bugün

sözlük yazarlarının kendilerinden beklenmeyen yaptığı saçama salak hareketlerdir.gün itibari ile başıma gelmiş bir olaydır aslında.

şöyleki;bu sabah, solidworks adlı br makine çizim programını öğrenmek amaçlı gittiğim kursa yarım saat filan erken gitmıştim.sınıfta sadece ben vardım, bilgisayar ı açtım ve sözlükte koşturmaya başlamışken, beş on dakika sonra akabinde içeriye insanımsı devasa bir varlık girdi. esmermi esmer güzelmi güzel(bak yine heycanlandım) allah ım o nasıl birşeydi. hafifce kafamı kaldır dım ve göz göze geldik, sınıfta sadece ikimiz vardık ben abazanlık olmasın diye pek ilgilenmiyormuş gbi yapıyorum ama nasıl heycanlıyım. sınıfa girdi ve iki masa ötemdeki bilgisayara oturdu. ben onu önemsemiyor gibi yapıyor her fırsatta ona bakmak istiyordum zira hayatımda gördüğüm en güzel insanlardan birisiydi. poşetinde ki poğaçaları çıkardı ve ilk defa sesini duydum;

+ kız +( naif bir sesle) poğaça yermisin?
- ben -(oha lan ne oluyor ) yo yook sağolun.
+(hönk)zzzzzzz..

hayatımda ilk defa kendim den utandığım andır .. allah benim belamı versindir.
karşısındakinin konuşmasına ve fikrini savunmasına izin vermemek. çok sinirlendim, yaptım evet. öküzüm evet.
Bugün kızların yanında çayın içindeki limonu çıkardım limonun kabuğunu soydum yiyecektim yemedim kardeşim tekme attı. Ne yapayım dalmışım hep yapmak istediğim bişey.
iş yerinde şube müdürümüz mustafa bey' e "bunlar şu şu şekilde olucak mustafa bey" diyeceğim yerde "bunlar şu şekilde olucak mustafa" demişim. daha sonradan odada bulunun bir başka arkadaşım tarafımdan bana anlatılınca yaptığım öküzlüğün farkına vardım.

(bkz: ne söylediğini bilmemek)
kız arkadaşımla aramızda geçen bir msn konuşması...

kız:
ya selena gomez justin bieber'dan hamileymiş
ben onu yolarm
ben:
ben onu yalarm

ya nasıl yazdım ben onu bilmiyorum...
kız arkadaşına celme takıp "ehhehhee" diyerek gülmektir.

(bkz: evet ben buyum)
sene ikibin bilmem kaç. memleketim izmir e bu sefer ziyaretçi olarak gelmişim, bi de iş seyahati, üstüne üstlük kalacağım otel hilton. yaaaa maşallah. daha önce kapısında fitbolcu çıksa da imza alsam diye beklediğim otelde kalıyorum lan.

neyse efendim, vakit sınırlı, çıktım odaya, hemen üst baş değişilecek duş alınıp aşağıya inilecek. girdim banyoya, pırıl pırıl banyo, küvet var, tamam güzel, musluk var, oh çok güzel, ama duş zamazingosu nerde lan? sadece küvet doldurmaya yarayan musluk var ortada, duş başlığı hortumu vs yok, sadece küvette yıkanmaya uygun.

hayır efendim, vakit yok, duş alınacak sadece, küvete su doldurup ördek yüzdürme sonra. illa ben mecbur muyum sizin gibi burjuvanın dayatmasına? ne bu be? duş alıcam kardeşim, hilton unki de öküzlük, koca otel zincirisin, her keyfe göre hizmet vermelisin. her tür insan var, ya da bana eksik oda verdin bu kabul edilemez birşey, bunu yazayım lan şikayet mektubu olarak, bi daha da hilton da kalmayacağımı, bu lakayıtlıkla isimlerine leke sürüldüğünü, bir daha siksen bu otelde kalmayacağımı söyleyeyim. yok siksen demeyeyim de, o manaya gelsin.

ama mektuptan önce o duş alınacak, ve inat, duş alıcam lan musluktan hilton, sen mi büyüksün ben mi büyüğüm, hodri meydan. soyundum girdim küvete, açtım musluğu, sadece de küvet köpüğü var, direnicem ulan, anamızdan shower gellerle doğmadık ya, orda lavaboda mis gibi el yüz sabunu var. gittim onu aldım, koydum küvetin kenarına. boyu ayarladım musluğa göre, milimi milimine girebiliyorum musluğun altına çenemi tam dizlerime değdirince, ama suyu kestim önce, akarken giremezsin çünkü, dizleri çektim çenenin altına, ama kelle fazlalık yapıyor, deyyuslar ölçerken "kelle hariç" tarzı bi hesaba da girmişler sırf bana ibnelik olsun diye. ama siz benle baş edebilir misiniz? herşeyin çaresi var oğlum bizde, kelleyi sonra yıkarım, en kötü lavaboda yıkarım ben. kıçımı döndüm musluğa, çektim dizleri, götü yapıştırdım zemine, kaydıra kaydıra girdim musluğun altına, ense kökünü dayadım çeşme ağzına, el yordamıyla musluğu bulup döndürdüm ki, allah allah, az önce açmış olduğum için musluğa ulaşmış olan kaynar su bu hareketi bekliyormuş, haşşş diye bir fırladı haşladı, o can havliyle kendimi öne atarken, enseden bir kaptırdım musluk ağzına teee kuyruk sokumuna kadar soydum deriyi, sıcak su da binince üstüne danalar gibi bağırmışım, oda arkadaşı kapıyı tıklattı "iyi misin" diye. bişeyim olmadığını söyledim, acele etmemi kendisinin de duş alacağını söyledi. pezevenge bak, biz vakit kaybı olmasın, o da girebilsin diye canımızla cebelleşiyoz dediği lafa bak. ayrıca nah alırsın duş, hilton oğlum burası öküz, duş olmadığını bilmiyo hilton da. görmemiş işte, hayvan.

