bugün

--spoiler--
Ekşi sözlük son zamanlarda birilerini rahatsız etmeye başladı. Bu rahatsızlık insanların ekşi sözlüğe olan yoğun ilgisinden kaynaklanıyor. Çünkü ekşi sözlük ve benzeri sözlükler neredeyse medyanın tümünü alt edecek bir yoğunluğa ve popülariteye sahip oldu.

Okan Bayülgen bir programda ekşi sözlük ile ilgili şunu demişti; “Sözlükler, ülkemizdeki gizli gündemi ortaya çıkarıyor…”
Evet, rahatsızlık tam anlamıyla bu. Büyük medya kuruluşları hizmet ettikleri güçlerden büyük paralarla satın aldıkları ‘gündem’i halka satamadıkları için sözlüklerden rahatsızlık duyuyorlar. Sözlükler suni gündemden uzak, hayatın içerisinde yaşanan gerçek gündemi okurlarına ulaştırıyorlar. Bu sebeple büyük medya kuruluşlarının biraz canlarını sıkmaya başladılar. Üstelik sözlüklerin güya bağımsız gazetelerde olduğu gibi hiyerarşik bir yapısı yok, yani bütün yazarlar bağımsız.

Sunay Akın bir röportajında şunu demişti; “Bu gün kitle iletişim araçlarına, teknolojiye, internete karşı çıkmak, ibrahim Müteferrika’nın matbaasına karşı çıkmaktır.”
Ne güzel söylemiş Sunay Akın. Yeni dünya düzeninde kitle iletişim araçlarının, yani yeni adıyla medya olan internetin böylesine fenomen hale gelen sözlüklere açılan savaş ve buna karşı çıkmak ibrahim Müteferrika’nın matbaasına karşı çıkan yobaz gericilerle aynı şey değil mi?

Ekşi sözlüğe yapılan saldırılardan bir taneside yazarların isimlerinin gizli olması. Onlara ‘karanlık maskeler takıp yazıyorlar’ diyor bazıları. Buna verilebilecek en güzel cevabı ekşi sözlükten bir yazar çok güzel yazmış; “Biz maskesi olan değil maskeleyecek bir şeyi olmayan insanlarız.” Herhalde ne anlatmak istediğimi bu söz özetlemiştir.

Elimizden bütün fikirlerimizi aldılar, sadece büyük medya kuruluşları ne yazarsa onları düşünmeye zorluyorlar bizi, fikirlerimiz taşeron olmuş belediyedeki taşeronlaşma ne.

Taşeron fikirler ve göbeği genel yayın yönetmenlerine bağlı yazarlarla bu ülkede bağımsız düşünceyi savunmak zordur. Bunu en iyi yapan ekşi sözlük, uludağ sözlük ve benzeri sözlüklerdir.

Kitle iletişim araçlarının toplum ve siyaset üzerindeki etkisini, Amerikalı siyaset bilimci Richard Fagen'in verdiği şu örnek çarpıcı bir biçimde açıklamaktadır: “Eğer 2 bin kişiyi kitle iletişim araçlarında kilit noktalara yerleştirebilecek bir düzenbazlık şebekesi kurabilme imkanı olsa, Amerika'nın tümünü ve dünyanın büyük bir kısmını ABD Başkanının öldüğüne inandırmak içten bile değildir!..”Kitle iletişim araçları ya da yaygın kullanımıyla medya işte böylesine stratejik bir öneme sahiptir. Siyasetin oluşumunda, yönlendirilmesinde medya çok büyük bir rol üstlenmektedir.

Bu ülkede gazeteler kendi kitlelerine ihanet ede ede insanlar özgür ve bağımsız düşüncelere ilgi duymaya başladı. Orada yazan binlerce insan hiçbir emir almadan düşüncelerini ve fikirlerini paylaşıyorlar. Bu dünyanın en tatlı özgürlüğüdür, buna karşı çıkmak gericiliktir, yobazlıktır. Kendi kitlesine ihanet eden o ulusalcı medya yıllardır kavram kargaşası yaratmadılar mı? Bir takım (sözde) aydın yazarların ve bazı gazetelerin hedef şaşırtıcı ve kışkırtıcı tespitlerine bir düzeltme getirmek zorundayım. Ben sosyoloji okuyorum, insanlarla iç içeyim, her kesimden insanların bulunduğu ortamlara ve sohbetlere katılıyorum, edindiğim analiz şudur; o ulusalcı kitle gazetelerinin yıllardır kopardığı yaygara ve Atatürk’çü kesimi kucaklayan tespitleri yalandır, “Türkiye giderek islamlaşıyor, Atatürk’ün yarattığı değerler yerle bir oluyor” diye yaygara koparmıyorlar mı? Bu analizi yapmak tamamen sol grupları kışkırtmak, endişe ve korku yaratarak daha saldırgan hale getirmek içindir. Türkiye giderek islamlaşmıyor, islamcılar giderek radikalleşiyor… Yapmak istedikleri zaten bu, hangi Atatürk’çü, çağdaş ve aydın yıllardır sağ iktidarların yaptığı bu ali cengiz oyunları ile islamlaşıp dinci oldu. Hangi solcunun ideolojileri tahtaravalli oynadı, ne yani sol yumruğumuzu indirip sağımı havaya kaldırdık. Bu çok yanlış bir tespittir, bu ülkenin hiç bir aydını, hiç bir bireyi giderek islamlaşıp araplaşmadı, o kocaman bir yalandır, bu ülke araplaşmaz, onların asıl amacı bizleri araplaştırmak değil, bunu zaten yapamazlar, onların amacı zaten baskıcı arap kültürü ve islamcı grupları giderek radikalleştirmektir…

Bu benim yaptığım tespitlerden daha bir tanesi, büyük medya kuruluşlarının daha ne oyunları var kitleler üzerinde oynadıkları.

Şimdi soruyorum, küresel güçlerden ‘gündem’ satın alan gazeteleri okumak mı daha özgürlükçü bir tavır yoksa sözlüklerde yazan, aydın, ilerici ve her türlü görüşünü bağımsız bir şekilde yorumlayan insanlar mı daha özgürlükçü?

Yaşasın Ekşi sözlük, yaşasın Ulusağ sözlük, yaşasın diğer sözlükler…

Çağlar Cilara
--spoiler--
--alıntı--
ulusağ sözlük
--alıntı--
*