bugün

yıllardır süregelen , baskıcı, statükocu, devletçi politikaların, millet üzerinde baskı, dayatma ve korkularla, bir sürü psikolojisi oluşturma çabası, buna mukabil insanımızın düşünce üretemeyen fikir beyan edemeyen, sürekli yutkunan, verilenle yetinen bir topluma dönüşerek, küçük başarılarla tatmin olduğu gerçeğidir. aba altından sopa gösteren vizyonu dar idareciler tarafından yönetilen halkın, özgüven problemleri ve beraberinde ortaya çıkan içgüdüsel yansımaları ve refleksleridir bu kültürü ortaya çıkaran olgular.

kültürel entegrasyon saçmalıklarıyla, toplumları kimliksizleştirmek ve ulusal değerleri ortadan kaldırarak, insanları koyunlaştırıp, düzene ve sisteme karşı çıkamayacak şekilde eğitebilmek için, özellikle türkiye de uygulanan politikalar, ülkenin dışa bağımlı olması için elinden geleni yapan politikacılarıyla birlikte, kısır döngüler ve bastırılmış duygularla yaşayıp, üretmek yerine tüketmeyi, en iyisini başarmak yerine sıradan başarılarla övünmeyi öğretmiştir bizlere.

80' den sonra üniversite öğrencilerini evcilleştirmek ve düzene ayak direyenleri manipüle etmek için, haftasonlarına bile sınav koyan zihniyet, üniversite gençliğinin, mc donalds ve starbuckslar da atatürkçülük ve şeriatçılık oynayıp, ülke ve millet meselelerine duyarsızlaşmasını sağlamış, dinci, kominist, solcu, ülkücü gibi sunni düşmanlıklar ortaya çıkarıp, gençliğin enerjisinin bu saçma ideolojik saplantılar arasında eriyip gitmesine zemin hazırlamıştır, bu sayede eli kalem tutan, okuyan, bazı şeyleri değiştirmek için uğraşan bir nesil, yok olup gitmiştir.

1000 yıllık devlet geleneği ve kültürel argümanı olan bir ulus, kendi başına bişeyler yapabilecek yetiye fazlasıyla sahipken ne idüğü belirsiz kültürleri takip edip, taklitten öteye hiçbir şey üretemezken, başkasının yaptığına ağzı açık şekilde bakıp iç geçirmekle yetinmiş 'başımıza icat çıkarma' felsefesini fazlasıyla benimsemiştir.

toplumun her alanına sirayet eden bu herşeyi başkasından bekleme ve taklit alışkanlığı, siyasetimizde, sanat ve edebiyatımızda, sinemamızda, futbolumuzda, kısaca her alanda, bizi kısırlaştırıp, tembelleştirmiş ve günübirlik başarılarla övünür hale getirmiştir.

kendi tarihine ve kültürüne yabancılaşan bir millet, kolay idare edilir, ne versen yiyecek kıvama gelir, neyi neden yaptığını, kime hizmet ettiğini düşünemez, sorgulayamaz, güç odaklarıyla yarışamaz, çünkü kimliksizdir, ait olacağı yeri kendisi seçemez, hayal kuramaz, hayatını birilerinin çizdiği sınırlar çerçevesinde idame ettirmek zorunda kalır, ve bu durum pasifize edilmiş, heyecanı ve dinamizmi törpülenmiş, sıradan hedefler peşinde koşup sıradan başarılarla avunan bireyler oluşturur. bu sayede toplumlar uyuşturulur, hedefsizleştirilir, avutulur ve uyutulur, yozlaşarak yok olur giderler.