bugün

sünnet olmuştum 7 yaşımdayken. ölüme daha ne kadar yaklaşılabilir ki?
Karşıdan karşıya geçerken, çok hızlı gelen bi arabanın duramaması üzerine panikleyip, öyle bir zıplamışım ki, gözlemi açtığımda ben değil araba benim altımdaydı.. O an nasıl bir adrenalin patlaması yaşadıysam artık..
usta birgün milanodayım. yıl 1809. . napolyon, ben, lancelot ordunun başındayız. ordunun sol kanadı bende. amaç ana ordu kapışırken italyanları çepeçevre sarmak. neyse amk önce cossacklarla bir güzel azalttık ibneleri. sonra büyük bi borazan eşliğinde bağırıyorum. "hücum!" yanımda sadık subaylarım, arkamda bir avuç vatansever fransız, bonaparta takviye gidecez. o an kulaklarımda dombra çalıyor. tabi piçler bizi leblebi gibi avlıyolar. sağ tarafımdaki asker boğazından vurulmuş hemen önce. biz gene devam tabi. sonra düşmana az kala çekiyorum kılıcımı başlıyorum ona buna sokmağa. birden ayağımda bir acı, hemen ardından yanma ve gözümün kararması.. ayağımı yarmış orospu evladı. son gayretimle boğazına soktum kılıcımı sonuna kadar. sonra napolyonu beklemeden emri verdim topçulara. dövün amk topraklarını ! yavaş yavaş hissizleşmeye başlıyo ayak. ama o acıyı anlatamam. neyse topçular bir dövdü moruk. milano ordusu paramparça. napolyon tabi merak içinde. hangi liseli verdi bu emri diyor. neyse oğuz kağandan beri asil kanımda mevcud müthiş askeri zeka ile emrimdeki süvarilere tüfek verdiriyorum. böylece uzaktan mıh gibi avlatıyom şerefsizleri. yakın savaştada çekiyolar kılıçlarını ölümüne girişiyolar. neyse efenim benim ayak pert. yaverime dizimi sıkıca bağlamasını kan kaybı olmamasını söylüyom. tam bu sırada bi grup süvarı deli sikmiş gibi üzerime koşturuyo. yaverimin yardımıynan atıma biniyorum. kılıcımı çekiyorum, ya allah üstlerine ! bir tanesinin kelleyi alayım derken benim gövdeyi delik deşik ediyorlar. son gayret birinin tam göğsüne sokuyom kılıcı. sora attan düşüyorum. gözümü açtığımda karşımda diana. ileride evimin karısı yapacağım konsül kızı. sonra gerçekten uyanıyorum amk. oturup biraz total war yaptıktan sonra okulumun yolunu tutuyorum. (bkz: liseli vardı ya ah o lisesi)
doğduğum zaman başlamış ölümle yaşam arasında git gellerim.

6 aylık bebeğim daha. ilk torun olunca evde pek durmamışım, hısım akraba kim bize gelse beni alıp kendi evine götürüyormuş *. yine böyle bir gün amcamla yengem, beni almış evlerine götürmüşler. amcamın kucağından sobanın üzerindeki kaynayan çaydanlığa atlamışım. göğüs kafesimin üzeri tamamen yanmış. doktorlar bile kesmiş o dönem benden ümidi. kocakarı ilaçları sayesinde kurtulmuşum. bu gün hala izleri durur o yanık izinin.

3 yaşında elektrikler kesilmiş bir gün. rahmetli babaannemin bir poşet dolusu ilacını şeker diye yemişim. elektrikler geldiğinde farkıma varmışlar. son anda hastane ve mide yıkaması ile hayata tutunmaya devam etmişim.

