştir ki... okulda önceden öğretmen bulunan kibar bir ailenin kızı olan öğretmen behice hanımın, öğrenci üzerindeki nüfuzu düşünülerek protestanlık teklif olunmuş ise de türk öğretmen bu teklifi reddetmiştir.

bunu üzerine okul idaresi okulun ilk kısmının kaldırıldığını bahane ederek, öğretmeni okuldan çıkarmıştır. protestan olan ve ya olacak olan öğrencinin okul ücretleri indirilmekte ve hatta kendilerine özel yardımda bulunulmaktadır. büyük bir önemle okulda araştırma ve inceleme yapan maarif emini necati bey, araştırmaya başladığı sırada okul müdiresi, bütün öğrencileri toplayarak bazı tenbihlerde bulunmuştur.

27 ocak 1928 tarihli cumhuriyet gazetesi ise, olayı geçmiş tarihe taşıyarak şöyle kaleme almıştır;

" bundan tam bir ay önce bursa amerikan okulundan üç kız öğrenci, maarif müdürlüğüne gelerek bu meseleyi haber vermişlerdir. kızların elinde iddiaları doğrulayan bazı belge de bulunduğundan, maarif müdürü sıdkı bey müfettiş necati bey i derhal araştırmaya memur etmiştir.

müfettiş bey olaya el koyunca, gerçekten de ileri sürülen iddianın varlığını derhal hissetmiş; gerek maarif idaresinde gerek okulda bilgisine başvurulan on beş öğrencinin ifadeleri ile gerçeğe yaklaşmıştır. okuldaki hayatları, öğretmenleriyle temasları da incelenen dört şüpheli kıza ait belge, özel hatıra defterleridir. ingilizce kaydedilen bu hatıralar arasında isa ya muhabbette, protestanlığın yüceliğine dair satırlar vardır. bu defterler tercümeleri ile birlikte soruşturma evrakına eklenmiştir.

kızların ifadeleri : " biz bu dini sevdik kimseye hesap verecek değiliz " tarzındadır... bu işte amir, muharrik vaziyetinde görülenler okul müdürü ve iki bayan öğretmen ve halen izmir de bulunan miss parson dur.

gerçekten de iki yıl öncesine gelinceye kadar okulda incil eğitimi önemli bir durumda idi. o zaman da protestanlığı kabul eden türk kızları vardı. bugün istanbul da yüksek öğrenimde bulunan pakize izzet hanım ile, bir süre bursa da doktorluk yapan bir zatın kızı sabiha hanımda bu meyandadır. hatta yeni olayda bu eski öğrencilerin de etkili oldukları söylenmektedir.

amerikan okulunun yüz elli öğrencisi vardır, ve hepsi de türk tür. museviler daha geçen sene çocuklarını okuldan aldılar. amerikan okuluna itibar edenler ne yazık ki aydın ailelerdir. moda halinde hüküm süren bu rağbetten maksat ingilizce öğrenmek hırsıdır. halbuki durumu bilen ve yıllardan beri dil öğretmenliği yapan bazı kişilerin bu öğrencilerin, değil iyi, hatta ilkel bir şekilde bile ingilzce öğrenemediklerini söylemektedirler.

gazetelerin ve maarif yetkililerin dışında, tıp talebe cemiyeti de olaylara karşı duruşunu göstererek elli imzalı bir dilekçe vererek;

" küçük yaştaki çocuklarını hıristiyan okullarına vererek bunların hıristiyan olmalarına sebep olanlarla mücadele edilmesi ve bu husuta bir heyet teşkili " kararını alırlar.

hakkında misyonerlik yönünde yardım ithamları bulunan pakize hanım ise, 31 ocak 1928 tarihli cumhuriyet gazetesindeki açıklamasında;

" ben tam anlamıyla müslüman bir aileye mensubum. pederimi tanıyanlar onun ne kadar dindar olduğunu bilirler. böyle bir baba, kızının hıristiyan olmasına bilmem nasıl imkan verir ? ben amerikan kolejinde üç yıl okudum. bu süre içerisinde bana hiç kimse dini telkinatta bulunmadı. bulunmaya da cesaret edemezlerdi. aile kızının bu kadar kötü bir surette teşhir edilmesi bilmem ne derece uygundur. resmen savcılığa başvurdum. beni haksız yere teşhir edenler hakkında dava açacağım. " demiştir.
Bilgi sahibi olunan durumdur.