neyse efendim, fikir geldi aklıma, koydum sabunu zemine ıslattım biraz, sonra musluğun altına uzandım, yüzükoyun, yere sürte sürte sabunlanırım. ama dedim ki, sabun bitmeden önce kafayı yıkayayım ben, küvetin dışına çıktım, belimle küvetin kenarını destek alarak kafayı soktum musluğun altına, bu sefer soğuk suyu açıcam ama, az önceki tufaya gelmem, dayadım soğuk, aman allah!! su soğuk olsun diye buz mu doldurdunuz depoya itoğluitler, şokla kafayı kaldırınca tonnnkkk diye ses geldi kellenin muslukla temas ettiği yerden, dedim kesin delindi, hemen elimi attım enseye aynanın karşısına geçtim, oh, kan yok allahtan, ama yumurta gibi şişti, sövmeye başladım, hay senin hilton una daaa, küvetine deeee, pezevenk kapıyı tıklattı "napıyon lan içerde iki saattir acayip acayip bağırtılar ıhlamalar geliyo, eğleşçek vaktimiz yok, çabuk ol biraz, ben de duş alıcam" "çok afedersin şeyin başını alıcan" dedim, la havle çekti gitti kapının önünden, ite bak, biz şehit mertebesine yükselmek üzereyiz, adamın derdi duş.

kafayı yıkadım ama sonunda. sonra girdim bi güzel musluğun altına, uzandım sürte sürte önü yıkadım, sırtı döndüm yere bir sürttüm ki, gözlerim yuvalarından fırladı, az önce soyduğum yerler sabunla temas etti çünkü, "hilton senin var ya, ananı bacınıııı" diye bağırmışım, içerdeki pezevenk bu sefer kapıya yüklendi, açamadı "lan oğlum, noluyo lan orda, çok merak ettim, savaş mı yapıyon banyo mu" dedi. siktirip gitmesini söyledim. yalapşap suyun altında dolaştım, lanet olsun sabununa da duşuna da, eksik banyo yaparız, adam gibi otele getireydi şirket. çıktım kurulandım, kapının kilidini açtım, donu filan giydim, sırttaki çiziğe bakıyorum aynada, bizimki kilidin açıldığını duyar duymaz saldırdı kapıya, daldı içeri, sırtı gördü "oha lan, ne sakar herifsin" dedi. bişey demedim, "hadi dışarda giyin, ben de duş alayım vakit kaybetmeyelim" dedi.

eğlence sırası bana gelmişti, sırıttım pis pis, "al bakalım nasıl duş alıcan çok merak ettim" dedim.

hayatımın karardığı an o andı. gitti bu, küvetin yanında duran, hiç dikkatimi çekmemiş duşakabinin kapısını açtı "niye lan? bozuk mu? sen de duş almamışsın kuru burası" dedi.

"senin de hilton un da, duşunun da kabininin de var ya" dedim, vurdum kapıyı çıktım.
sözlüğe yazar oluğunu sevgilene söylemek,
sevgilin kullanıcı adını sorduğunda sana ne demek
ve akabinde 2 gün küs kalmak..
Doğum günümü kutlamak için arayan arkadaşımın sesini tanımamak kız olmasıda olayı daha çok alevlendiriyor.
(bkz: okuzun harmanda yedigi sorulmaz)
içimdeki beşiktaş aşkını dizginleyemeyip fanatizmin kıyılarında dolanmak, en baba hata.
görme engelli arkadaşımla bir konu hakkında tartışırken, 'kör müsün oğlum' demişliğim var efendim. Allah belamı verecek yeminle. söylediğimde bir panik oldum, ne dedim ben diye ama anlayışlı arkadaşım gülümsemekle yetindi ve beni daha da yerin dibine soktu.
(bkz: arda turan vs lionel messi)

vaktiyle bu karşılaştırmanın yapılabilirliğini savunmak mesela. ben kendi adıma çok bi süper şoka girip dumurum şaştı.
(bkz: ders çalışması gereken yazarın sözlükte sürtmesi)
arkadaşım- sence güzel miyim bak ciddiyim.. ?
ben- iyisin ya.. yani, en azından yüzün gözün düzgün.

bu kadar öküz olabildim.