4 yaşında balkon demirlerinden sarkıyorum. aşağıda inşaat var. ve ben balkondan sarkarken hoooooop aşağıya düşüyorum. yine şans benden yana adamın kucağındaki pirket taşına düşüyorum, sonrasında doğru hastaneye. o adam orda olmasa kafa üstü demirlere geçicem.
bisiklete binerken, güneş çarpmasının da etkisiyle 2,5 metrelik boş havuza düşmemdir efenim.
arka arka giderken yaklaşık 15 metreden viledanın sepetine düşmüştüm. hiç bir yerim çizilmeden kurtuldum.
birkaç vaka içinden birini seçtim sonunda. güzelce gömleğimi ütüledim,fişi prizden çektim, o da ne! fişin demir ucu prizde kalmış. Saniye geçmeden, düşünmeye bile fırsat kalmadan tutup çektim demir çubuğu ve çarpılmadım! inanamıyorum çarpılmadım! and this is a true story.
17 yaşımda (yaşımı utanarak yazıyorum), ilk patates kızartma deneyimimin hüsranla sonuçlanması sonucu tavanın alev alması benim de üzerine su dökerek söndürmeye çalışmam. sonuç malum meğersem yanan yağa su dökülmezmiş. bir de baktım alevler parlıyor içerdeki kardeşime ve apartmandaki komşulara haber verip dışarı çıkmıştık. neyseki yangın çıkmamış sadece alev parlamıştı. ama annemin perdeleri ve mutfak dolapları tamamiyle pert olmuştu.
Aslında bende sayamayacağım kadar çok şey var ama 2 tanesini yazayım . Yaklaşık iki sene önce arkadaşlarımla denizdeydik ve ben deniz gözlüğüyle dip dalıyordum. Bir de bilirsiniz iskelelerin altında bir tarafı açık bir tarafı kapalı boşluk vardır ben de işte gözlükle mal gibi balıklara bakmaktan farketmemiştim ve iskelenin altına doğru bodozlama yüzüyordum yani alta girmeme ramak kala arkadaşım çığlık atmıştı da son anda farketmiştim yani arkadaşım çığlık atmasaydı şuan iskelenin altında çürüyordun. ikinci hikayemde ben yaklaşık altı yaşımdayken zatürreden hastaneye yatmıştım yaklaşık 2 hafta kadar; hastaneden taburcu olacağım gün yatakta zıp zıp zıplarken aşağı kafa üstü düşmüşüm beyin kanamasına ramak kala da doktorlar teşhisi koymuşlar.
telefon kablosu ile merdiven boşluğunda sallanırken kablo kopup başım merdivene çarpmıştı.ve kafam kanamıştı ardından bantlandıydı.
ocakbaşında ateşe tarladan bulduğum fişeği atmıştım.fişek patladı,saçmalar galiba kıçımın altından geçtiydi.tam olarak hatırlamıyorum onu 8,9 yaşında filandım.
bir arkadaş bir gece vakti mesaj atmıştır.gel de kaynatalım diye iyidir hoştur çocuk ama biraz kurnaz biraz da muhabbeti açmadığından beni gitmek istememişimdir.bir yalan uydurulur ve gidilmez. arkadaşlar arabayla gezer tozar

Sabah alınan haber:arabadaki gaz kaçağı sonucu araba patlar allah tan araba stop vaziyetinde ve bir kapısı 1 ön 1 arka kapısı açıktır sigara külünü dökmek için ve arkadaşların suratları yanmıştır mumya gibi sarmışlardır diye haber alırız bu arkadaşlardan. aradan 1 hafta geçer ve kapı çalar delikten bakarım ve dilenci sanarım ve ''hadi kardeşim hadi hadi'' der iken bir anda benim lan benim diye bağırır ve kopmaya başlarız.işte böyle traji komik bi olaydır efendiler ölümden döndüğüm zaman çerçevesi.
2004 haziranın 25 inde fena hastalandım.yürüyemez hale geldiydim.gece ağzınman burnumdan kan geliyodu.bazen ağzımdan et parçası gibi bişeyler çıkıyodu.sabaha kadar durmamıştı kanama.hemen hastaneye kaldırılmıştım.böbrek hastalığım ortaya çıktı.böbreklerim çalışmıyormuş.hemen karadeniz ereğliden istanbul a sevk edilmiştim.ambulansta serum bağladılar.ben sedyede uyanık olarak yatıyordu.birkaç saat sonra kanamam durmuştu.hastaneye varınca birçok kez bayıldım. şimdi hala haftada 3 gün diyaliz makinesine bağlı orarak yaşıyom 7.5 yıldır.böbreklerim iflas etti onun için.
trafik kazası, bir kere bir saniye farkla arabanın altında kalmaktan kurtulup arabya yandan toslamam, boğulma vakası (2 kere).
verdiğin her nefes risktir geri nefes alamayabilirsin onun için ben insanın her an ölümden döndüğünü düşünüyorum..
başıma güneş geçtiydi. 3 gün küvette yattım desem yeridir. ölüyordum.

edit: öleyim istiyordun di mi?
güneydoğuda girdiğin o kadar çatışmada, bir karış yanına saplanan kahpe terörist kurşunların sana isabet etmediğini gördüğün anlardır.
bsiklet kazası ve nasıl ölmediğime hala şaşırırım.
bazen de "herhalde öldüm veya ölüyorum ve kazadan sonraki tüm yaşamım beyninmin o son anlardaki bir oyunu" diye düşünmüyor da değilim *
12 yaşımda yokuştan bisikletle inerken önüme araba çıktı nasıl durdum ve o araba bana nasıl çarpmadı hala anlamış değilim.
trafik kazası.
trajı komik bir trafik kazası
Bütün sıkıcılığıyla biten bir eğitim öğretim döneminden sonra toplarsın bavulu çantayı çıkarsın yola.
Deniz kum güneş heycanla yazlığa varacağın anı beklersin ve gelmiştir o an arabada müzik son ses.
Araba yavaşlar duracağını düşünüp kapıya yüklenirsin dışarıya adımını atarsın araba tekrar hızlanır. Ellerin kapıda vücudun yerlerde sonbaharda ağaçta sallanan yaprak gibi sallanırsın o kapıda.
Sanırsam 3. yada 4. sınıfta idim, oturma odasının kapısının yanında dikiliyorum öyle. Babam oturuyor, annem de çay getirecek. Annem elinde kaynamış su dolu olan çaydanlığın alt kısmıyla tam içeri girmişken, bunu bilmeyen ben çat diye kadının üstüne döndüm resmen. Tabi çaydanlık foş benim suratın üzerine boca. Babam bir saat yanık kremi aramıştı nöbetçi eczanelerde. aklıma geldikçe bile bi acayip oluyorum yani, çok kötüydü lan.
apandist patlamasından sonra geçirilen bir kaç saat ve tüm zehrin vücuda yayılayazması ile ölüme ramak kalınması durumu.
şu elektrikli çin malı dandik motorlar yok mu, işte onla 2 şerit geliş 2 şerit gidişi yola gaz kesmeden 90 derecelik açıyla yan yoldan geliyorum. yola gireceğim saniye tekledi motor şarjı bitiyor yani.

kafayı bir çevirdim sağ şeritten bir as 950 (kırmızı kamyonlar yok mu ya önünde yıldız var desoto falan yazıyor hani) geliyor ki ne geliyor. adam fren falan yapıyor bir sağa bir sola geçiyor korna falan ben gaza asılıyorum lakin lanet motor debriyajı arızalı araba gibi tekleye tekleye gidiyor. neyse adam son anda beni geçti ben iki yolun ortasındaki çimenlik alanda durdum çok şükür.

ama asıl olay bundan sonra başladı. ben zaten şok olmuşum adamdan özür falan dileyim diye düşünürken sen dayı bana bir küfürler bir küfürler anlatamam neler neler. şimdi ananı belledim dedim herife adamın camı açık bende ona sallıyorum in lan aşşağı falan diyorum. bu kaçtı içeri ben küfür edince. dedim gidiyor herhalde.

baktım açtı kapıya dayı indi aşağı bana doğru geliyor bende ona doğru. bıçak almış eline aha dedim şimdi sıçtık. taktı bir tane baldırıma yandan. tabi trafik durmuş zaten arkada siyah bir tane partner adamlar üç kişi hemen inmişler bile ne oluyor diye tuttular dayıyı ayırdılar bizi. onlar olmasa kesecekti dayı beni. sonra sağlık ocağı falan filan...
Beynimdeki tümörün alındığı amelyattan sonra 2 gün komada yatmak ölüme en yaklaştığım andır.
güncel Önemli Başlıklar